19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

N<br />

naçizane:⌠2⌡/1. Önemsiz bir şey olarak, haddi olmayarak./ “Otuz küsur yıldır bendeniz ise,<br />

naçizane diyorum ki: “Bu tavrı takındığınız takdirde, ne kadar haklı olsanız, dâvayı baştan kaybedersiniz.’” (OS-HT).,<br />

“Şimdi bendeniz naçizane şöyle bir ‘insan’ tanımı öneriyorum: Tanım: ‘insan’ kendisinin dışında hedefleri olan yaratıktır.”<br />

(OS-HT). ; /2. Çok küçük, önemsiz bir şey olarak./ “Ø”.<br />

1.⌠2⌡→ de-, öner-.<br />

2.⌠-⌡→ Ø<br />

nadiren:⌠16⌡/Seyrek./ “Daha sonra salonda nadiren oturuyorduk.” (KHK-YAH)., “Nadiren aile<br />

toplantılarına, arasıra sinemaya veya muallimlerin haftalık eğlentilerine gidiyordum.” (SA-K/S)., “Pansiyonda nadiren<br />

gözüküyordu.” (KHK-YAH)., “Zaten Rauf Bey nadiren ceza verir.” (NH-MİM3)., “Düşünmemek ona nadiren nasip<br />

olurdu.” (SFA-SS).<br />

→ otur- [2], çıkar-, imren-, gel-, git-, görül-, gözük-, in- (şehre), konuş-, kullan-. ║<br />

ceza ver-, ihtiyaç ol-*, kendini kapat-, meşgul ol-, nasip ol-.<br />

nafile:⌠12⌡/3. Boşuna, boş yere./ “Sen saçma sapan söyleyip de beni nafile kızdırma, uyumana bak!”<br />

(MŞE-MA)., “Nafile yoruluyorsunuz Beyefendi!” (SB-BŞM)., “Dünyâda sevilmiş ve seven nafile bekler ….” (YKB-KGK).,<br />

“Nafile Yapraklar bütün gece El açtılar gök yüzüne.” (AS-Ş)., “Beş para etmiyor, nafile hülya kurmuşuz!” (RHK-MH).<br />

kafa yor-*.<br />

→ kızdır-* [2], yorul- [2], ara-, bekle-, uğraş-*, yaşa-. ║ el aç-, endişe et-, hülya kur-,<br />

nafile yere:⌠6⌡/Boş yere, boşu boşuna./ “Ben de nafile yere üzülüyorum, dedi.” (YKK-A).,<br />

“Aralarındaki sevgi, bir kördüğüm haline girdi, nafile yere bunu çözmeye uğraşıyorlardı.” (YKK-KK)., “Ben de nafile yere<br />

nefes tüketiyorum.” (YKK-KK).<br />

→ git-, iste-, uğraş-, üzül-. ║ nefes tüket-, sükûta davet et-.<br />

nagehan: Ø<br />

nağmesiz: Ø<br />

nahak: Ø<br />

nahak yere:⌠3⌡/Haksız, gereksiz olarak, boş yere, boşuna./ “Kısa diz çağsın giymek<br />

itiyadında bulunan ve yeniçerilikle hiç ilgisi olmayan nice masum köylü, kentli, nahak yere öldürülmüştü.” (REK-Y).,<br />

“Nâzım, nahak yere otuz yıla mahkûm oluyor; bunun adı, hainlik!” (Aİ-OKB)., “Yatağına şüphe kurdu ile girme: Günahtır.<br />

Nahak yere vebal taşıma.” (TB-KA)<br />

→ öldürül-. ║ mahkûm ol-, vebal taşı-.<br />

nakten:⌠2⌡/1. Para olarak./“ Ayrıca 1982 yılı içinde 100 milyon lira alacağımı da nakden tahsil ettim.”<br />

(SY-BECO). ; /2. Peşin olarak./ “Yarısını sana nakten ödeyeyim...” (OK-KT).<br />

339

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!