Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

usulca:⌠303⌡/{1. Yavaşça, 2. Sessiz bir biçimde.}/ “(İçer. Usulca kalkar.)” (AA-TO3)., “Usulca kapıyı açar, bir an dışarıya kulak verir, sonra kapıyı kapar, aynı biçimde topallayarak yerine döner, oturur.” (AMD-O)., “Yorganın altından süzülüp usulca yataktan çıktım.” (CK-BR)., “Sonra yeniden kaldırır başını, elindekini usulca bırakır, gözlüğünü çıkarır.” (GA-TO). , “Yaklaşınca, her zamanki gibi durup şöyle bir baktım gene, sonra usulca girdim, oldukça tedirgin adımlarla ilerledim ve bir masanın ucuna oturdum.” (HAT-KHK). , “Yanına tilki usulca yaklaşır.” (GA-TO). , “Yatağın örtüsünü usulca örtüyor.” (OB-EA)., “Hikmet Bey'in koluna usulca dokunuyordu.” (AA-İGA)., “Yüzümü kasımpatlarının duru beyaz yaprakları arasına gömüp güzelliklerine beş duyumla birlikte kavuşmaya çalışırken, sevgiyle, usulca fısıldadılar.” (OB-EA)., “Nasıl bir sonuca vardığını anlamak zor. Usulca ayağa kalkıyor.” (AÜ-SG)., “Saatleri usulca cebine indirir, sonra cebinden çıkardığı bir deste kâğıdı ötekilere uzatarak seslenir: MİSTER K. Okey..” (VT- BÖKDYO). → kalk- [11], aç- (kapı, vb.) [10], çık- (-i, -e, -den) [9], bırak- [8], de- [8], gir- (-i, -e) [8], yaklaş- (-e) [8], ört- [7], sokul- [7], sor- [7], dokun- (-e) [6], git- [6], indir- [6], kapa- [6], kay- [6], otur-* [6], bak- [5], çekil- [5], it- [5], çek- [4], çıkar- [4], fısılda- [4], süzül- {girmek} [4], uzan- [4], yürü- [4], al- [3], dön- [3], düş- [3], kapat- [3], koy- [3], okşa- [3], öp- [3], sıvış- [3], açıl- (kapı, vb.) [2], ağla- [2], ak- [2], aydınlan- [2], ayrıl- [2], çevir- [2], çök- [2], doğrul- [2], eğil- [2], geç- [2], gel- [2], götür- [2], gül- [2], in- [2], kaldır- [2], sallan- [2], seslen- [2], sıyrıl- [2], söyle- [2], tut- [2], vur- [2], ağar-, aktar-, anlat-, arala-, as-, ayrıl-, bat-, belir-, biç-, bul-, çömel-, dalgalandır-, demlen-, dene-, ekle-, geçir-, gerin-, gezin-, gıcırda-, giyin-, gülümse-, hıçkır-, ışılda-, iliş-, kabullen-, kaç-, kesil-, kıpırdan-, konuş-, kopar-, kötürümle-, kur-, mırıldan-, oynat-, piş-, salla-, sars-, savuş-, sezdir-, sık-, sil-, silin-, silkele-, söndür-, söylen-, süzül-, tırman-, tutuştur-, uç-, uçuş-, var-, yaklaştırıl-, yalvar-, yarıl-, yasla-. ║ ayağa kalk- [2], cebine indir- [2], eline al- [2], başını çevir-, başını yere eğ-, elini kaldır-, frene bas-, göz at-, göz kırp-, gözü kapan-, gözünü kapat-, gözünü yum-, ilâve et-, üstüne çek-, tekrar et-, tepeye tırman-. ║ inip kalk-. ║ kaydı gitti [2], aşar gider, çekilir gider, dağılır gider, karışır gideriz. ⇒ usulca kalkmak, usulca açmak (kapı vb.), usulca demek, usulca yaklaşmak. usulcacık:⌠45⌡/Yavaş ve belli etmeden veya ortalığı karaştırmadan, yavaşçacık./ “Kedi usulcacık çıkıyor, kız da, hiç gürültü etmeden kedinin peşinden gidiyor.” (PNB-AGUG)., “Annesine çaktırmadan hizmetçiye usulcacık sordu: O gece çok mü zor olur o iş?” (OK-KT)., “Gördün mü para verirken, di? Usulcacık: Gördüm, dedi!”. (OK-KT)., “Bu bakımdan usulcacık sordu: Gittin mi?” (OK-KT). → çık- (-i, -e) [5], sor- [4], sıvış- [3], açıl- [2], de- [2], kalk- [2], okşa- [2], al-, büyü-, daya-, dokun-, fısılda-, fısılda-, geçir-, gel-, gir-, giril-, git-, gül-, iliş-, kana-, kır-, savuş-, sız-, sok-, sokul-, ver-, yaklaş-, yanaş-, yatır-, yönel-, yu-. ║ gözünü arala-. usuldan:⌠37⌡/Yavaşça, sessizce./ “Usuldan şahini okşadı.” (YK-BE)., “Bir ses: Yoklar, dedi usuldan.” (YK-İM1)., “Dudakları usuldan kıpırdadı. Önce” (YK-İM1)., “Hatçe, usuldan dürttü: Teyze!” (YK-İM1)., “Kapıyı usuldan tıkırdattı. Edemedi, küçücük pencereye vardı. Usuldan, ana, ana, ana! diye seslendi.” (YK-İM1)., “Vakit gece yarısıydı. Usuldan bir ıslık çaldı kapıda.” (YK-İM1)., “Muştan usuldan tüfeğini indirdi.” (YK-BE). 450

