19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

parasız pulsuz: Ø<br />

parça başına:⌠1⌡/Her parça için./ “Hayır biz memur konumu içinde düşünülemezdik: Bir kere parça<br />

başına ücret alıyorduk.” (OA-KB).<br />

→ ücret al-.<br />

parça bölük: Ø<br />

parça parça:⌠83⌡/1. Parçalanmış bir durumda, lime lime./ “Çavuş: Beş kurşunun beşini de<br />

kafasına boşaltırım. Parça parça ederim.” (YK-İM1)., “Saat parça parça oldu.” (MB-AK)., “Yüreği parça parça oldu.”<br />

(YK-İM1)., “Parça parça dökülüyordu duvarlarda sıvalar.” (AKB-BŞ)., “…..suya düşmüş ince bir kâğıd gibi o duman<br />

tabakasının üzerinden perişan bir dalga geçiyor, gûya netisicesi çözülüyor, parça parça dağılıyor,…..” (HZU-MvS).,<br />

“Yüzyıllar geçti, parça parça bölündük, küçüldük, kara çadırlar soldu.” (YK-BE)., “(Kâğıtları parça parça yırtar, bir<br />

kibritle yakar, oturur)” (GY-KO). ; /2. Azar azar, bölüm bölüm./ “Bizim gibi kaleminden başka geçim vasıtası<br />

olmayan yazarların kaderidir; büyük mevzularımızı hep parça parça harcarız.” (BA-YYY)., “Orada çıkılan yolu parça parça<br />

görüyorduk; burada inerken bütün yolu görüyoruz.” (GY-GH)., “Parça parça yeniden yaşıyordu.” (HAG-AS)., “Şiirlerini<br />

parça parça yazar, sonra, bunları istediği gibi bir araya geritir….” (SB-BŞM).<br />

1.⌠56⌡→ ol- [22], ol- (kalp, vb.) [9], dökül- [4], dağıl- [2], dağıt- [2], doğra- [2], sark-<br />

[2], ak-, anlaşıl-, böl-, bölün-, çevril-, çıkar-, çiziştir-, çözül-, dinle-, eyle-, kop-, yapış-, yazıl-,<br />

yırt-, yırtıl-. ║ geri al-, (yağmur vb.) yağ-.<br />

2.⌠27⌡→ gör- [3], harca- [2], oku- [2], yaşa- [2], yaz- [2], ağar-, birik-, dağıl-, dinle-,<br />

düşün-, eri-, gel-, git-, götür-, ıslan-, öl-, sök-, sür-, yakıl-. ║ ifşa et-, izahat alın-.<br />

→ parça parça etmek.<br />

⇒ parça parça olmak.<br />

pare pare:⌠8⌡/Parça parça./ “Ağaçların arasından pare pare dökülüyordu.” (YK-İM1)., “Onun üzerine<br />

Mithat Paşa Sadrazama, ‘Paşa, eğer aramızdan ayrılıp da davamıza ihanet edecek olursan bu millet seni Beyazıt<br />

meydanında pare pare eder,’ demiş.” (HT-M)., “Cerenle Fethullah yırtıcı kaplanlar gibi, ellerindeki sopalarla köylülerin sel<br />

gibi akan kalabalığını pare pare eylediler.” (YK-BE)., “Bulut gelir pare pare Dördü aktır, dördü kare Sen açtın kalbime yare<br />

Yağma yağmur, esme deli rüzgar Yarim yoldadır!” (AHT-H).<br />

→ dökül- [2], et- [2], eyle- [2], edil-, gel-.<br />

⇒ pare pare etmek (eylemek).<br />

parıl parıl:⌠14⌡/Parıldayarak, ışık saçarak./ “Donuk siyah gözleri parıl parıl yanıyor, biraz çatık<br />

ağzı çok çirkin bir takallüs içinde haykırıyordu.” (HEA-VK)., “Akşamüstü -şimdi kasaba elektrik içinde yüzüyordu- asfalt<br />

parıl parıl parladı.” (SFA-HBSK)., “Ağzı hayretten açılmış ve gözleri meraktan parıl parıl parıldıyor.” (YKK-Y)., “Halıya<br />

güneş vurmuş gibi. (Dikkatle bakar.) Parıl parıl yatıyor...” (AMD-O).<br />

→ yan-* [4], parla- [3], bak-, et-, gör-, ol-, parılda-, yat-, yürü-.<br />

⇒ parıl parıl parlamak (veya yanmak).<br />

370

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!