19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

safi:⌠10⌡/3. Yalnız olarak, yalnız, sadece./ “Selami izzet (Sedes) ise, Rüya İçinde Rüya'mn izlenişini<br />

"...nefeslerini kesmişler, safi kulak, safi göz kesilmişler sahneyi dinliyorlar, ….” (CK-YÖ)., “FAZIL: Ne yapayım? Safi sinir<br />

kesilmişim.” (TÖ-TO1)., “Dünyada bir İstanbul vardı ki safi rakı kokardı…” (İB-E).<br />

→ (göz, kulak, sinir vb.) kesil- [6], kok- (rakı), mıhla-. ║ cevap gel-*.<br />

⇒ safi … kesilmek.<br />

sağ esen:⌠7⌡/Sağlıkla, esenlikle./ “Vapurumuz geldi sağ esen!” (KT-Gİ)., “Türbeye sağ esen varsın ve<br />

de sağ esen dönsün...” (KT-Gİ)., “DIONlSOS: Sağ esen kavuşturdun bana Silenos'umu. (GD-TO1)., “Alay bu raya sağ<br />

esen yetişirse, Bursa'da, Yusuf İzzet Paşa baş ta olmak üzere millîci olmayan kalmaz.” (KT-YS).<br />

→ gel- [3], dön-, kovuştur-, var-, yetiş-.<br />

sağlamca:⌠3⌡/2. Sağlam olarak./ “Önce verdiği iki lirayı sağlamca koydu cebine.” (RI-KG).,<br />

“Toprağa sağlamca yapışmış, inat, kopmaz.” (YK-OD)., “Ne ki, ayağını sağlamca basamıyor toprağa.” (NM-TÖ2).<br />

→ koy- (-e), yapış- (-e). ║ ayak bas-.<br />

sağlıcakla:⌠9⌡/Sağlıkla, esenlikle, rahatlık içinde./ “Ali emmi: -Var sağlıcakla, gel sağlıcakla.”<br />

(TB-KA)., “Siz de çok iyisiniz, yurdumuzdan uzakta bize can verdiniz, babamı, hepimizi dirilttiniz, sağlıcakla gidin,<br />

sağlıcakla gelin.” (YK-KSİ).<br />

→ gel- [2], git- [2], dön-, giy-, harca-, var-, yat-.<br />

→ sağlıcakla kalmak.<br />

sağlı sollu:⌠14⌡/2. Sağda ve solda olarak, hem sağına hem soluna./ “Bir iki kapı daha açıldı<br />

sağlı sollu.” (RI-KG)., “Gordios öldükten sonra bile ayrılmadı emekli kağnısından bir çift öküzünün de güzel boynuzlu<br />

başları asıldı sağlı sollu gömülüne seçmiş anılsın diye.” (GD-TO1)., “Cepleri sırma işlemeli mavi şalvar giyiyordu. sağlı<br />

sollu bütün bedeni fişeklerle donatılmıştı.” (YK-İM1)., “Odalar, dar bir sofa üzerinde, sağlı sollu sıralanmıştır.” (SB-BŞM).,<br />

“Şimdi artık ben de her akşam sağlı sollu yerimi değiştiriyordum.” (SFA-HBSK).<br />

→ açıl- (kapı), asıl-, atıl- {hamle yapmak}, ayır-, donatıl-, düş-, saplan-, seviş-,<br />

sıralan-, tut- {yol kesmek}, yat-. ║ yer değiştir-, şamar patlat-, kuytuya sin-.<br />

sağ salim:⌠44⌡/Hiçbir zarar görmeden./ “Eğer sağ salim dönerse, kapıyı vurmadan girecekti içeri.”<br />

(RI-KG)., “Anlıyorum ki o benim için şimdi yakalandığımdan daha korkunç bir hastalıktı ve ben sağ salim çıktım bu ateşin<br />

içinden.” (İA-İKG)., “Sağ salim gelmeli, Peyami.” (HEA-AG)., “Korinthos'a kadar sağ salim götürmüş.” (AK-MY)., “Ben<br />

de senin söylediklerini kafama kaydedeyim, Allah'ın izniyle elinden sağ salim kurtulursam gider, sözlerini bizimkilere<br />

anlatırım.” (CD-Oİ)., “Sağ salim onu teslim edecekmişiz.” (GY-KO)., “Bahara sağ salim elimize geçerse ne âlâ.” (AS-YA).<br />

→ dön- [10], çık- (-i, -e, -den) [7], gel- [4], götür- [3], kurtul- [2], atlat-, bitir- (okulu),<br />

çıkart- {kurtarmak}, geç- (köprü), getir-, gönder-, ilet- {ulaştırmak}, sal- {uğurlamak},<br />

ulaştır-, var-. ║ teslim et- [5], ele geç-, teslim edil-*. ║ çıkıp gel-.<br />

⇒ sağ salim dönmek.<br />

sağ selamet: Ø<br />

388

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!