Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
yapılmıştı.” (YKK-A)., “Bodrum'un vurgun yemiş ünlü süngercilerinden Gâvur Ali'yle ortaklaşa çalışıyorlar.” (AK-MY)., “Espriler âdeta ortaklaşa üretiliyor.” (HT-ÖTÖ)., “İstanbul ortaklaşa işgal edilir.” (TÖ-ŞÇT). → kullan- [2], kur- [2], yap- [2], yapıl- [2], bölüş-, çalış-, karşıla-, kirala-, koyul-, oluştur-, öde-, paylaş-, tat-, üretil-. ║ bulaşık yıka-, işgal edil-. ortalama: Ø ortalamasına: Ø ortalıkta: X o saat:⌠10⌡/Hemen, o anda./ “Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm, Yalnız işitme duyusu kalır ortada.” (CS-SS)., “İçlerinden ikisi bayıldı o saat.” (GY-H2)., “K.HASAN Bunlardan birine kötü gözle bakarsan, töreyi bozmak hakkımdır, o saat vururum seni.” (TÖ-TO1)., “O saat, fırlatıverdi kendi delisini ortaya.” (KK-SE)., “Ne denirse onu yaparlar, hele bir yapmasınlar, o saat kapı dışarı edilirler!..” (KK-SE)., “Eşrefgillerden o, köye gelir gelmez Dargın yıldızlarımız barıştı o saat;…” (VŞA). → alçal-, bayıl-, vur- {silahla}. ║ canı yan-, duruver-, fırlatıver-, gözlerini kapa- {ölmek}, kapı dışarı edil-, pabucu dama atıl-, yıldızı barış- o saatte:⌠2⌡/O saat./ “Sulu, kırmızı bir kan akmaya başladı. O saatte aklıma bir şey geldi: Ant içmek...” (GY-H1)., “Güler daha o saatte yorgunluk duyuyor.” (İA-ÖEK). → akla gel-, yorgunluk duy-. o sırada: Ø-- Osmanlıca: Ø otomatik:⌠2⌡/3. Kendiliğinden./ “Sen ne diyon gardaşım, tatilin sonu neye geldi, cumaya, sona ne var, cumartesi, ee otomatik tatil olur... - Otumatik? - He otomatik...” (Mİ-DHB)., “Bütün bu çorbacı ağaların gözü, kethüdayeri ağa olmaktaydı; o unvanı kazanan ağa ‘katar ağaları’ sırasına girmiş olurdu; ocakta, her üst makam boşaldıkça otomatik terfi ederdi; azamet ve gururlan bir kat daha artar, ‘bıyıklarını balta kesmez’ iken ‘Küçük dağlan ben yarattım’ derlerdi.” (REK-Y). → tatil ol-, terfi et-. otomatikman:⌠2⌡/Otomatik olarak./ “Gerçi otomatikman diğeri de doğru oluyo ama...” (AA-AD)., “Otomatikman bi program yüklediler heralde karşıdan.” (AA-AD). → ol-. ║ program yükle-. o yolda:⌠4⌡/Öyle, o gidiş ve düzenle, {belirli bir amaç güderek.}/ “Irak o yolda çalışıyor, Suriye o yolda çalışıyor.” (ZA-MAAİ)., “Ahmed Cemil bu seksen kişiyi iki yüz kişi gibi görürdü, hatta babasına da o yolda tarif ederdi…” (HZU-MvS)., “Fransa'nın o kadar çabuk yıkılacağını tahmin etmemiş, o yolda iddia yürütmüştüm.” (GY-R). → çalış- [2], iddia yürüt-, tarif et-. oylum oylum:⌠3⌡/Oymalı, girintili çıkıntılı bir biçimde, {bu biçimde olarak}./ “Bir ateş düştü, içini oylum oylum yakıyor.” (FB-ID)., “Dumanlar tüterdi oylum oylum.” (YK-İM1). 356
→ tüt- (duman) [2].║ içini yak-. ⇒ oylum oylum duman tütmek oynakça: Ø ozanca:⌠1⌡/2. Ozana yakışır biçimde./ “Cansever’in işi gücü pek de ozanca aktarılmamış günümüze.” (EC-GDA). → aktarıl-*. 357
