Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

→ ak- (su, kan vb.) [6], boşal-, boşan- (kan), çek- {cezp etmek}, doldur-, dökül- (kan), saldır-, sız- (su), taş- (öfke), terle-. ⇒ oluk oluk akmak. olur olmaz: Ø-- omuz omuza:⌠26⌡/1. Çok sıkışık bir durumda, yan yana./ “Şimdi, ikisi de omuz omuza oturuyorlar.” (YKK-Y)., “Koridorda büyüklerden kaçan iki çocuk gibi omuz omuza duruyorlar, salona bakıyorlardı.” (HEA-T)., “Yan yana omuz omuza bitişe bitişe Suyun yüzüne yükselirler.” (CS-SS)., “Saflar omuz omuza kurulmuştu.” (TB-KA). ; /2. mec. Dayanışma içinde, birlikte./ “Piyano taşırlar omuz omuza…” (BRE-DKD)., “Bir saat da omuz omuza vuruyorlar.” (FB-ID)., “Devrin kalburüstü efelerinin hepsini tanırım, çoğu ile yan yana, omuz omuza harp ettim, hiçbiri sinirlerine Yörük Ali derecesinde hâkim değildi.” (GY-H2). 1.⌠20⌡→ otur- [2], dur-, gel-, getir-, git-, güt-, sıralan-, sürdür- (yürüyüş), tut-, yığıl-, yüksel-. ║ saf kurul-. 2.⌠6⌡→ fırla-, taşı-, ver-, vur-, yaşa-. ║ harp et-. ona: X onca:⌠13⌡/2. Ona göre, onun düşüncesince./ “Ø”. ; //Oldukça çok.// “Uygarlıkta, sevgide ben yavaşa karşıyım. Onca bağırıyorum, bağırıyorum onca; Uyuşuk bakışlara ve savaşa karşıyım.” (ÖA-ÇY)., “Yani Kilyos açıklarında ıssız bir adam Peki nasıl yapıyorlar da onca çoğalıyorlar Bütün tavşanlar homoseksüeldir sülalesinden.” (CS- SS)., “… göz kapaklarım aralayıp umutla baktı ve kollarından tutup onca silkeledi, ama çocuk uyanmadı.” (HAT-KHK)., “Babasından şu yaşında onca dayak yedi de bir ağlamadı.” (DC-Yİİ)., “Geçerken onca dua okudum da, «Bana mısın?» demedi, az kaldı ki, taşıyıcılardan ikisini toparlaya...” (KT-Gİ)., “Bunca yıl onca lâf ettik, uçtu gitti.” (ES-SUYK). 2. ⌠-⌡→ Ø //…// ⌠13⌡→ bağır- [2], çoğal-, sıvazla-, silkele-, uğraş-. ║ dayak ye-, dua oku-, harcama yap-, karşı koy-, laf et-, yol gel-, yol yürü-. onculayın: Ø onda: X ondan: X onlara: X onlarca:⌠2⌡/2. Onlara göre./ “Bu yeni hayatın icapları onlarca da anlaşılır, açık ve basit şeyler haline girer.” (YKK-A)., “İlerde oynayacaklar çıkarsa, bu sorunlar, günün koşullarına göre onlarca tartışılmalıdır diye düşündüm.” (VT-BÖKDYO). → anlaşıl-, tartışıl-. onlarda: X onlardan: X 354

on parasız:⌠8⌡/2. Parası olmaksızın./ “Ankara'ya on parasız gelmişti. (FRA-Ç)., “….. on parasız yaşasın bakalım...” (PC-K)., “TEKİN: Öyleyse öbür ihtiyar sana iğneyi atsın da gör! On parasız, sürün, dur!” (NFK-ST)., “On parasız işe girmiş, akla, hayâle gelmedik dalavereler çevirerek, gizli siyah çetelerle, âli haydutlarla ortak olarak birkaç hafta içinde milyonlar kazanmıştı.” (AO-ZS)., “Bunun için bunların herhangi bir talebini reddetmek akla gelmez ve 1516 yaşındaki temiz, güzel kızcağızlar bu saçı kırarmaya başlamış, manen ve maddeten çürümüş, on parasız sefihlerin kucağına atılırdı.” (SA-KY)., → bırak-, gel-, git-, sokul- {sığınmak}, sürün-, yaşa-. ║ işe gir-, kucağa atıl-, otomobile bin-. onsuz:⌠51⌡/O olmaksızın./ “Oysa, «o bensiz yapamaz!» sözü aslında, «ben onsuz yapamam!» gerçeğinin saptırılmasından başka bir şey değildir.” (EG-İO)., “Birden gözleri çenesiyle birlikte yukarıya bakıyor. Onsuz olmaz ki, diyecek gibi.” (GY-H2)., “Bunca yıl aşksız ve onsuz yaşadım.” (PK-BCR)., “Yalan kötü bir şey midir? Onsuz edemez miyiz?” (VG-GHO)., “Bu dördüncü soruşu, sanki onsuz duramıyor!” (Aİ-YK)., “Döndüğünde: ‘Tan'ı bulamadık. Onsuz yola çıkacağız,’ dedi.” (GD-AK). → yap-* [11], ol-* [8], yaşa-* [8], et-* [5], gel- [2], anlatıl-*, dur-*, düşünül-*, olun-*, oynan-* (satranç), öl-, tat-, yapıl-, yaşan*-, yaşanıl-*, yürü- (gemi), yürü- (işler). ║ balık avla- , yola çık-, yolculuk et-, zaptet-*. ⇒ onsuz yapamamak, onsuz olamamak, onsuz yaşayamamak, onsuz edememek. oracıkta: X orada: X oradan: X oradan buradan: X oral: Ø oranca: Ø oranla: Ø-- oraya: X orsa boca:⌠1⌡/2. mec. Bata çıka, iyi kötü./ “Şimdi en önde sırtındaki kadınla bizim arkadaş, onun arkasında sportmen genç, en arkada da şoförle ben, ne olursa olsun deyip orsa boca, bata çıka, düşe kalka yürüyorduk.” (OCK-KE). → yürü-. ortada:X ortaklaşa:⌠21⌡/Ortak olarak, el birliğiyle, müştereken, kolektif./ “Çeliğe gelince ortaklaşa kullanılır.” (GY-D)., “Nitekim, o yıllarda, bize karşı öteki gazeteler ortaklaşa GAMEDA'yı kurdular.” (DC-BSKY)., “O ara, ortaklaşa Yelken Yayınları yapalım, dedi.” (FA-SUYK)., “Zaten eserin teknik kısmı, rollerin bölümü, sahnelerin uzunluğu kısalığı, vakanın bağlanıp çözülüşü bu sanatkârlardan iki başlıca rolü oynayacak aktör ve aktrisle birlikte ortaklaşa 355