→ de- [5], okşa- [2], ağar- (ortalık), ak-, dokun-, dürt-, gevşet-, in-, kımıldan-, kıpırda-, morar-, otur-, savrul-, seslen-, sırala-, sokul-, sor-, söylen-, tıkırdat-, uğulda-, var-, yala-, yanaş-, bir yana koy-, dilini yak-, ıslık çal-, içeri gir-, içine çek-, (tüfeğini) indir-, yağmur çisele-, yere düşür-, yol ver-. usullacık:⌠22⌡/Usulcacık./ “…usullacık açıldı, uzun boylu, iri burunlu genel müdür kapıda dikildi.” (OK-AY)., “…usullacık yukarı çıktı, örtüsünü, tozlu önlüğünü filan suçlu suçlu çıkardı.” (OK-C)., “Babası usullacık güldü. - Oğlan uyur mu ne?” (OK-C)., “Ağa: - İzmirli de kim? diye usullacık sordu.” (OK-C)., “Her şeye rağmen içinde bir sızı, kızının ergeç gideceğini düşünmekten gelen bir sızı, dışarı çıktı, kapıyı usullacık çekti.” (OK-C). açıl- (kapı) [3], çık- (-i) [2], gül- [2], okşa- [2], sor- [2], bak-, doğrul-, gir-, kapat- (kapı), sıvış-, sokul-, yürü-. ║ elini uzat-, göz at-, kapıyı çek-, yatağa gir-. ║ çekti gitti. utana sıkıla:⌠6⌡/Çok utanıp sıkılarak, utanıp sıkılmış bir biçimde./ “Nazime Hanım utana sıkıla bir yolcularının geleceğini söylemişti” (SKA-GA)., “Üçüncü gün utana sıkıla Teyzeme kararımı bildirdim.” (AÜ-SG)., “Karargâhtan ayrılmadan önce, Reha utana sıkıla kardeşinin yanına sokulmuş; - Bir şey itiraf etmek istiyorum, kardeşim, demişti.” (EA-DÖY)., “Gizli gizli dertleştiği, birbirleriyle evlendirecekleri çocukları üzerine, birlikte hayaller kurdukları komşusundan, utana sıkıla özür diliyor.” (EB-BG). → getir-, söyle-. ║ kararını bildir-, özür dile-, söz et-, yanına gel-, yanına sokul-. utanmazca:⌠1⌡/2. Utanmaksızın, uzanmaz bir biçimde./“Karşı taraf boğazım temizlemekle yetindi. "Ben, 141 52 49 yazmışım," dedim utanmazca.” (PK-BCR). → de-. uyarınca: Ø-- uykulu:⌠5⌡/2. Uyku sersemi olarak./ “Ellerinde makineli tüfekler, karakolun önünde nöbet tutan polisler ona uykulu ve şüpheli baktılar.” (OP-KK)., “Kayalar, ağaçlar, sular, börtü böcek, geyikler, tilkiler, çakallar, koyunlar, kuzular bir sabah buğusu içinde uykulu geriniyorlardı.” (YK-BE). → bak- [2], bakın-, gerin-, homurdan-. uykulu uykulu:⌠7⌡/Uykudan yeni kalkmış, uyku sersemliği üzerindeyken./ “Bakma öyle uykulu uykulu suratıma.” (HT-KSA)., “Bükadına akıl sır ermiyor,' derdi gene, 'var mıdır, yok mudur bilemiyor insani' Biz^ kardeşimle susup uykulu uykulu dinlerdik.” (HAT-KHK)., “Kadın uykulu uykulu mırıldandı: "Hadi boşver."”. (ÜK- BDG)., “Caminin çatısına tünemiş kayıp birkaç kumru uykulu uykulu dem çekiyordu, onları dinledim sonra...” (HAT- KHK). → bak- [3], dinle-, in- (-e), mırıldan-. ║ dem çek-. ⇒ uykulu uykulu bakmak. uykusuz:⌠31⌡/2. Uyumadan, uykusunu almadan./ “Bütün geceyi uykusuz geçirmişim güya...” (OA-KO)., “Bir aralık o bana acıdı, - Sizi de uykusuz bıraktım, dedi.” (MŞE-MA)., “Geceleri uykusuz geçiyor.” (FRA-Ç)., “Pazar sabahına kadar uykusuz çalışırdık.” (HC-KKKY)., “Madem bu ölçüde kararlısın, hiç değilse erken yat, bilmediğin memleketlere uykusuz varma, gözün açık olsun," dedi ve iyi geceler dileyip yorganı başına çekti.” (GY-H2). 451

