19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

→ kaşı-<br />

ufak ufak:⌠4⌡/1. Küçük küçük./ “Yırttı, ufak ufak parçaladı.” (RI-KG). ; /2. Küçük parçalar<br />

durumunda./ “Ø”. ; /3. Yavaş yavaş./“Gıli, çetesine bir işaret çakıp "Ben gidiyorum siz arkadan ufak ufak<br />

gelirsiniz, deyip dışarı fırladı.” (MK-AR). ; //Azar azar, az ve önemsiz ölçülerde.//“Ben nafakayı doğrulturum<br />

ufak ufak Kimseye minnet etmeden” (GA-TO)., “Niyazi ile çok tatlı ufak ufak kavgalar ediyoruz.” (GD-ADM).<br />

Gİ).<br />

1.⌠1⌡→ parçala-.<br />

2.⌠-⌡→ Ø<br />

3.⌠1⌡→ gel-<br />

//…//⌠2⌡→ nafakayı doğrult-, kavga et-.<br />

uğrun:⌠1⌡/Gizlice./ “Sarayın cümle kapısına dayanacağına, arkaya dolanıp uğrun kapıya yanaştı.” (KT-<br />

→ yanaş-.<br />

uğrunda (I):⌠3⌡/Amacında, yolunda./ “Dünyayı uğrunda yıkabilirdi.” (OA-SİO)., “Emret, uğrunda<br />

kanımızı dökelim!» demişler.” (NSÖ-AD)., “Yaşamak mademki bunca güzel Döğüşülür, uğrunda ölünür.” (DH-SS).<br />

→ ölün-. ║ dünyayı yık-, kan dök-.<br />

uğrunda (II): Ø<br />

uğul uğul:⌠6⌡/Uğultulu olarak./ “…canlı tutmak istercesine, kapılarla pencereler her zamanki gibi<br />

uğul uğul uğulduyordu.” (HAT-KHK)., “Gecenin sessizliği içimde uğul uğul çağlıyor Gece, aydınlığını sabaha bırakıp<br />

Yalnızlığında ağlıyor.”.(AS-Ş)., “Sesler uğul uğul akıyordu.” (EB-BG).<br />

→ uğulda- [3], ak-, çağla-.<br />

⇒ uğul uğul uğuldamak.<br />

ukalaca:⌠3⌡/Ukala bir biçimde./ “Hele etrafta sen yoksan nasıl da ukalaca konuşurum!” (BB-BBÇ).,<br />

“Atıf o hayata dayanılamıyacağını ukalâca anlattı.” (RHK-BS)., “Ne ukalâca lakırdılar edecek?” (RHK-BS).<br />

→ anlat-, konuş-. ║ lakırdı et-.<br />

ulu orta:⌠4⌡/Bir şeyin aslını bilmeden, düşünüp tartmadan, çekinmeden, açıktan<br />

açığa./“Yıldırım, bu uyarıyı ulu orta yapmaz, operasyon sırasında, çatışmaya gireceğimiz anlarda söylerdi.” (AÜ-SG).,<br />

“Çünkü neferler, erlikle ilgili işlerde sık dokuyup, ince elemez, ulu orta davranırlardı.” (MTT-SS)., “Gözlerim doldu,<br />

beddua ettim ulu orta.” (OA-KB).<br />

→ yap- [2], davran-, yapıl-. ║ beddua et-.<br />

⇒ (bir şeyi) ulu orta yapmak.<br />

umumiyetle:⌠1⌡/Genellikle./ “Muhalefet, İttihat ve Terakki'nin kurtarıcılığını umumiyetle kabul<br />

etmiştir.” (TT-İMSHB).<br />

→ kabul et-.<br />

448

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!