Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
yürüdü, evine girdi.” (CD-Oİ)., “Fabrikası tıkır tıkır çalışır, Darphane gibi para keserdi.” (OK-KT)., “Benim çeviriden yansıdığı kadarıyla, Ayme'nin anlatım özelliklerini çok iyi kavramıştı, tıkır tıkır götürüyor, sonunu da tıpkı Marcel Ayme gibi, çarpıcı bir gözlemle noktalıyordu.” (TY-YGY)., “Gidip yemeyip içmeyip paramı tıkır tıkır biriktireceğim.” (F-PY)., “‘Tamam abi,’ dedi, sonra tıkır tıkır yürüyüp gittiler...” (LT-OÖY). → işle- [16], git- [5], öde- [4], yürü- [4], gel- [3], çalış- [2], götür- [2], al-, çık- (merdiven), dökül-, geç-, işlet-, söyle-. ║ para biriktir-. ║ gidip gel-, yuvarlanıp git-. ⇒ tıkır tıkır işlemek, tıkır tırık ödemek. tıklım tıklım:⌠13⌡/2. Boş yer kalmayacak biçimde./ “Arabalarla manda sırtında, öküz boynunda, insan omuzunda kel, kör, uyuz, egzamalı, mantarlı, cüzamlıya kadar efendim bir köylü kafilesi tam bu zamanda gelir, şu gördüğünüz meydanı tıklım tıklım doldururdu.” (SFA-HBSK)., “Birazdan göğe giden bütün tramvaylar ve otobüsler tıklım tıklım dolacak.” (GA-TO)., “Yunan hududuna kadar tren tıklım tıklım geldik.” (CKM)., “Aşağı kattaki misafir odasında mahallenin kadınları tıklım tıklım oturuyorlardı.” (SK-D)., “Bindirme ve indirme istasyonları mahşeri andırıyor, katarlar ardarda ve tıklım tıklım hareket ediyorlardı.” (TÖ-ŞÇT). → dol- [7], doldur- [3], gel-, otur-. ║ hareket et-. ⇒ tıklam tıklam dolmak (doldurmak). tık tık:⌠5⌡/‘tık’ sesi çıkararak./ “‘Vaktinden önce büyümüş kocaman bir kuş, gagasıyla tık tık vurmuş kapıya.’” (RI-KG)., “Doktor eğildi, gencecik bir adamın yüreği avuçları içindeydi.. Tık tık atmıyordu.” (FO-KSA)., “Doktor eğildi, gencecik bir adamın yüreği avuçları içindeydi.. Tık tık atmıyordu.” (FO-KSA). → vur- (kapı) [3], at-* (yürek), çal- (kapı). ⇒ tık tık vurmak. tıngadak:⌠1⌡/Birdenbire, aniden ses çıkararak./ “O an tıngadak düştüm…” (BŞ-DKO). → düş-. tıngır mıngır:⌠5⌡/1. Kuru, çınlamalı ve yankılı bir sesle./ “…dahası tıngır mıngır yuvarlandı merdiven basamaklarından …” (HAT-KHK). ; /2. Yavaş, düzenli bir biçimde./ “Kız tıngır mıngır oradan geçmiş.” (PNB-AGUG)., “Oğlum yola çıktık ama, tıngır mıngır...” (KT-YS). 1.⌠1⌡→ yuvarlan-. 2.⌠4⌡→ geç- [2], gel-. ║ yola çık-. tıngır tıngır:⌠1⌡/2. Birbirine çarpan metal eşya sürekli ses çıkararak./ “Bir çay kaşığıyla tıngır tıngır karıştırdı.” (SD-K). → karıştır-. tıpatıp:⌠14⌡/Tastamam, eksiksiz, tamamen, her bakımdan uygun, upuygun, birbirinin aynı bir biçimde, tıpkı tıpkısına, tıpkısı tıpkısına./ “Ama niye birbirimize tıpatıp benzeyelim ki!” (BB-BBÇ)., “Lâcivert elbise zayıf ve belli, omuzlu vücuduna tıpatıp oturmuştu.” (TB-KA)., “Benzerliklere, hattâ (bindebir öyledir ya) yer yer aynılıklara karşın, çevrilen ile çevirenin sonucu tıpatıp örtüşmez.” (NU-DG)., “Sizin gibi beni böyle tıpatıp tanımlayacak, Özleyecek ve bulmak için savaşabilecek kadın yazarı bekliyordum hep!” (BU-GYÇ)., “Tıpatıp aynı kalacaktı...” (AB-BBYŞ). 442