usulca:⌠303⌡/{1. Yavaşça, 2. Sessiz bir biçimde.}/ “(İçer. Usulca kalkar.)” (AA-TO3)., “Usulca<br />

kapıyı açar, bir an dışarıya kulak verir, sonra kapıyı kapar, aynı biçimde topallayarak yerine döner, oturur.” (AMD-O).,<br />

“Yorganın altından süzülüp usulca yataktan çıktım.” (CK-BR)., “Sonra yeniden kaldırır başını, elindekini usulca bırakır,<br />

gözlüğünü çıkarır.” (GA-TO). , “Yaklaşınca, her zamanki gibi durup şöyle bir baktım gene, sonra usulca girdim, oldukça<br />

tedirgin adımlarla ilerledim ve bir masanın ucuna oturdum.” (HAT-KHK). , “Yanına tilki usulca yaklaşır.” (GA-TO). ,<br />

“Yatağın örtüsünü usulca örtüyor.” (OB-EA)., “Hikmet Bey'in koluna usulca dokunuyordu.” (AA-İGA)., “Yüzümü<br />

kasımpatlarının duru beyaz yaprakları arasına gömüp güzelliklerine beş duyumla birlikte kavuşmaya çalışırken, sevgiyle,<br />

usulca fısıldadılar.” (OB-EA)., “Nasıl bir sonuca vardığını anlamak zor. Usulca ayağa kalkıyor.” (AÜ-SG)., “Saatleri<br />

usulca cebine indirir, sonra cebinden çıkardığı bir deste kâğıdı ötekilere uzatarak seslenir: MİSTER K. Okey..” (VT-<br />

BÖKDYO).<br />

→ kalk- [11], aç- (kapı, vb.) [10], çık- (-i, -e, -den) [9], bırak- [8], de- [8], gir- (-i, -e) [8],<br />

yaklaş- (-e) [8], ört- [7], sokul- [7], sor- [7], dokun- (-e) [6], git- [6], indir- [6], kapa- [6], kay- [6],<br />

otur-* [6], bak- [5], çekil- [5], it- [5], çek- [4], çıkar- [4], fısılda- [4], süzül- {girmek} [4], uzan-<br />

