19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

öğle vakti:⌠6⌡/Günün öğle saatlerinde, öğleyin, öğlende./ “Sokakta hemen hiç dolaşmaz,<br />

yalnız zaman zaman mektebin bahçe duvarından içeri atlar, çocuklarla oynar, öğle vakti onların artıklarını yerdi.” (GY-<br />

H1)., “9 Ekim'de öğle vakti trenle hareket ettim.” (UM-KKA)., “Öğle vakti keyifli bir yemek yiyebilirsiniz.” (TU-G).<br />

→ ye-, otur-. ║ hareket et-, kalabalık ol-, karnı acık-, yemek ye-.<br />

öğleyin:⌠54⌡/Öğle vakti./ “Yanbaşta Sultanca'nın tarlası var. Öğleyin ekmeği birlikte yiyorlar.” (FB-<br />

ID)., “Sevgilim, Bu sabah mektuplar, tâ öğleyin geldi, Mme.” (GD-ADM)., “Babam öğleyin uğradı mı?” (TÖ-TO1).,<br />

“Bugün öğleyin burada olun.” (YK-KSİ)., “Salı sabahları birlikte kahvaltı yapıyorduk, evden öğleyin çıkıyordu.” (BB-<br />

BBÇ)., “Karanlık çökerken Hikmet Bey, acıktığını fark etti, öğleyin yemek yememişti.” (AA-İGA)., “Ne var ki çoğu zaman<br />

Kalkan'dan ancak öğleyin yola çıkılabilir.” (AK-MY).<br />

→ ye-* [9], gel-* [8], dön- [3], birleş- [2], git- [2], uğra- [2], var- [2], …da ol- [2], atıştır-,<br />

buluş-, çağır-, çağırt-, çalış-, çık- (-den), de-, getir-, gir-, gönder-, götür-, havalandır-, savuş-,<br />

terle-. ║ yemek ye-* [2], -e kendini dar at-, güneş banyosu yap-, işgal et-, karşısına dikil-,<br />

nöbet değiştir-, vakit bul-*, yağmur ye-, yatıp uyu-, yola çık-, yürüyüşe geç-.<br />

ölçüsüz:⌠2⌡/2. Nereye varacağı düşünülmeksizin, yerli yersiz./ “Siz sultanımın arzusuna yol<br />

açmak ölçüsüz sevindirdi, mutlu kıldı beni.” (TO-Dİ)., “Ölçüsüz güveniyordum kendime.” (İA-ÖEK).<br />

→ sevin-. ║ kendine güven-.<br />

öldüresiye:⌠9⌡/Öldürürcesine./ “Yukarı çıkıp beni öldüresiye dövdü.” (FA-SUYK)., “Sevdiğimizi<br />

öldüresiye severiz biz... Yurdumuzu da öldüresiye seviyoruz.” (İS-DÖV)., “Boğazını sıkıp öldüresiye kıskanıyorum.” (YKK-<br />

Y).<br />

“Yerde bir köylü yuvarlanmakta ve jandarma kumandanı da onu öldüresiye tekmelemektedir.” (FO-KSA).<br />

→ döv- [2], sev- [2], dövül-, kırbaçla-, kıskan-, tekmele-, tepikle-.<br />

⇒ öldüresiye dövmek.<br />

ölesiye:⌠44⌡/Ölecek kadar./ “'Ferhat ile Şirin birbirlerini ölesiye sevdiler’ gibi, ya da Öbürü, 'Ahmet<br />

kurşun kalemle yazdı' gibi.” (AB-SD)., “Hiç ara vermeden, çılgınca, ölesiye içerler.” (MU-BDA)., “Faruk orda ölesiye<br />

döğüşüyor da, burda bazı insanlar niçin bu kadar yılgınlık gösteriyor?” (KT-YS)., “Eğer öyle olsaydı yitirmekten ölesiye<br />

korkar, seni kör bir tutkuyla sahiplenirdim.” (CE-KBG)., “Duvarlar yükseliyordu ama, akşama doğru hepimiz ölesiye<br />

yorulmuştuk.” (AB-BBYŞ)., “İnsanlarla sevişmenin acısını çekmektense Küçük derenin yatağında ışıldayan taşlarla ölesiye<br />

sevişir.” (MU-BDA)., “Tepkini, yüzünün halini ölesiye merak ederim...” (CE-KBG)., “Öyle bir iş yapacağız, ölesiye<br />

aklından çıkmayacak.” (FB-ID)., “Annesi (Constanze'nin) hiddet içinde ye zavallı kızcağız ölesiye ıstırap çekiyor; ben de.”<br />

(NN-DM).<br />

→ sev-* [9], iç-* [3], döğüş- [2], kork- [2], savaş- [2], yorul- [2], ağla-, boğazlaş-, çalış-,<br />

diren-, döv-, iste-, kıskan-, özle-, sevil-, seviş-, sıkıl-, şişmanla-, titre-. ║ merak et- [2], aç kal-,<br />

akıldan çık-*, ciddiye al-, dua et-, ıstırap çek-, kendinden soğu-, kendine acı-, kendini kaptır-,<br />

mahzun ol-.<br />

⇒ ölesiye sevmek<br />

359

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!