19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

tek elden:⌠1⌡/Bir yerin veya bir merkezin kumanda ve yönetimi altında olarak./ “Hem<br />

örgütü yukarıdan aşağı bir emir-komuta zinciri içinde kuracak ve tüm eylemi tek elden yöneteceksiniz, hem de bunu ulus<br />

adına, temsil ilkesine göre yapacaksınız.” (EK-DT..A).<br />

→ yönet-.<br />

tek başına:⌠260⌡/Kendi kendine, yalnız olarak./ “Romanın sonunda, Ahmet Celâl tek başına<br />

kalır.” (AB-SD)., “Boğaz'da tek başına bir evde oturuyor…” (AHT-H)., “Yıllar yılı tek başına yaşadı Bir gün rasladı bir<br />

kıza Düşündüler, birlikte yürüseler …” (AO-NSBE)., “Zaten eğlence oldu mu, hep tek başına yaparsın.” (ÇA-BAG)., “Ama<br />

Kurtuluş sokağından sahile doğru tek başına gidiyordu işte.” (DÖ-GYKK)., “Bayramlarda bir payton tutar, tek başına<br />

arkaya kurulur, saatlerce dolaşırdı.” (CK-İSDY)., “İnsan tek başına çıkar mı kasabadan?...” (KT-YS)., “Burada bir ermiş<br />

kişi yatar tek başına.” (YK-BE)., “Recai tek başına, sağ yan merdivene yürür. (NFK-ST)., “O uzun yolu taylarla tek başına<br />

geçemezdim.” (YK-KSİ)., “Birinin yardım etmesi gerek. Tek başına beceremezsin.” (AÜ-SG)., “Ama o erken davranmış<br />

sandalını Derenin yukarsına, salkım söğütlerin altına çekmiş, tek başına rakısını yudumluyordur.” (SB-BŞM)., “Senin o<br />

zavallı dediğin adam İtalya'da tek başına soruşturma yürütüyor.” (AÜ-SG)., “Üniformasıyla her gün ekrana çıkarak<br />

cephedeki direnişi kendi alanında sürdürüyor, dev bir propaganda makinesine karşı neredeyse tek başına savaşıyor.” (CD-<br />

SNYB)., “Yiğit, aslan gibi, tüm yürektir İbrahim. Tek başına yola düştü.” (YK-OD)., “Süzülen damlada idamı istenen bir<br />

genç, ranzasına oturmuş, saat gecenin üçünde tek başına satranç oynuyordu.” (ÇA-BAG)., “İkimizi ilgilendiren konularda<br />

neden tek başına karar veriyorsun hep?” (İA-ÖEK)., “…. hulâsa kâinat ve kader dediğimiz büyük gidiş-gelişi oradan tek<br />

başına ve kendi kendine idare ediyordu.” (GY-D)., “Elli sekiz yıldır yenik düşmemişti; yine tek başına, şerefiyle ayakta<br />

kalacaktı. «Evet, hepsi çok güzel,» demekle yetindi.” (Sİ-ÖKS)., “Yılda bir iki kez Flarmoni Orkestrası eşliğinde, kimi kez de<br />

tek başına konserler verirdi.” (CK-İSDY)., “Aşın bir bireycilik içinde, herkes, partnerine el bile sürmeden, hattâ partneri<br />

bile olmadan, tepinip duruyor tek başına.” (MU-BDA).<br />

→ kal-* [38], otur- [27], yaşa- [16], yap-* [11], git-* [8], dolaş- [7], bırak- [4], çık- (-e, -<br />

de, -den) [5], yat-* [5], dur- [4], gel-* [4], yürü- [4], bekle- [3], çalış- [3], geç-* [3], gez- [3], gir-*<br />

(-e) [3], iç- (rakı vb.) [3], sürdür- [3], ye-* (yemek) [3], bak-* [2], becer-* [2], bin-* [2], gönder-*<br />

[2], taşı- [2], yan- (ateş, yıldız) [2], yet-* [2], yudumla- [2]-, yürüt- {idare etmek} [2], ağla-,<br />

başar-, başla-, bırakıl-, biç-, bitir-, bulundur-, cebelleş-*, çağır-*, çevril-* {halledilmek},<br />

çıkart-*, çömel-, devir-, dikil-, dövüş-*, düşünül-, getir- {yetiştirmek}, gezin-, giyin-, kork-*,<br />

kurul-, oturt-*, oyna- (oyun), oynan-* (oyun), öğren-, savaş-, sev-, simgele-, üstlen- (suç),<br />

sürükle- {yönetmek}, veril-, yaz-, yetiştir-*, yönet-, yüklen- {üstesinden gelmek}, yüz-. ║<br />

yola düş- [2], satranç oyna- [2], karar ver-* [4], idare et- [3], gazete çıkar- [2], ayakta kal-* {var<br />

olmak} [2], ağ kur-, ayağa kalk-, çamaşır yıka-, çare ara-, dans et-, devam et-, gece geçir-,<br />

hapis kal-, hasat yap-, iktidara gel-, işleri üstlen-, kalakal-, kendini as-, konser ver-, kumaş<br />

doku- {kendini geliştirmek}, monolog yap-, mutlu ol-*, mücadele et-, namaz kıl-, namaza<br />

dur-, nöbet bekle-, ortaya çık-, seyret-, sigara iç-, taarruza geç-, tütün kır-, vals et-, yılbaşı<br />

geçir-, yol aç-*. ║ çekilip git-. ║ döner gelir, gidip gelir, tepinip dur.<br />

⇒ tek başına kalmak, tek başına oturmak, tek başına yaşamak.<br />

tekdüze:⌠8⌡/2. Değişmeyerek, aynı biçimde tekrar edilerek, bitevi, biteviye./ “Güz sonu<br />

ve kış, Narlık ilçesinde dingin geçer yaşam; daha doğrusu ıssız, tekdüze.” (Sİ-ÖKS)., “Çekiç sesleri, tekdüze, ısrarlı, inatçı,<br />

433

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!