→ benze- [3], otur- {uymak} [2], örtüş-*, tanımla-, tut- {uymak}. ║ aynı kal-. → tıpatıp uymak. ⇒ tıpatıp benzemek, tıpatıp oturmak {uymak}. tıpır tıpır:⌠6⌡/Hafif ve düzenli biçimde ses çıkararak./ “Sonra Hamdi'nin elindeki gaz lambasının yarı uykulu ışığıyla birlikte ben, merdiven basamaklarını tıpır tıpır indim.” (HAT-KHK)., “…kümeslerin üstündeki tenekeler tıpır tıpır ötüyor…” (HAT-KHK)., “Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır İzbe sofalarında, izbe sofalarında …” (FA-ZY)., “Karısı yüzüne bakmadan yine tıpır tıpır geri döndü.” (ÇA-BAG). → in- (merdiven) [3], öt-, sürürle-. ║ geri dön-. tıpış tıpış:⌠11⌡/Kısa adımlarla çabuk {ve isteyerek ya da istemeyerek} yürüyerek./ “Ardımızdan tıpış tıpış gelecek, göreceksin…” (FB-ID). “Sonrası, tıpış tıpış döndüm eve...” (RI-KG)., “Kapıyı çalan olsa, "Evet, Hasan Cemal benim" deyip tıpış tıpış Cebeci'deki cezaevinin yolunu tutacaktım.” (HC-KKKY). → gel- [6], dön-, eşin-, ║ ..ın yolunu tut- [2]. → tıpış tıpış yürümek. ⇒ tıpış tıpış gelmek, tıpış tıpış …ın yolunu tutmak. tıpı tıpına:⌠4⌡/Tastamam, aynen./ “Arkadan tıpı tıpına benziyordu hani.” (HT-KSA)., “Tekrar tekrar teşekkür ederim oğlum, diye uğurladığı âna kadar arada geçen bütün sözleri belleğine tıpı tıpına kazıdığı gibi tekrar etti.” (NSÖ-AD). → benze- [3]. ║ tekrar et-. ⇒ tıpı tıpına benzemek. tıpkı: Ø-- tıpkı tıpkısına:⌠6⌡/Tıpatıp./ “Hepsi de tıpkı tıpkısına babalarına benzediler.” (AN-MB)., “Karmakarışık olduğu için buraları tıpkı tıpkısına veriyorum efendim!” (KT-YS)., “Memed bu ötüşü tıpkı tıpkısına taklit ederdi.” (YK-İM1). → benze- [4], ver-. ║ taklit et-. ⇒ tıpkı tıpkısana benzemek. tıp tıp:⌠11⌡/Küçük ve hafif bir biçimde {‘tıp’ sesi çıkararak.}/ “Yüreğim tuhaf bir dürtüyle hızlanmış tıp tıp atıyordu.” (OP-YH)., “Saçaktaki buzlardan tıp tıp sular damlıyor.” (FE-HBM-O)., “Hayatın tılsımı tıp tıp tıp attırır yüreklerini, kahkahaları başka türlü, saç taramaları başka türlü: anneyle ortak, babaya söyledikleri yalan başka türlüdür.” (GY-D)., “Tencereye tıp tıp düşüyorlardı, ortalarında kesik dana başı, köpek, kadın, resim, kasap, manav, sıçrıyorlar.tencerede, sonra duruyorlar rüzgârsız, tıpkı sokaktaki gibi durgun alabildiğine.” (OR-BCİ). → at- (yürek) [6], damla- (su) [3], attır- (yürek), düş-. ⇒ tıp tıp (yürek) atmak, tıp tıp damlamak. tırık tırak: Ø 443