- Page 339 and 340: kestirmece: Ø kestirmeden:⌠20⌡
- Page 341 and 342: kırım kırım:⌠2⌡/Kırıtarak
- Page 343 and 344: → de- [2], gül-, parla-. kısın
- Page 345 and 346: → eleştir- [3], vuruş- [3], ba
- Page 347 and 348: → anlaşıl-* [9], atlat-* [5], g
- Page 349 and 350: *, kork-*, koy-*, kurtar-*, oku-*,
- Page 351 and 352: koşar adım:⌠21⌡/2. Hızlı ad
- Page 353 and 354: 1.⌠9⌡→ uyu- [2], boğuş-, ge
- Page 355 and 356: kürek kürek:⌠1⌡/Kürekler dol
- Page 357 and 358: → git-. lappadak: Ø larghetto:
- Page 359 and 360: maada: Ø M maaile:⌠3⌡/Ailece,
- Page 361 and 362: gel-, arkaya kal-, ayağa kalk-*, g
- Page 363 and 364: ve yerli Rumların zenginleriyle g
- Page 365 and 366: mesutça: Ø meşruten: Ø metazori
- Page 367 and 368: aşka bir biçimde dile getirmiş o
- Page 369 and 370: muttasıl dönüyor… uyuyamıyord
- Page 371 and 372: müştereken:⌠9⌡/Ortaklaşa, bi
- Page 373 and 374: N naçizane:⌠2⌡/1. Önemsiz bir
- Page 375 and 376: adayı?” (YK-KSİ)., “Nasıl ku
- Page 377 and 378: → söyle- [2], konuş-, ol-. ║
- Page 379 and 380: → ol-* [4], bak-, dokun-, mahzunl
- Page 381 and 382: soluksuz kal-, soyu tüken-, sökü
- Page 383 and 384: astla-, sez-, sol-, sus-, tamamlan-
- Page 385 and 386: O oburca:⌠4⌡/1. Doymak bilmez b
- Page 387 and 388: oldum bittim:⌠20⌡/Oldum olası.
- Page 389: on parasız:⌠8⌡/2. Parası olma
- Page 393 and 394: öğle vakti:⌠6⌡/Günün öğle
- Page 395 and 396: yavaşladı, sonra durdu…” (Aİ
- Page 397 and 398: ötede beride: Ø öteden beri:⌠6
- Page 399 and 400: kabul ettiler.” (FA-SUYK)., “D
- Page 401 and 402: gir-, hayal meyal hatırla-, hayran
- Page 403 and 404: P palas pandıras:⌠8⌡/1. Gereğ
- Page 405 and 406: parmak parmak:⌠1⌡/2. Parmaklaya
- Page 407 and 408: 3. ⌠298⌡→ sev-* [31], bil-* [
- Page 409 and 410: → git- [2], açıl- (kapı), dü
- Page 411 and 412: pisi pisine:⌠5⌡/Boş yere, boş
- Page 413 and 414: seç-, seçil-, seril-*, sırıt-,
- Page 415 and 416: evlen-*, görül- {anlaşılmak}, g
- Page 417 and 418: (tekerlek), döv-, duy-, düşünü
- Page 419 and 420: kalkacak sabahları bütün çocukl
- Page 421 and 422: sabırsızlıkla:⌠79⌡/Büyük b
- Page 423 and 424: sahi:⌠19⌡/Gerçekten, gerçek o
- Page 425 and 426: samimi:⌠16⌡ /3. İçli dışlı
- Page 427 and 428: saygısızca:⌠2⌡/2. Saygısız
- Page 429 and 430: sere serpe:⌠21⌡/Serbest, rahat
- Page 431 and 432: (içki vb.) [2], aç- (göz), aç-
- Page 433 and 434: lafları o kadar sık duydum ki, be
- Page 435 and 436: kaybolur, giderdi.” (AN-MB)., “
- Page 437 and 438: peykesi üstüne serdiği ve kar gi
- Page 439 and 440: → davran [12], bak- [3], karşıl
