19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

şarıl şarıl:⌠7⌡/Su veya yağmur, bol ve sesli bir biçimde (akmak, yağmak)./ “Sular şarıl<br />

şarıl akıyor madem, yıkanıp gelirseniz sevinirim! demez mi?” (BŞ-DKO)., “Gece tuvalete şarıl şarıl su dökme, uyuyanları<br />

uyandırıyorsun….” (DC-Yİİ)., “Oturduğu evden şarıl şarıl su kaynıyor.” (FB-ID)., “Yağ hay mübarek şarıl şarıl, Yıka<br />

taşları toprakları Tarlalar yeşerinceye dek.” (CK-BŞ)., “Yıka taşları toprakları şarıl şarıl, Tarlalar buğday bekler senden,<br />

çocuklar ekmek…” (CK-BŞ).<br />

→ ak- [3], dök-*, kayna-, yıka-.║ (yağmur vb.) yağ-.<br />

⇒ şarıl şarıl akmak.<br />

şarlatanca: Ø<br />

şar şar:⌠2⌡/Şarıl şarıl./ “Çıkıp şar şar aksanız!..” (FB-ID).<br />

→ ak- [2].<br />

⇒ şar şar akmak.<br />

şartınca: Ø--<br />

şartsız şurtsuz: Ø<br />

şaşı:⌠3⌡/2. Gözlerini çarpıtarak./ “Bir eliyle ağzını perdeleyip şaşı bakıyor yine, anlıyorum bir sır<br />

verecek, çaktırmadan ona doğru eğiliyorum…” (LT-OÖY)., “Şiiri uyumlu sözlerden kurulsun diye zorlanan yazarın uyduruk<br />

bir resmini çizip sakal bıyık takarak gözlerini şaşı baktırır.” (F-BS)<br />

→ bak- [2], baktır-.<br />

şaşkınca: Ø<br />

şaşkınlıkla:⌠152⌡/Şaşkın bir biçimde, şaşkın olarak./ “Nermin şaşkınlıkla bakıyordu.” (AA-<br />

YÖT)., “‘Onu tek başınıza mı sorgulayacaksınız?’ diyor Tevfik şaşkınlıkla.” (AÜ-SG)., “‘Gidiyor musunuz?’ diye soruyor<br />

şaşkınlıkla. (AÜ-SG)., “Onu şaşkınlıkla izliyorum.” (AÜ-SG)., “İki yanma bakındı şaşkınlıkla, yutkundu.” (OK-KT).,<br />

“Arabacı Mahmut da şaşkınlıkla duraladı, şapkasıyle beni selâmladı.” (KB-DÇ)., “Nihal bizi şaşkınlıkla seyrediyordu.”<br />

(BB-BBÇ)., “Kedi gözlerini şaşkınlıkla açtı:- Şaka mı ediyorsun?” (AK-MS)., “Haluk'u çok sevdiğini şaşkınlıkla fark etti.”<br />

(AA-YÖT)., “Dağın ilk kara kayalarına ulaştığımızda hepimiz şaşkınlıkla çakıldık kaldık.” (OK-Bİ).<br />

→ bak- (yüzüne vb.) [58], de- [18], sor- [15], izle- [10], dinle- [5], bakın- [3], karşıla- [3],<br />

doğrul- [2], dur- [2], gör- [2], atla-, ayrımsa-, bakış-, durala-, fısılda-, gülümse-, kekele-, oku-,<br />

söylen-, süz- {bakmak}, vurgula-. ║ seyret- [4], gözleri açıl- [2], fark et- [4], ayağa kalk-, ayırt<br />

et-, çevresinde dolan-, etrafı kolaçan et-, gözleri büyü-, gözleri açıl-, gözünü aç-, iç geçir-,<br />

imza at-, teslim ol-. ║ söylenip dur-, dönüp bak-. ║ çakıldık kaldık.<br />

⇒ şaşkınlıkla bakmak, şaşkınlıkla sormak, şaşkınlıkla izlemek.<br />

şaşkın şavalak: Ø<br />

şeklen: Ø<br />

şeran: Ø<br />

415

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!