19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sözcükler arası tür geçişimi açısından yalın sıfatlar ile belirteçlerin diğer dil<br />

birimleriyle ilişkisine baktığımızda, yalın bir sıfatın belirteç olabileceği; ancak yalın bir<br />

belirtecin sıfat olarak dizimde yer alamayacağı görülür. Bu anlamda, sözlükbilimsel açıdan<br />

sıfat-belirteç, belirteç-sıfat arasında tür geçişiminin tek yönlü olarak gerçekleştiği gözlemlenir<br />

(Bilgegil, 1984:216).<br />

Sözcük türü değişimiyle sözlükselleşen belirteçlerin fiillerle doğrudan anlamsal<br />

bağlantı kurmaktan çok sözcenin tamamıyla ya da bir kısmıyla, sözcük ya da sözcük<br />

gruplarıyla, bağdaşık bir yapı sergilediği görülür. Doğrudan fiille bağdaşık olmayan bu<br />

belirteçler genellikle ilgeç ya da bağlaç kökenlidirler. Öte yandan, bağdaşık bir yapıyla<br />

sözcük grubu içerisinde yer almaları ve tek başlarına kullanılamamaları “ancak”, “ayriyeten”,<br />

“diye”, “diye diye”, “dolayı”, “elbette”, “kadar”, “gibi” vb. sözlükbirimler fiillerle değil<br />

kendileriyle söz düzlemine çıkan diğer yapılarla bağdaşık kılar. Örneğin “dolayı” belirteci,<br />

tamlayansız bir biçimde söz düzlemine çıkamamakta; “kadar” ve “gibi” benzeri belirteçler de<br />

yine söz öbeği oluşturarak ancak belirteç olabilmektedir. Burada hem açıklayıcı-bağlayıcı<br />

olma özelliği hem de kaynak sözcükbirimin türü söz konusu belirteçlerin doğrudan fiillerle<br />

bağdaşık yapı kurmalarını engellemektedir. Bu noktada belirtmeliyiz ki, birliktelik<br />

kullanımları ve eşdizimlilik açısından söz konusu özellikleri sergileyen belirteçlere<br />

bakıldığında, bu tip belirteçlerin açıklayıcı-bağlayıcı belirteçler olabilecek ayrı bir grup<br />

oluşturduğu görülür. Bunları, bağdaşık belirteç olarak nitelendirmek yerinde bir adlandırma<br />

olacaktır.<br />

Belirteçlerle ilgili bakış açımızı yapısal değil sözlükbirimsel temelde yürüttüğümüz bu<br />

çalışmada konumuzla ilgili olmadığı için belirteçlerle ilgili yapısal özelliklere değinmemeyi<br />

yerinde buluyoruz.<br />

2.2. Fiil ve Fiil Kavramı<br />

Fiil, 7 en eski dil çalışmalarından bugüne, dillerin söz varlığı içerisinde isimlerle<br />

birlikte önemli bir yere sahip olagelmiştir. Başlangıçta ana sözcük türünden biri olarak<br />

değerlendirilen fiiller, bugünkü genel kabullenişle sekiz sözcük türü arasında yer alır. Fiiller,<br />

her dilde olduğu gibi, Türkçede de birincil unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

Fiilleri konu edinen kaynaklar, sözlükler, dilbilgisi ve dilbilim terimleri sözlükleri,<br />

dilbilgisi kitaplarının sözcük türleri ve sözdizimi ile (cümle/tümce bilgisi) ilgili bölümleri ve<br />

7<br />

Dilbilgisi kaynaklarında “fiil” terimini, Banguoğlu, Bilgegil, Ergin, İlker, Korkmaz, Kükey, Topaloğlu;<br />

“eylem” terimini ise, Atabay ve arkadaşları, Bozkurt, Gencan, Koç, Hengirmen, Hatiboğlu ve Vardar kullanır.<br />

15

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!