Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
(KHK-YAH)., “"Ama niçin aramadın beni?"” (EB-BG)., “"Niçin sustunuz?” (EB-BG)., “"Niçin güldünüz?"” (EB-BG)., “Bizim çocuklarımız bu kargaşada niçin çıkıp gelmesinler?” (YK-KSİ)., “Dün akşam niçin ağlıyordun, bakayım?” (HZU- MvS)., “Hem, ne lüzumu var, bu lakırdıları niçin konuşuyoruz?” (MŞE-MA)., “Nerdesin, niçin susuyorsun?” (TDK-KO)., “Siz şu devrimi, bu devrimi, daha doğrusu devrimin şu yanını bu yanını niçin beğenmediniz?” (NA-KD/A)., “Yahu Nişancı niçin kızıyorsun ağam, paşam, canım.” (YK-KSİ)., “O soruyordu: "Niçin yardım etmiyorsun?.."” (KHK-YAH)., “Derhal: - Panter, dedi, niçin selam vermediniz ?” (KHK-YAH)., “Bizim çocuklarımız bu kargaşada niçin çıkıp gelmesinler?” (YK- KSİ). → gel-* [19], ol-* [15], yap-* [12], sor- [7], söyle-* [7], sus- [6], ara-* [5], bırak-* [5], git- [5], gül- [5], kaç-* [5], öldür-* [4], ağla- [3], bak- [3], de-* [3], inan-* [3], konuş-* [3], kork-* [3], oku- [3], yaz-* [3], anla-* [2], bayılt- [2], gönder- [2], kur- [2], öp- [2], ver-* [2], al-, aldır-*, yat-, yeril-, beğen-*, bekle-, boyan-, büyü-, çalış-*, çekin-, çatla-, çekil-, çık-*, darıl-, dön-, düzelt- *, durdur-*, eğlen-, geber-*, evlen-, getir-*, gir-, gücen-, gülümse-, iç-, içil-, iste-, it-, kız-, kok-, kov-*, kurtar-*, öl-, öfkelen-, sat-, sev-, sevin-, şaşırt-, tanıt-*, uğraş-, uğra-, unut-, üzül- , yaşa-, ağlat-. ║ selam ver-* [2], yalan söyle- [2], vazgeç- [2], af dile-, ağır gel-, ağzını boz-, bahset-*, cevap ver-*, elinden al-, geri al-, hasta ol-, ıstırap çek-, ihanet et-, ihbar et-, izin ver-, kabul et-*, karşılık ver-*, kayıp ol-, müsaade et-*, sağ dön-, telâş et-, yalnız bırak-, yardım et- *, yetiştiril-*. ║ çıkıp gel-*. nihayet:⌠291⌡/2. Sonunda./ “"Fikriye, nihayet kavuştuk."” (HT-GF)., “Ahmet Ziya' nın kahvesini, nihayet getirdiler.” (Aİ-OKB)., “Ali, nihayet iş bulmuştu.” (SFA-SS)., “Ali nihayet uyandı.” (SFA-SS)., “Aylarca bekledikten sonra nihayet kitap geldi.” (AHT-YG)., “Beni öbür binaya gönderdiler, onlar öbür binaya, nihayet bir odaya gittim.” (FA-SUYK)., “Çocuk nihayet doğmuş.” (GY-H1)., “Leyla, kardeşinin bu hareketine gündüzden beri içerliyordu. Nihayet dayanamadı,babasıyle konuşurken ona taş atmaya başladı.” (RNG-YD)., “Memuriyetinin bir derece terfiiyle maaşının zammı nihayet kararlaşmıştı.” (HZU-AM)., “Nihayet anladı, kapıyı açmıya cesaret edemiye-rek pencereyi sürdü.” (RHK-MH)., “Nihayet her şey