19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

top top:⌠6⌡/Top biçiminde olarak, yuvarlak yuvarlak./ “Aksakallılar bir zaman ağlaştılar, bir<br />

zaman sakallarını yoldular top top…” (KT-Gİ)., “Adacada kayalıkların arasında top top nergis biter, öyle mi?” (YK-İM1).,<br />

“Kadınlar bahçede, dut ağacının altında, eltinin çevresinde, top top oturmuşlardı.” (NM-TÖ2).<br />

→ yol- (sakal) [2], bit- {yeşermek}, otur-, sağıl-, tükür-.<br />

→ top top yapmak.<br />

topu topu: Ø<br />

topyekûn:⌠8⌡/Eksiksiz, toplam, toplu olarak./ “Çünkü Türkiye'nin kuyusu kazılmıştır ve içine<br />

itilmek üzeredir; ama Kuvayı Milliye ruhu yeniden topyekûn canlanmaktadır.” (OS-HT)., “Nasıl oluyor da topyekûn<br />

ölmüyorlar?” (NH-MİM3)., “Dünya Savaşı sonrasında görülür: Cemaat değerleri topyekûn iflas etmiştir şimdi.” (EB-YU).,<br />

“Ve artık bütün iyi dilekler boşunaydı, bu trenin yolcuları gülmeyi de, bahtlarını da topyekûn kaybetmişlerdi.” (TB-KA)<br />

→ canlan-, öl-*, zehirlen-. ║ gölgede bırak-, halledil-, iflas et-, kaybet-, toprağa düş-.<br />

torpilsiz: Ø<br />

töskürü: Ø<br />

tun tun:--<br />

→ tun tun kaçmak.<br />

tutturabildiğine: Ø<br />

tutuksuz:⌠2⌡/2. Tutuklanmadan./ “Mahkemeye sevk edildim hakim beni tutuksuz bıraktı, hakim bana<br />

memleketten geldiğimde bu parayı iade etti.” (TÖ-E)., “Eski davaları tutuksuz sürecek.” (İA-ÖEK).<br />

→ bırak- {salıvermek}, sür- (dava).<br />

tükenik:⌠1⌡/2. Çok azalmış bir biçimde./ “Susuyorum, yılgın, tükenik.” (VB-SvB).<br />

→ sus-.<br />

tümden:⌠50⌡/Tümüyle, bütünüyle./ “Kötü bir suç işlemiş gibi bozuldum, heie bu herifin kadın-erkek<br />

eşitliğine inanmadığını tümden unutmuştum, öfkelendim.” (EI-KA)., “Kendime duyduğum saygıyı tümden yitirmiştim, saygı<br />

ne kelime, merhamet bile hissetmiyordum.” (EI-KA)., “Geçmişte, bu yörelerde yaşayan ilkel kavimler, güneş doğarken,<br />

tümden ayaklanırlarmış.” (GD-AK)., “Bu tür kadınların kimi, erkeklerle ilişki kurmaktan, tümden kaçınırlar.” (EG-İO).,<br />

“Başka bir deyişle, insanın iç dünyasında kapalı kalan duyguların yarattığı kaygıyı belirli bir duruma odaklaştırarak<br />

boşaltma biçiminde işleyen bilinçdışı mekanizma, kişinin yaşadığı tedirginliği tümden ortadan kaldırmaz.” (EG-İO).,<br />

“Yalnız tabii boşanmakla, grup tümden yok olmaz, ana babanın sosyal-kültürel, yasal ve hukuki ilişkileri tükenmez.” (BG-<br />

KA)., “Demek izin umudu tümden suya düşmüştü.” (ÇA-BAG)., “Sonunda umudunu tümden yitirir…” (EG-İO)., “Bazı<br />

durumlarda ise eyleme geçmekten tümden, vazgeçer…”(EG-İO).<br />

→ unut- [2], yitir- [2], ayaklan-, bit-, cıvıt-, çök-, delilen-, delir-*, dur-, engelle-*, ışıt-,<br />

kaçın-, kaçır-, köpür-, öfkelen-, sarıl- {kuşatılmak}, sepetlen-, sök-, yıktırıl-. ║ ortadan kaldır-<br />

* [2], umudunu yitir- [2], yok ol-* [2], bilinç dışına itil-, boş bırak-*, boşa git-, dışa vurul-,<br />

elektrikler kesil-, eyvallah çek-, geçerliliğini yitir-, geleceğe yönel-, içi boşal-, kendi yanına<br />

445

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!