- Page 425 and 426: samimi:⌠16⌡ /3. İçli dışlı
- Page 427 and 428: saygısızca:⌠2⌡/2. Saygısız
- Page 429 and 430: sere serpe:⌠21⌡/Serbest, rahat
- Page 431 and 432: (içki vb.) [2], aç- (göz), aç-
- Page 433 and 434: lafları o kadar sık duydum ki, be
- Page 435 and 436: kaybolur, giderdi.” (AN-MB)., “
- Page 437 and 438: peykesi üstüne serdiği ve kar gi
- Page 439 and 440: → davran [12], bak- [3], karşıl
- Page 441 and 442: → de- [7], bul- [6], başar- [4],
- Page 443 and 444: → dön- (-e, geri) [6], çık- (-
- Page 445 and 446: sürü sürü:⌠4⌡/Pek çok./
- Page 447 and 448: → dur-*, kurtul-, yık-. şaka yo
- Page 449 and 450: şarıl şarıl:⌠7⌡/Su veya ya
- Page 451 and 452: şiddetle:⌠165⌡/Güçlü {sert}
- Page 453 and 454: et-, ayağa kalk-, ayırt et-, baş
- Page 455 and 456: şimdi şimdi:⌠5⌡/Ancak çok ya
- Page 457 and 458: değildir.” (GY-R)., “Evet bu b
- Page 459 and 460: ta: Ø T taammüden:⌠1⌡/1. Bili
- Page 461 and 462: tak tak:⌠12⌡/2. ‘Tak’ sesi
- Page 463 and 464: ⇒ tamamen değişmek, (bir şeyde
- Page 465 and 466: taşımlık: Ø tatlı:⌠38⌡/4.
- Page 467 and 468: tek elden:⌠1⌡/Bir yerin veya bi
- Page 469 and 470: teklifsizce:⌠13⌡/Teklifsiz bir
- Page 471 and 472: 2.⌠16⌡→ çözül- (saç, dü
- Page 473 and 474: tereddütsüz:⌠17⌡/2. Kararlı
- Page 475: Ruslardan başka kimseyi göremeyin
- Page 479 and 480: top top:⌠6⌡/Top biçiminde olar
- Page 481 and 482: U ucun ucun:⌠2⌡/1. Uç uca, ucu
- Page 483 and 484: umursamazca: Ø upuzun:⌠7⌡/2. T
- Page 485 and 486: → de- [5], okşa- [2], ağar- (or
- Page 487 and 488: olmadığını uzaktan uzağa farke
- Page 489 and 490: sırtını sıvazla-, söz edil-, t
- Page 491 and 492: üstten:⌠5⌡/Derinleştirmeden,
- Page 493 and 494: vahşice: Ø V vahşiyane:⌠1⌡/V
- Page 495 and 496: veresiye:⌠4⌡/1. Karşılığı
- Page 497 and 498: dağıl-, dalgalan- {etkisini göst
- Page 499 and 500: yalapşap:⌠2⌡/Yalap şalap./
- Page 501 and 502: Cehennem dibinde karar kılmışlar
- Page 503 and 504: yapayalnız:⌠34⌡/2. Yanında ki
- Page 505 and 506: olmayarak./ “Dört yol kavşağı
- Page 507 and 508: oku- [2], sıyrıl- [2], toplan- [2
- Page 509 and 510: → gel- [5], çalış- [2], git- [
- Page 511 and 512: → başla- [31], dön- [12], bakı
- Page 513 and 514: yer yer:⌠52⌡/Birçok yerde./
- Page 515 and 516: yiğitçe:⌠11⌡/2.Yiğit gibi, y
- Page 517 and 518: yol yol:⌠5⌡/Çizgili, çizgiler
- Page 519 and 520: , destekle-, gücen-, gülümse-, i
- Page 521 and 522: zahir: Ø Z zahirde:⌠2⌡/Görün
- Page 523 and 524: zamansız:⌠7⌡/2. Uygun olmayan