[4], yürü- [4], al- [3], dön- [3], düş- [3], kapat- [3], koy- [3], okşa- [3], öp- [3], sıvış- [3], açıl-<br />

(kapı, vb.) [2], ağla- [2], ak- [2], aydınlan- [2], ayrıl- [2], çevir- [2], çök- [2], doğrul- [2], eğil- [2],<br />

geç- [2], gel- [2], götür- [2], gül- [2], in- [2], kaldır- [2], sallan- [2], seslen- [2], sıyrıl- [2], söyle-<br />

[2], tut- [2], vur- [2], ağar-, aktar-, anlat-, arala-, as-, ayrıl-, bat-, belir-, biç-, bul-, çömel-,<br />

dalgalandır-, demlen-, dene-, ekle-, geçir-, gerin-, gezin-, gıcırda-, giyin-, gülümse-, hıçkır-,<br />

ışılda-, iliş-, kabullen-, kaç-, kesil-, kıpırdan-, konuş-, kopar-, kötürümle-, kur-, mırıldan-,<br />

oynat-, piş-, salla-, sars-, savuş-, sezdir-, sık-, sil-, silin-, silkele-, söndür-, söylen-, süzül-,<br />

tırman-, tutuştur-, uç-, uçuş-, var-, yaklaştırıl-, yalvar-, yarıl-, yasla-. ║ ayağa kalk- [2], cebine<br />

indir- [2], eline al- [2], başını çevir-, başını yere eğ-, elini kaldır-, frene bas-, göz at-, göz kırp-,<br />

gözü kapan-, gözünü kapat-, gözünü yum-, ilâve et-, üstüne çek-, tekrar et-, tepeye tırman-. ║<br />

inip kalk-. ║ kaydı gitti [2], aşar gider, çekilir gider, dağılır gider, karışır gideriz.<br />

⇒ usulca kalkmak, usulca açmak (kapı vb.), usulca demek, usulca yaklaşmak.<br />

usulcacık:⌠45⌡/Yavaş ve belli etmeden veya ortalığı karaştırmadan, yavaşçacık./<br />

“Kedi usulcacık çıkıyor, kız da, hiç gürültü etmeden kedinin peşinden gidiyor.” (PNB-AGUG)., “Annesine çaktırmadan<br />

hizmetçiye usulcacık sordu: O gece çok mü zor olur o iş?” (OK-KT)., “Gördün mü para verirken, di? Usulcacık: Gördüm,<br />

dedi!”. (OK-KT)., “Bu bakımdan usulcacık sordu: Gittin mi?” (OK-KT).<br />

→ çık- (-i, -e) [5], sor- [4], sıvış- [3], açıl- [2], de- [2], kalk- [2], okşa- [2], al-, büyü-,<br />

daya-, dokun-, fısılda-, fısılda-, geçir-, gel-, gir-, giril-, git-, gül-, iliş-, kana-, kır-, savuş-, sız-,<br />

sok-, sokul-, ver-, yaklaş-, yanaş-, yatır-, yönel-, yu-. ║ gözünü arala-.<br />

usuldan:⌠37⌡/Yavaşça, sessizce./ “Usuldan şahini okşadı.” (YK-BE)., “Bir ses: Yoklar, dedi<br />

usuldan.” (YK-İM1)., “Dudakları usuldan kıpırdadı. Önce” (YK-İM1)., “Hatçe, usuldan dürttü: Teyze!” (YK-İM1).,<br />

“Kapıyı usuldan tıkırdattı. Edemedi, küçücük pencereye vardı. Usuldan, ana, ana, ana! diye seslendi.” (YK-İM1)., “Vakit<br />

gece yarısıydı. Usuldan bir ıslık çaldı kapıda.” (YK-İM1)., “Muştan usuldan tüfeğini indirdi.” (YK-BE).<br />

450

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!