19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

→ bırak- [4], geç- (gece) [2], koy- [2], çalış-, bekle-, bırakıl-, dalgalan-, dur-, geçirt-,<br />

öl-, sor-, tüket- (gün), var-*, yat-. ║ (geceyi) geçir- [11].<br />

→ uykusuz kalmak.<br />

⇒ (geceyi) uykusuz geçirmek, uykusuz bırakmak.<br />

uysalca:⌠6⌡/Uysal bir biçimde./“"Peki," dedim uysalca.” (SD-K)., “Mustafa Kemal eğer bazı şartları<br />

kabul ederse, Kuvay-ı Seyyare'nin olduğu gibi kalmasına izin verileceği vaadine kadar uysalca davrandı.”(FRA-Ç)., “Güldü.<br />

"Gel mutfağa," dedi. Uysalca yürüdüm peşinden.” (SD-K).<br />

→ de- [2], davran-, dön-. ║ elini bırak-, peşinden yürü-.<br />

uyur uyanık: Ø<br />

uz: --<br />

→ az gittik uz gittik.<br />

uzaktan:⌠165⌡/1. Uzak yerden./ “O koca sarığıyla uzaktan çok heybetli görünüyordu.” (MTT-SS).,<br />

“"Seni uzaktan gördüm," dedi; "bak, bürda kim var?" Beraberce uzaklaştılar.” (HAG-AS)., “…uzaktan Beşire bağırdı:<br />

Şimdi geliyoruz, Beşir!...” (HZU-AM)., “Arkalarından, on beş yirmi adım uzaktan Ömer geliyordu.” (SA-İÇ)., “Ben de,<br />

uzaktan ona gülümsüyorum.” (YKK-Y)., “Atlar kişniyor, uzaktan postalların tok sesleri duyuluyordu.” (HT-GF)., “Alice<br />

kimi zaman uzaktan seyrederdi annesini.” (MM-ÜAKO)., “Rifat uzaktan ateş etti.” (KT-Gİ)., “Kalabalığın arasında İhsan<br />

uzaktan gözüme ilişti.” (HEA-AG). ; /2. Uzak olarak./ “Al bayrağı uzaktan tanıdı.” (GY-H1)., “Biz uzaktan<br />

kuruyorduk Çetin, olanlar üzerine değil olabilecekler üzerine düşünüyorduk.” (BB-BBÇ)., “Bihterde galeyan eden hiddeti<br />

uzaktan hissediyordu, amma bunu kendi istemişti, kendi hazırlamış idi;…” (HZU-AM)., “Bir erkeğe yönelik olarak<br />

geliştirilen tutku uzaktan yaşanır.” (?).<br />

1.⌠143⌡→ görün-* [14], gör-* [13], seslen- [11], izle- [10], duyul- [9], gel- [7], bağır- [5],<br />

gülümse- [5], seç-* [5], bak- [4], işitil- [3], gözle- [3], benze- [2], göster- [2], gözük- [2], selâmla-<br />

[2], sev- [2], araştır-, at-, ayırt et-, de-, dikizle-, dinlet-, geç-, geçir-, getiril-, gıdıkla-, görül-,<br />

kişne-, sarıl-, selamlaş-, sor-, tapınıl-, yetiş-, yüksel-, yürü-. ║ seyret- [10], ateş et- [2], ateşe<br />

tut-, dikkat çek-, el kaldır-, fark et-*, göz al-, gözüne iliş-, gürültü kop-, selâm ver-, ses gel-,<br />

sökün et-, takip et-, tüfek atıl-.<br />

2.⌠12⌡→ tanı- [9], kur- {planlamak}, yaşan-. ║ hisset-.<br />

→ uzaktan bakmak (veya seyirci kalmak).<br />

⇒ uzaktan görünmek, uzaktan görmek, uzaktan duyulmak, uzaktan tanımak.<br />

uzaktan uzağa:⌠26⌡/2. Çok uzaktan./ “Uzaktan uzağa bir yosun kokusu duyuluyordu.” (EÖ-P/S).,<br />

“Genç atlı ve yayan ihtiyar uzaktan uzağa seslendiler: Ben Varna'da galebe çalan Türk'ün oğluyum!” (YKB-Aİ).,<br />

“…haftalarca gece uykularımı bölüp evden kaçar, kaya kovuklarına sinerek, yuvaları uzaktan uzağa izlerdim.” (GD-AK).,<br />

“Tellâlın sesi uzaktan uzağa yankılanır.” (TO-Dİ). ; /3. Biraz, az buçuk, at değil./“Behçet Necatigil ise Nâzım<br />

Hikmet'i pek tanımıyor, uzaktan uzağa ilgilenmiş anlaşılan.” (MF-ES)., “Ahmed Cemil bu kavgalara kendisinin yabancı<br />

452

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!