19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

(EI-KA)., “Kapıyı sıkıca kapattı.” (FB-T)., “Kaşlarını çattı, yumruklarını yağmurluğunun ceplerine sıkıca bastırdı.” (KT-<br />

YS)., “Şaşa gaza biraz sıkıca basarsa...” (NH-YM).<br />

→ tut- [14], sarıl- [11], bağla- [7], kapa- (kapı vb.) [7], kapat- (kapı vb.) [6], kavra- [5],<br />

sar- [5], bastır- [3], ört- [2], örtün- [2], süpürgele- [2], yapış-* [2], yerleştir- [2], bas- (yere),<br />

çivile-, düğümle-, iğnele-, iğnelen-, kapatıl-, kucakla-, kucaklaş-, kurulan-, kuşan-, tembihle-,<br />

topla-, tutturul-, tutun-, uyarıl-, yakala-, yapıştır-. ║ gaza bas-, gözünü yum-, kapıyı çek-.<br />

⇒ sıkıca tukmak, sıkacı sarılmak, sıkacı bağlamak, sıkıca kapamak.<br />

sıkı fıkı:⌠2⌡/2. Çok samimi bir biçimde./ “Bizimki de o hesap, ondört yıldır her sabah Kadıköy'den<br />

yedi onbeş vapuruna bine bine üçümüz de sıkı fıkı dost olduk.” (KK-SE).<br />

→ dost ol-. [2]<br />

⇒ sıkı fıkı (dost) olmak.<br />

sıkı sıkıya:⌠54⌡/1. Çok sıkı olarak, sımsıkı./ “Ragıp Bey Dilara Hanım'a sıkı sıkıya sarılmıştı. -<br />

Hoş bulduk, sizi göresim geldi.” (AA-İGA)., “Rakı kadehini sıkı sıkıya elinde tutuyordu.” (AHT-H)., Çarığının içine küçücük<br />

sümüklüböcekler girmişti, çarığını çıkardı, iyice temizledi, geri giydi, sıkı sıkıya bağladı. (YK-BE)., Şehrin en muhteşem<br />

görüntüsüne açılan pencerenin perdelerini sıkı sıkıya kapatıyor. (OB-HYD). Dört yanı görmüyor, yalpalayarak yürüyordu,<br />

kılıcını sıkı sıkıya göğsüne bastırmış. (YK-BE). ; /2. İyice./ “Namlusuna kâğıt, paçavra ile barutu sıkı sıkıya<br />

doldurdular.” (CK-İSDY)., “Onlara göre, eğer Piaget ve Kohlberg'in savunduğu gibi ahlak yargıları bilişsel yapılara bağlı<br />

evreleri sıkı sıkıya izleseydi, bu yargıları kısa süreli deneysel durumlarda değiştirmek çok güç olurdu.” (BO-GP)., “Ölmeden<br />

önce Günseli'ye sıkı sıkıya tembihler, ne zaman gömüleceğimi sakın kimseye söyleme.” (HC-KKKY)., “Onlara sıkı sıkıya<br />

tembih edeceğim, askerden kaçıp da yirmi yıl asker ocağında sürünmesinler.” (YK-KSİ).<br />

1.⌠42⌡→ sarıl- [9], tut- [9], bağla- [4], kapat- [3], yapış- [3], bürün- (çarşaf), kapa-,<br />

kapatıl-, kavra-, kavuşturul- (kol), kucakla-, ört-, örtün-, sakla-, sar-, sık-, tokalaş-, tutuştur-<br />

{iliştirmek}, yapıştır-*. ║ göğsüne bastır- [2].<br />

2.⌠12⌡→ bağlan- {ele geçirilmek}, doldur-, ittifak et-, izle-, koru-, ovuştur-, sakla-,<br />

tembihle-. ║ tembih et- [2], ittifak et-, sakalını tutamla-.<br />

⇒ sıkı sıkaya sarılmak, sıkı sıkıya tutmak.<br />

sık sık:⌠420⌡/{1. Az aralıklarla., 2. Arası çok geçmeden, az aralıkla, az aralıklarla, sık<br />

olarak, sıkça.}/“"Alaturka veyahut alafranga tuvalette makattan çıkan ilk kazurat parçasının deliğe düşmesiyle sıçrayan<br />

su meselesi" üzerine bile düşünmüştü, tabii ki Eşref Bey'in başına bu berbat durum da sık sık geliyordu. (BB-BBÇ)., “Ancak,<br />

çok beceriksiz bulurdu; bunu da sık sık söylerdi. (ÜD-KŞ)., “Ankara dışında denizli, ormanlı bir yerlerde bir otel bulup<br />

çalışmaya gider sık sık. (EI-NS)., “Annem sık sık ağlıyordu. (AN-ŞÇH)., “Akvaryumla evlerimizdeki televizyonları sık sık<br />

karşılaştırdın. (OP-KK)., “Bu kopukluk temasını sık sık yinelemiştir.” (AO-NSBE)., “Hemşiren Nefise Not: Vicdan, bu ara<br />

bilmem neden, sık sık Berlin yolculuğumuzu hatırlıyorum.” (EA-DÖY)., “Bu kürü eskiden sık sık yapardım.” (HT-ÖTÖ).,<br />

“Cemal Süreya: Nilgün'le sık sık şiir üzerine tartışırdık.” (CS-GC)., “Deniz babasına, bu doktora olan saygısını sık sık<br />

belirtirdi.” (NB-DÜF)., “Ermenidir. sık sık görüşürüz.” (SY-BECO)., “Hemen git madem! sık sık uğrayıp durmayın Koca<br />

Linlingile.” (FB-T)., “Ataç, Remy de Gourmond'dan sık sık söz eder yazılarında.” (CS-ŞDÇ)., “Kemal bize yakından<br />

tanıdığı bu büyük şâir dolayısıyla sık sık bu kahveden bahsetmişti.” (AHT-YG)., “Babam define peşinde sık sık ortalıktan<br />

400

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!