on parasız:⌠8⌡/2. Parası olmaksızın./ “Ankara'ya on parasız gelmişti. (FRA-Ç)., “….. on parasız<br />

yaşasın bakalım...” (PC-K)., “TEKİN: Öyleyse öbür ihtiyar sana iğneyi atsın da gör! On parasız, sürün, dur!” (NFK-ST).,<br />

“On parasız işe girmiş, akla, hayâle gelmedik dalavereler çevirerek, gizli siyah çetelerle, âli haydutlarla ortak olarak birkaç<br />

hafta içinde milyonlar kazanmıştı.” (AO-ZS)., “Bunun için bunların herhangi bir talebini reddetmek akla gelmez ve 1516<br />

yaşındaki temiz, güzel kızcağızlar bu saçı kırarmaya başlamış, manen ve maddeten çürümüş, on parasız sefihlerin kucağına<br />

atılırdı.” (SA-KY).,<br />

→ bırak-, gel-, git-, sokul- {sığınmak}, sürün-, yaşa-. ║ işe gir-, kucağa atıl-,<br />

otomobile bin-.<br />

onsuz:⌠51⌡/O olmaksızın./ “Oysa, «o bensiz yapamaz!» sözü aslında, «ben onsuz yapamam!»<br />

gerçeğinin saptırılmasından başka bir şey değildir.” (EG-İO)., “Birden gözleri çenesiyle birlikte yukarıya bakıyor. Onsuz<br />

olmaz ki, diyecek gibi.” (GY-H2)., “Bunca yıl aşksız ve onsuz yaşadım.” (PK-BCR)., “Yalan kötü bir şey midir? Onsuz<br />

edemez miyiz?” (VG-GHO)., “Bu dördüncü soruşu, sanki onsuz duramıyor!” (Aİ-YK)., “Döndüğünde: ‘Tan'ı bulamadık.<br />

Onsuz yola çıkacağız,’ dedi.” (GD-AK).<br />

→ yap-* [11], ol-* [8], yaşa-* [8], et-* [5], gel- [2], anlatıl-*, dur-*, düşünül-*, olun-*,<br />

oynan-* (satranç), öl-, tat-, yapıl-, yaşan*-, yaşanıl-*, yürü- (gemi), yürü- (işler). ║ balık avla-<br />

, yola çık-, yolculuk et-, zaptet-*.<br />

⇒ onsuz yapamamak, onsuz olamamak, onsuz yaşayamamak, onsuz edememek.<br />

oracıkta: X<br />

orada: X<br />

oradan: X<br />

oradan buradan: X<br />

oral: Ø<br />

oranca: Ø<br />

oranla: Ø--<br />

oraya: X<br />

orsa boca:⌠1⌡/2. mec. Bata çıka, iyi kötü./ “Şimdi en önde sırtındaki kadınla bizim arkadaş, onun<br />

arkasında sportmen genç, en arkada da şoförle ben, ne olursa olsun deyip orsa boca, bata çıka, düşe kalka yürüyorduk.”<br />

(OCK-KE).<br />

→ yürü-.<br />

ortada:X<br />

ortaklaşa:⌠21⌡/Ortak olarak, el birliğiyle, müştereken, kolektif./ “Çeliğe gelince ortaklaşa<br />

kullanılır.” (GY-D)., “Nitekim, o yıllarda, bize karşı öteki gazeteler ortaklaşa GAMEDA'yı kurdular.” (DC-BSKY)., “O ara,<br />

ortaklaşa Yelken Yayınları yapalım, dedi.” (FA-SUYK)., “Zaten eserin teknik kısmı, rollerin bölümü, sahnelerin uzunluğu<br />

kısalığı, vakanın bağlanıp çözülüşü bu sanatkârlardan iki başlıca rolü oynayacak aktör ve aktrisle birlikte ortaklaşa<br />

355

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!