- Page 525 and 526: → bul- [5], bitir- [2], doldur- [
→ benze- [3], otur- {uymak} [2], örtüş-*, tanımla-, tut- {uymak}. ║ aynı kal-.<br />
→ tıpatıp uymak.<br />
⇒ tıpatıp benzemek, tıpatıp oturmak {uymak}.<br />
tıpır tıpır:⌠6⌡/Hafif ve düzenli biçimde ses çıkararak./ “Sonra Hamdi'nin elindeki gaz<br />
lambasının yarı uykulu ışığıyla birlikte ben, merdiven basamaklarını tıpır tıpır indim.” (HAT-KHK)., “…kümeslerin<br />
üstündeki tenekeler tıpır tıpır ötüyor…” (HAT-KHK)., “Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır İzbe sofalarında, izbe<br />
sofalarında …” (FA-ZY)., “Karısı yüzüne bakmadan yine tıpır tıpır geri döndü.” (ÇA-BAG).<br />
→ in- (merdiven) [3], öt-, sürürle-. ║ geri dön-.<br />
tıpış tıpış:⌠11⌡/Kısa adımlarla çabuk {ve isteyerek ya da istemeyerek} yürüyerek./<br />
“Ardımızdan tıpış tıpış gelecek, göreceksin…” (FB-ID). “Sonrası, tıpış tıpış döndüm eve...” (RI-KG)., “Kapıyı çalan olsa,<br />
"Evet, Hasan Cemal benim" deyip tıpış tıpış Cebeci'deki cezaevinin yolunu tutacaktım.” (HC-KKKY).<br />
→ gel- [6], dön-, eşin-, ║ ..ın yolunu tut- [2].<br />
→ tıpış tıpış yürümek.<br />
⇒ tıpış tıpış gelmek, tıpış tıpış …ın yolunu tutmak.<br />
tıpı tıpına:⌠4⌡/Tastamam, aynen./ “Arkadan tıpı tıpına benziyordu hani.” (HT-KSA)., “Tekrar tekrar<br />
teşekkür ederim oğlum, diye uğurladığı âna kadar arada geçen bütün sözleri belleğine tıpı tıpına kazıdığı gibi tekrar etti.”<br />
(NSÖ-AD).<br />
→ benze- [3]. ║ tekrar et-.<br />
⇒ tıpı tıpına benzemek.<br />
tıpkı: Ø--<br />
tıpkı tıpkısına:⌠6⌡/Tıpatıp./ “Hepsi de tıpkı tıpkısına babalarına benzediler.” (AN-MB).,<br />
“Karmakarışık olduğu için buraları tıpkı tıpkısına veriyorum efendim!” (KT-YS)., “Memed bu ötüşü tıpkı tıpkısına taklit<br />
ederdi.” (YK-İM1).<br />
→ benze- [4], ver-. ║ taklit et-.<br />
⇒ tıpkı tıpkısana benzemek.<br />
tıp tıp:⌠11⌡/Küçük ve hafif bir biçimde {‘tıp’ sesi çıkararak.}/ “Yüreğim tuhaf bir dürtüyle<br />
hızlanmış tıp tıp atıyordu.” (OP-YH)., “Saçaktaki buzlardan tıp tıp sular damlıyor.” (FE-HBM-O)., “Hayatın tılsımı tıp tıp<br />
tıp attırır yüreklerini, kahkahaları başka türlü, saç taramaları başka türlü: anneyle ortak, babaya söyledikleri yalan başka<br />
türlüdür.” (GY-D)., “Tencereye tıp tıp düşüyorlardı, ortalarında kesik dana başı, köpek, kadın, resim, kasap, manav,<br />
sıçrıyorlar.tencerede, sonra duruyorlar rüzgârsız, tıpkı sokaktaki gibi durgun alabildiğine.” (OR-BCİ).<br />
→ at- (yürek) [6], damla- (su) [3], attır- (yürek), düş-.<br />
⇒ tıp tıp (yürek) atmak, tıp tıp damlamak.<br />
tırık tırak: Ø<br />
443