Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
→ ak- (su, kan vb.) [6], boşal-, boşan- (kan), çek- {cezp etmek}, doldur-, dökül- (kan), saldır-, sız- (su), taş- (öfke), terle-. ⇒ oluk oluk akmak. olur olmaz: Ø-- omuz omuza:⌠26⌡/1. Çok sıkışık bir durumda, yan yana./ “Şimdi, ikisi de omuz omuza oturuyorlar.” (YKK-Y)., “Koridorda büyüklerden kaçan iki çocuk gibi omuz omuza duruyorlar, salona bakıyorlardı.” (HEA-T)., “Yan yana omuz omuza bitişe bitişe Suyun yüzüne yükselirler.” (CS-SS)., “Saflar omuz omuza kurulmuştu.” (TB-KA). ; /2. mec. Dayanışma içinde, birlikte./ “Piyano taşırlar omuz omuza…” (BRE-DKD)., “Bir saat da omuz omuza vuruyorlar.” (FB-ID)., “Devrin kalburüstü efelerinin hepsini tanırım, çoğu ile yan yana, omuz omuza harp ettim, hiçbiri sinirlerine Yörük Ali derecesinde hâkim değildi.” (GY-H2). 1.⌠20⌡→ otur- [2], dur-, gel-, getir-, git-, güt-, sıralan-, sürdür- (yürüyüş), tut-, yığıl-, yüksel-. ║ saf kurul-. 2.⌠6⌡→ fırla-, taşı-, ver-, vur-, yaşa-. ║ harp et-. ona: X onca:⌠13⌡/2. Ona göre, onun düşüncesince./ “Ø”. ; //Oldukça çok.// “Uygarlıkta, sevgide ben yavaşa karşıyım. Onca bağırıyorum, bağırıyorum onca; Uyuşuk bakışlara ve savaşa karşıyım.” (ÖA-ÇY)., “Yani Kilyos açıklarında ıssız bir adam Peki nasıl yapıyorlar da onca çoğalıyorlar Bütün tavşanlar homoseksüeldir sülalesinden.” (CS- SS)., “… göz kapaklarım aralayıp umutla baktı ve kollarından tutup onca silkeledi, ama çocuk uyanmadı.” (HAT-KHK)., “Babasından şu yaşında onca dayak yedi de bir ağlamadı.” (DC-Yİİ)., “Geçerken onca dua okudum da, «Bana mısın?» demedi, az kaldı ki, taşıyıcılardan ikisini toparlaya...” (KT-Gİ)., “Bunca yıl onca lâf ettik, uçtu gitti.” (ES-SUYK). 2. ⌠-⌡→ Ø //…// ⌠13⌡→ bağır- [2], çoğal-, sıvazla-, silkele-, uğraş-. ║ dayak ye-, dua oku-, harcama yap-, karşı koy-, laf et-, yol gel-, yol yürü-. onculayın: Ø onda: X ondan: X onlara: X onlarca:⌠2⌡/2. Onlara göre./ “Bu yeni hayatın icapları onlarca da anlaşılır, açık ve basit şeyler haline girer.” (YKK-A)., “İlerde oynayacaklar çıkarsa, bu sorunlar, günün koşullarına göre onlarca tartışılmalıdır diye düşündüm.” (VT-BÖKDYO). → anlaşıl-, tartışıl-. onlarda: X onlardan: X 354
on parasız:⌠8⌡/2. Parası olmaksızın./ “Ankara'ya on parasız gelmişti. (FRA-Ç)., “….. on parasız yaşasın bakalım...” (PC-K)., “TEKİN: Öyleyse öbür ihtiyar sana iğneyi atsın da gör! On parasız, sürün, dur!” (NFK-ST)., “On parasız işe girmiş, akla, hayâle gelmedik dalavereler çevirerek, gizli siyah çetelerle, âli haydutlarla ortak olarak birkaç hafta içinde milyonlar kazanmıştı.” (AO-ZS)., “Bunun için bunların herhangi bir talebini reddetmek akla gelmez ve 1516 yaşındaki temiz, güzel kızcağızlar bu saçı kırarmaya başlamış, manen ve maddeten çürümüş, on parasız sefihlerin kucağına atılırdı.” (SA-KY)., → bırak-, gel-, git-, sokul- {sığınmak}, sürün-, yaşa-. ║ işe gir-, kucağa atıl-, otomobile bin-. onsuz:⌠51⌡/O