bitti, satırasızlıktan olmalı her vakitten ziyade hiddeti vardı.” (HZU-MvS)., “ben yine dişmi sıktım nihayet elli liraya razı oldu.” (Sİ-İGÇÖ1)., “Nazi Partisi nihayet iktidarı ele geçirmişti.” (FA-YST)., “Nihayet pederim tahammül edemedi.” (GY-GH)., “…emekten birazcık yıpranmış, usta ellerini inceleyerek, nihayet karar vermiştim.” (EI-NS)., “… kadın eli değince nihayet yüzü gülmüş, tertemiz mutfak!” (Aİ-OKB)., “Böyle yıllarca, senelerce kendi kendime çekiştikten sonra nihayet şu neticede karar kıldım: Babam, fazla namuslu adammış...” (RNG-YD)., “En önemlisi, o arada benim de askerliğime karar verilmişti nihayet.” (RE-G)., “Nihayet önümde dikilmekten vazgeçti babam, odanın içinde bir aşağı, bir yukarı dolaşmaya başladı, ellerini arkasına bağlamıştı…” (EI-KA). ; /3. -den başka bir şey değil./ “Ø”. 2. ⌠291⌡→ gel- [29], de- [15], dayanama- [14], bit- [11], kavuş- [9], anla- [7], bul- [7], sor- [6], başla- [5], dön- [5], gör- [5], git- [4], görün- [4], konuş- [4], ol- [4], öğren- [4], uyan- [4], söyle- [3], tanı- [3], ulaş- [3], var- [3], ayrıl- [2], bitir- [2], buluş- [2], getir- [2], gülümse- [2], kop- [2], öl- [2], patla- {sinirlenmek} [2], yerleş- [2], yetiş- [2], açıklan-, açıl- (telefon), al-, alış-, anlaşıl-, asıl-, ateşle-, bağır-, barış-, başa gel-, çatla-, çık-, değiştir-, doğ-, dol-, dur-, duy-, eri- (kar), fısılda-, geç-, gelin-, gerçekleş-, gir-, haykır-, hazırlan-, imzalan-, işit-, kal-*, kalk-, kalkıl-, karar-, kararlaş-, kız-, kurtar-, kurtul-, kurul-, mağlûp ol-, oku-, öğrenil-, öldürt-, 348
astla-, sez-, sol-, sus-, tamamlan-, tut-, tüket-, unut-, varıl-, yakala-, yaklaş-, yayımlan-, yaz-. ║ karar ver- [8], razı ol- [4], karar veril- [3], karar kıl- [2], murada er- [2], patlak ver- [2], talih gül- [2], azledil-, başa gel-, başarıya ulaş-, cesaret et-, çıkagel-, ele geç-, ele geçir-, fark et-, fırtına patla-, gün doğ-, (gün) gel-, haber gel-, hak yerini bul-, hareket et-, hükmünü ver-, hür ol-, iflas et-, ilan et-, imana gel-, iş bit-, itiraf et-, kan beynine sıçra-, karar ver-, kaybol-, kendini tanıt-, kendini topla-, maksadına vâsıl ol-, mutabakat hasıl ol-, razı et-, sükûn bul-, şansı dön-, tahammül et-*, tamir edil-, teslim ol-, ümidi kes-, vadesi yet-, vakit bul-, vazgeç-, yaz gel-, yok et-, yola koyul-, yüzü gül-. ║ kestirip at-, terk edip git-. ║ kalktım gittim-, (günü) geldi çattı. 