yapılmıştı.” (YKK-A)., “Bodrum'un vurgun yemiş ünlü süngercilerinden Gâvur Ali'yle ortaklaşa çalışıyorlar.” (AK-MY).,<br />
“Espriler âdeta ortaklaşa üretiliyor.” (HT-ÖTÖ)., “İstanbul ortaklaşa işgal edilir.” (TÖ-ŞÇT).<br />
→ kullan- [2], kur- [2], yap- [2], yapıl- [2], bölüş-, çalış-, karşıla-, kirala-, koyul-,<br />
oluştur-, öde-, paylaş-, tat-, üretil-. ║ bulaşık yıka-, işgal edil-.<br />
ortalama: Ø<br />
ortalamasına: Ø<br />
ortalıkta: X<br />
o saat:⌠10⌡/Hemen, o anda./ “Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm, Yalnız işitme duyusu kalır ortada.”<br />
(CS-SS)., “İçlerinden ikisi bayıldı o saat.” (GY-H2)., “K.HASAN Bunlardan birine kötü gözle bakarsan, töreyi bozmak<br />
hakkımdır, o saat vururum seni.” (TÖ-TO1)., “O saat, fırlatıverdi kendi delisini ortaya.” (KK-SE)., “Ne denirse onu<br />
yaparlar, hele bir yapmasınlar, o saat kapı dışarı edilirler!..” (KK-SE)., “Eşrefgillerden o, köye gelir gelmez Dargın<br />
yıldızlarımız barıştı o saat;…” (VŞA).<br />
→ alçal-, bayıl-, vur- {silahla}. ║ canı yan-, duruver-, fırlatıver-, gözlerini kapa-<br />
{ölmek}, kapı dışarı edil-, pabucu dama atıl-, yıldızı barış-<br />
o saatte:⌠2⌡/O saat./ “Sulu, kırmızı bir kan akmaya başladı. O saatte aklıma bir şey geldi: Ant içmek...”<br />
(GY-H1)., “Güler daha o saatte yorgunluk duyuyor.” (İA-ÖEK).<br />
→ akla gel-, yorgunluk duy-.<br />
o sırada: Ø--<br />
Osmanlıca: Ø<br />
otomatik:⌠2⌡/3. Kendiliğinden./ “Sen ne diyon gardaşım, tatilin sonu neye geldi, cumaya, sona ne var,<br />
cumartesi, ee otomatik tatil olur... - Otumatik? - He otomatik...” (Mİ-DHB)., “Bütün bu çorbacı ağaların gözü, kethüdayeri<br />
ağa olmaktaydı; o unvanı kazanan ağa ‘katar ağaları’ sırasına girmiş olurdu; ocakta, her üst makam boşaldıkça otomatik<br />
terfi ederdi; azamet ve gururlan bir kat daha artar, ‘bıyıklarını balta kesmez’ iken ‘Küçük dağlan ben yarattım’ derlerdi.”<br />
(REK-Y).<br />
→ tatil ol-, terfi et-.<br />
otomatikman:⌠2⌡/Otomatik olarak./ “Gerçi otomatikman diğeri de doğru oluyo ama...” (AA-AD).,<br />
“Otomatikman bi program yüklediler heralde karşıdan.” (AA-AD).<br />
→ ol-. ║ program yükle-.<br />
o yolda:⌠4⌡/Öyle, o gidiş ve düzenle, {belirli bir amaç güderek.}/ “Irak o yolda çalışıyor,<br />
Suriye o yolda çalışıyor.” (ZA-MAAİ)., “Ahmed Cemil bu seksen kişiyi iki yüz kişi gibi görürdü, hatta babasına da o yolda<br />
tarif ederdi…” (HZU-MvS)., “Fransa'nın o kadar çabuk yıkılacağını tahmin etmemiş, o yolda iddia yürütmüştüm.” (GY-R).<br />
→ çalış- [2], iddia yürüt-, tarif et-.<br />
oylum oylum:⌠3⌡/Oymalı, girintili çıkıntılı bir biçimde, {bu biçimde olarak}./ “Bir<br />
ateş düştü, içini oylum oylum yakıyor.” (FB-ID)., “Dumanlar tüterdi oylum oylum.” (YK-İM1).<br />
356