olmaksızın./ “Oysa, «o bensiz yapamaz!» sözü aslında, «ben onsuz yapamam!» gerçeğinin saptırılmasından başka bir şey değildir.” (EG-İO)., “Birden gözleri çenesiyle birlikte yukarıya bakıyor. Onsuz olmaz ki, diyecek gibi.” (GY-H2)., “Bunca yıl aşksız ve onsuz yaşadım.” (PK-BCR)., “Yalan kötü bir şey midir? Onsuz edemez miyiz?” (VG-GHO)., “Bu dördüncü soruşu, sanki onsuz duramıyor!” (Aİ-YK)., “Döndüğünde: ‘Tan'ı bulamadık. Onsuz yola çıkacağız,’ dedi.” (GD-AK). → yap-* [11], ol-* [8], yaşa-* [8], et-* [5], gel- [2], anlatıl-*, dur-*, düşünül-*, olun-*, oynan-* (satranç), öl-, tat-, yapıl-, yaşan*-, yaşanıl-*, yürü- (gemi), yürü- (işler). ║ balık avla- , yola çık-, yolculuk et-, zaptet-*. ⇒ onsuz yapamamak, onsuz olamamak, onsuz yaşayamamak, onsuz edememek. oracıkta: X orada: X oradan: X oradan buradan: X oral: Ø oranca: Ø oranla: Ø-- oraya: X orsa boca:⌠1⌡/2. mec. Bata çıka, iyi kötü./ “Şimdi en önde sırtındaki kadınla bizim arkadaş, onun arkasında sportmen genç, en arkada da şoförle ben, ne olursa olsun deyip orsa boca, bata çıka, düşe kalka yürüyorduk.” (OCK-KE). → yürü-. ortada:X ortaklaşa:⌠21⌡/Ortak olarak, el birliğiyle, müştereken, kolektif./ “Çeliğe gelince ortaklaşa kullanılır.” (GY-D)., “Nitekim, o yıllarda, bize karşı öteki gazeteler ortaklaşa GAMEDA'yı kurdular.” (DC-BSKY)., “O ara, ortaklaşa Yelken Yayınları yapalım, dedi.” (FA-SUYK)., “Zaten eserin teknik kısmı, rollerin bölümü, sahnelerin uzunluğu kısalığı, vakanın bağlanıp çözülüşü bu sanatkârlardan iki başlıca rolü oynayacak aktör ve aktrisle birlikte ortaklaşa 355
- Page 337 and 338: → de-, güven-, in- (akşam), yaz
- Page 339 and 340: kestirmece: Ø kestirmeden:⌠20⌡
- Page 341 and 342: kırım kırım:⌠2⌡/Kırıtarak
- Page 343 and 344: → de- [2], gül-, parla-. kısın
- Page 345 and 346: → eleştir- [3], vuruş- [3], ba
- Page 347 and 348: → anlaşıl-* [9], atlat-* [5], g
- Page 349 and 350: *, kork-*, koy-*, kurtar-*, oku-*,
- Page 351 and 352: koşar adım:⌠21⌡/2. Hızlı ad
- Page 353 and 354: 1.⌠9⌡→ uyu- [2], boğuş-, ge
- Page 355 and 356: kürek kürek:⌠1⌡/Kürekler dol
- Page 357 and 358: → git-. lappadak: Ø larghetto:
- Page 359 and 360: maada: Ø M maaile:⌠3⌡/Ailece,
- Page 361 and 362: gel-, arkaya kal-, ayağa kalk-*, g
- Page 363 and 364: ve yerli Rumların zenginleriyle g
- Page 365 and 366: mesutça: Ø meşruten: Ø metazori
- Page 367 and 368: aşka bir biçimde dile getirmiş o
- Page 369 and 370: muttasıl dönüyor… uyuyamıyord
- Page 371 and 372: müştereken:⌠9⌡/Ortaklaşa, bi
- Page 373 and 374: N naçizane:⌠2⌡/1. Önemsiz bir
- Page 375 and 376: adayı?” (YK-KSİ)., “Nasıl ku
- Page 377 and 378: → söyle- [2], konuş-, ol-. ║
- Page 379 and 380: → ol-* [4], bak-, dokun-, mahzunl
- Page 381 and 382: soluksuz kal-, soyu tüken-, sökü
- Page 383 and 384: astla-, sez-, sol-, sus-, tamamlan-
- Page 385 and 386: O oburca:⌠4⌡/1. Doymak bilmez b
- Page 387: oldum bittim:⌠20⌡/Oldum olası.