3. ⌠-⌡→ Ø nihayetinde:⌠6⌡/Sonunda./ “Fakat azabını paylaşıyordu. Nihayetinde Suat'ın da artık kendisini bırakmıyacağını, onun da realiteleri arasına girdiğini anladı.” (AHT-H).. “Bıktım nihayetinde...” (KT-Gİ)., “Nihayetinde İmam: Artık sen ne yapacağını bilirsin, dedi.” (KT-Gİ)., “Terakki zamanında bir fırsatını bularak ticarete atılmış, üst üste birkaç defa iflas etmiş, nihayetinde kimseye muhtaç olmadan yaşayacak kadar bir para ile işin içinden sıyrılmıştı.” (AHT- H). → anla-, bık-, de-, kurtul-. ║ işin içinden sıyrıl-, ortadan kaldır-. nikâhlı: Ø nikâhsız:⌠3⌡/2. Nikâhsız olarak./ “Nikahsız yaşanır mı umutsuzlukla?” (YE-HS)., “ZÎLHA - Ben nikâhsız elime el değdirmem.” (HT-KAD)., “Yoksa, aşk ile, telâşımdan az kaldı nikâhsız güveyi girecektim.” (GY-KO). → yaşan-. ║ eline el değir-*, güveyi gir-. nispet:-- → nispet etmek, nispet kabul etmek (veya etmemek). nispeten: Ø-- nispetle: Ø-- nite: Ø-- nitekim: Ø-- niye:?- nobranca: Ø noksansız:⌠2⌡/2. Eksiksiz bir biçimde./ “Hafızasının kuvvetiyle bütün dersleri sınıfta dinlemekle, noksansız öğrenirdi.” (OA-BBAR)., → öğren-. 349
- Page 331 and 332: katiyetle:⌠4⌡/Kesinlikle./ “V
- Page 333 and 334: kelepçeli:⌠4⌡/3. Kelepçe tak
- Page 335 and 336: dert icat et-, dert uydur-, dert ya
- Page 337 and 338: → de-, güven-, in- (akşam), yaz
- Page 339 and 340: kestirmece: Ø kestirmeden:⌠20⌡
- Page 341 and 342: kırım kırım:⌠2⌡/Kırıtarak
- Page 343 and 344: → de- [2], gül-, parla-. kısın
- Page 345 and 346: → eleştir- [3], vuruş- [3], ba
- Page 347 and 348: → anlaşıl-* [9], atlat-* [5], g
- Page 349 and 350: *, kork-*, koy-*, kurtar-*, oku-*,
- Page 351 and 352: koşar adım:⌠21⌡/2. Hızlı ad
- Page 353 and 354: 1.⌠9⌡→ uyu- [2], boğuş-, ge
- Page 355 and 356: kürek kürek:⌠1⌡/Kürekler dol
- Page 357 and 358: → git-. lappadak: Ø larghetto:
- Page 359 and 360: maada: Ø M maaile:⌠3⌡/Ailece,
- Page 361 and 362: gel-, arkaya kal-, ayağa kalk-*, g
- Page 363 and 364: ve yerli Rumların zenginleriyle g
- Page 365 and 366: mesutça: Ø meşruten: Ø metazori
- Page 367 and 368: aşka bir biçimde dile getirmiş o
- Page 369 and 370: muttasıl dönüyor… uyuyamıyord
- Page 371 and 372: müştereken:⌠9⌡/Ortaklaşa, bi
- Page 373 and 374: N naçizane:⌠2⌡/1. Önemsiz bir
- Page 375 and 376: adayı?” (YK-KSİ)., “Nasıl ku
- Page 377 and 378: → söyle- [2], konuş-, ol-. ║
- Page 379 and 380: → ol-* [4], bak-, dokun-, mahzunl
- Page 381: soluksuz kal-, soyu tüken-, sökü
- Page 385 and 386: O oburca:⌠4⌡/1. Doymak bilmez b
- Page 387 and 388: oldum bittim:⌠20⌡/Oldum olası.