- Page 391 and 392: → tüt- (duman) [2].║ içini ya
- Page 393 and 394: öğle vakti:⌠6⌡/Günün öğle
- Page 395 and 396: yavaşladı, sonra durdu…” (Aİ
- Page 397 and 398: ötede beride: Ø öteden beri:⌠6
- Page 399 and 400: kabul ettiler.” (FA-SUYK)., “D
- Page 401 and 402: gir-, hayal meyal hatırla-, hayran
- Page 403 and 404: P palas pandıras:⌠8⌡/1. Gereğ
- Page 405 and 406: parmak parmak:⌠1⌡/2. Parmaklaya
- Page 407 and 408: 3. ⌠298⌡→ sev-* [31], bil-* [
- Page 409 and 410: → git- [2], açıl- (kapı), dü
- Page 411 and 412: pisi pisine:⌠5⌡/Boş yere, boş
- Page 413 and 414: seç-, seçil-, seril-*, sırıt-,
- Page 415 and 416: evlen-*, görül- {anlaşılmak}, g
- Page 417 and 418: (tekerlek), döv-, duy-, düşünü
- Page 419 and 420: kalkacak sabahları bütün çocukl
- Page 421 and 422: sabırsızlıkla:⌠79⌡/Büyük b
- Page 423 and 424: sahi:⌠19⌡/Gerçekten, gerçek o
- Page 425 and 426: samimi:⌠16⌡ /3. İçli dışlı
- Page 427 and 428: saygısızca:⌠2⌡/2. Saygısız
- Page 429 and 430: sere serpe:⌠21⌡/Serbest, rahat
- Page 431 and 432: (içki vb.) [2], aç- (göz), aç-
- Page 433 and 434: lafları o kadar sık duydum ki, be
- Page 435 and 436: kaybolur, giderdi.” (AN-MB)., “
- Page 437 and 438: peykesi üstüne serdiği ve kar gi
on parasız:⌠8⌡/2. Parası olmaksızın./ “Ankara'ya on parasız gelmişti. (FRA-Ç)., “….. on parasız<br />
yaşasın bakalım...” (PC-K)., “TEKİN: Öyleyse öbür ihtiyar sana iğneyi atsın da gör! On parasız, sürün, dur!” (NFK-ST).,<br />
“On parasız işe girmiş, akla, hayâle gelmedik dalavereler çevirerek, gizli siyah çetelerle, âli haydutlarla ortak olarak birkaç<br />
hafta içinde milyonlar kazanmıştı.” (AO-ZS)., “Bunun için bunların herhangi bir talebini reddetmek akla gelmez ve 1516<br />
yaşındaki temiz, güzel kızcağızlar bu saçı kırarmaya başlamış, manen ve maddeten çürümüş, on parasız sefihlerin kucağına<br />
atılırdı.” (SA-KY).,<br />
→ bırak-, gel-, git-, sokul- {sığınmak}, sürün-, yaşa-. ║ işe gir-, kucağa atıl-,<br />
otomobile bin-.<br />
onsuz:⌠51⌡/O olmaksızın./ “Oysa, «o bensiz yapamaz!» sözü aslında, «ben onsuz yapamam!»<br />
gerçeğinin saptırılmasından başka bir şey değildir.” (EG-İO)., “Birden gözleri çenesiyle birlikte yukarıya bakıyor. Onsuz<br />
olmaz ki, diyecek gibi.” (GY-H2)., “Bunca yıl aşksız ve onsuz yaşadım.” (PK-BCR)., “Yalan kötü bir şey midir? Onsuz<br />
edemez miyiz?” (VG-GHO)., “Bu dördüncü soruşu, sanki onsuz duramıyor!” (Aİ-YK)., “Döndüğünde: ‘Tan'ı bulamadık.<br />
Onsuz yola çıkacağız,’ dedi.” (GD-AK).<br />
→ yap-* [11], ol-* [8], yaşa-* [8], et-* [5], gel- [2], anlatıl-*, dur-*, düşünül-*, olun-*,<br />
oynan-* (satranç), öl-, tat-, yapıl-, yaşan*-, yaşanıl-*, yürü- (gemi), yürü- (işler). ║ balık avla-<br />
, yola çık-, yolculuk et-, zaptet-*.<br />
⇒ onsuz yapamamak, onsuz olamamak, onsuz yaşayamamak, onsuz edememek.<br />
oracıkta: X<br />
orada: X<br />
oradan: X<br />
oradan buradan: X<br />
oral: Ø<br />
oranca: Ø<br />
oranla: Ø--<br />
oraya: X<br />
orsa boca:⌠1⌡/2. mec. Bata çıka, iyi kötü./ “Şimdi en önde sırtındaki kadınla bizim arkadaş, onun<br />
arkasında sportmen genç, en arkada da şoförle ben, ne olursa olsun deyip orsa boca, bata çıka, düşe kalka yürüyorduk.”<br />
(OCK-KE).<br />
→ yürü-.<br />
ortada:X<br />
ortaklaşa:⌠21⌡/Ortak olarak, el birliğiyle, müştereken, kolektif./ “Çeliğe gelince ortaklaşa<br />
kullanılır.” (GY-D)., “Nitekim, o yıllarda, bize karşı öteki gazeteler ortaklaşa GAMEDA'yı kurdular.” (DC-BSKY)., “O ara,<br />
ortaklaşa Yelken Yayınları yapalım, dedi.” (FA-SUYK)., “Zaten eserin teknik kısmı, rollerin bölümü, sahnelerin uzunluğu<br />
kısalığı, vakanın bağlanıp çözülüşü bu sanatkârlardan iki başlıca rolü oynayacak aktör ve aktrisle birlikte ortaklaşa<br />
355