- Page 389 and 390: on parasız:⌠8⌡/2. Parası olma
- Page 391 and 392: → tüt- (duman) [2].║ içini ya
- Page 393 and 394: öğle vakti:⌠6⌡/Günün öğle
- Page 395 and 396: yavaşladı, sonra durdu…” (Aİ
- Page 397 and 398: ötede beride: Ø öteden beri:⌠6
- Page 399 and 400: kabul ettiler.” (FA-SUYK)., “D
- Page 401 and 402: gir-, hayal meyal hatırla-, hayran
- Page 403 and 404: P palas pandıras:⌠8⌡/1. Gereğ
- Page 405 and 406: parmak parmak:⌠1⌡/2. Parmaklaya
- Page 407 and 408: 3. ⌠298⌡→ sev-* [31], bil-* [
- Page 409 and 410: → git- [2], açıl- (kapı), dü
- Page 411 and 412: pisi pisine:⌠5⌡/Boş yere, boş
- Page 413 and 414: seç-, seçil-, seril-*, sırıt-,
- Page 415 and 416: evlen-*, görül- {anlaşılmak}, g
- Page 417 and 418: (tekerlek), döv-, duy-, düşünü
- Page 419 and 420: kalkacak sabahları bütün çocukl
- Page 421 and 422: sabırsızlıkla:⌠79⌡/Büyük b
- Page 423 and 424: sahi:⌠19⌡/Gerçekten, gerçek o
- Page 425 and 426: samimi:⌠16⌡ /3. İçli dışlı
- Page 427 and 428: saygısızca:⌠2⌡/2. Saygısız
- Page 429 and 430: sere serpe:⌠21⌡/Serbest, rahat
- Page 431 and 432: (içki vb.) [2], aç- (göz), aç-
(KHK-YAH)., “"Ama niçin aramadın beni?"” (EB-BG)., “"Niçin sustunuz?” (EB-BG)., “"Niçin güldünüz?"” (EB-BG).,<br />
“Bizim çocuklarımız bu kargaşada niçin çıkıp gelmesinler?” (YK-KSİ)., “Dün akşam niçin ağlıyordun, bakayım?” (HZU-<br />
MvS)., “Hem, ne lüzumu var, bu lakırdıları niçin konuşuyoruz?” (MŞE-MA)., “Nerdesin, niçin susuyorsun?” (TDK-KO).,<br />
“Siz şu devrimi, bu devrimi, daha doğrusu devrimin şu yanını bu yanını niçin beğenmediniz?” (NA-KD/A)., “Yahu Nişancı<br />
niçin kızıyorsun ağam, paşam, canım.” (YK-KSİ)., “O soruyordu: "Niçin yardım etmiyorsun?.."” (KHK-YAH)., “Derhal: -<br />
Panter, dedi, niçin selam vermediniz ?” (KHK-YAH)., “Bizim çocuklarımız bu kargaşada niçin çıkıp gelmesinler?” (YK-<br />
KSİ).<br />
→ gel-* [19], ol-* [15], yap-* [12], sor- [7], söyle-* [7], sus- [6], ara-* [5], bırak-* [5], git-<br />
[5], gül- [5], kaç-* [5], öldür-* [4], ağla- [3], bak- [3], de-* [3], inan-* [3], konuş-* [3], kork-* [3],<br />
oku- [3], yaz-* [3], anla-* [2], bayılt- [2], gönder- [2], kur- [2], öp- [2], ver-* [2], al-, aldır-*, yat-,<br />
yeril-, beğen-*, bekle-, boyan-, büyü-, çalış-*, çekin-, çatla-, çekil-, çık-*, darıl-, dön-, düzelt-<br />
*, durdur-*, eğlen-, geber-*, evlen-, getir-*, gir-, gücen-, gülümse-, iç-, içil-, iste-, it-, kız-,<br />
kok-, kov-*, kurtar-*, öl-, öfkelen-, sat-, sev-, sevin-, şaşırt-, tanıt-*, uğraş-, uğra-, unut-, üzül-<br />
, yaşa-, ağlat-. ║ selam ver-* [2], yalan söyle- [2], vazgeç- [2], af dile-, ağır gel-, ağzını boz-,<br />
bahset-*, cevap ver-*, elinden al-, geri al-, hasta ol-, ıstırap çek-, ihanet et-, ihbar et-, izin ver-,<br />
kabul et-*, karşılık ver-*, kayıp ol-, müsaade et-*, sağ dön-, telâş et-, yalnız bırak-, yardım et-<br />
*, yetiştiril-*. ║ çıkıp gel-*.<br />
nihayet:⌠291⌡/2. Sonunda./ “"Fikriye, nihayet kavuştuk."” (HT-GF)., “Ahmet Ziya' nın kahvesini,<br />
nihayet getirdiler.” (Aİ-OKB)., “Ali, nihayet iş bulmuştu.” (SFA-SS)., “Ali nihayet uyandı.” (SFA-SS)., “Aylarca<br />
bekledikten sonra nihayet kitap geldi.” (AHT-YG)., “Beni öbür binaya gönderdiler, onlar öbür binaya, nihayet bir odaya<br />
gittim.” (FA-SUYK)., “Çocuk nihayet doğmuş.” (GY-H1)., “Leyla, kardeşinin bu hareketine gündüzden beri içerliyordu.<br />
Nihayet dayanamadı,babasıyle konuşurken ona taş atmaya başladı.” (RNG-YD)., “Memuriyetinin bir derece terfiiyle<br />
maaşının zammı nihayet kararlaşmıştı.” (HZU-AM)., “Nihayet anladı, kapıyı açmıya cesaret edemiye-rek pencereyi sürdü.”<br />
(RHK-MH)., “Nihayet her şey bitti, satırasızlıktan olmalı her vakitten ziyade hiddeti vardı.” (HZU-MvS)., “ben yine dişmi<br />
sıktım nihayet elli liraya razı oldu.” (Sİ-İGÇÖ1)., “Nazi Partisi nihayet iktidarı ele geçirmişti.” (FA-YST)., “Nihayet<br />
pederim tahammül edemedi.” (GY-GH)., “…emekten birazcık yıpranmış, usta ellerini inceleyerek, nihayet karar<br />
vermiştim.” (EI-NS)., “… kadın eli değince nihayet yüzü gülmüş, tertemiz mutfak!” (Aİ-OKB)., “Böyle yıllarca, senelerce<br />
kendi kendime çekiştikten sonra nihayet şu neticede karar kıldım: Babam, fazla namuslu adammış...” (RNG-YD)., “En<br />
önemlisi, o arada benim de askerliğime karar verilmişti nihayet.” (RE-G)., “Nihayet önümde dikilmekten vazgeçti babam,<br />
odanın içinde bir aşağı, bir yukarı dolaşmaya başladı, ellerini arkasına bağlamıştı…” (EI-KA). ; /3. -den başka bir<br />
şey değil./ “Ø”.<br />
2. ⌠291⌡→ gel- [29], de- [15], dayanama- [14], bit- [11], kavuş- [9], anla- [7], bul- [7],<br />
sor- [6], başla- [5], dön- [5], gör- [5], git- [4], görün- [4], konuş- [4], ol- [4], öğren- [4], uyan- [4],<br />
söyle- [3], tanı- [3], ulaş- [3], var- [3], ayrıl- [2], bitir- [2], buluş- [2], getir- [2], gülümse- [2], kop-<br />
[2], öl- [2], patla- {sinirlenmek} [2], yerleş- [2], yetiş- [2], açıklan-, açıl- (telefon), al-, alış-,<br />
anlaşıl-, asıl-, ateşle-, bağır-, barış-, başa gel-, çatla-, çık-, değiştir-, doğ-, dol-, dur-, duy-, eri-<br />
(kar), fısılda-, geç-, gelin-, gerçekleş-, gir-, haykır-, hazırlan-, imzalan-, işit-, kal-*, kalk-,<br />
kalkıl-, karar-, kararlaş-, kız-, kurtar-, kurtul-, kurul-, mağlûp ol-, oku-, öğrenil-, öldürt-,<br />
348