19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

müştereken:⌠9⌡/Ortaklaşa, birlikte, el birliğiyle./ “Onun arkadaşları olan çocuklar sonradan<br />

vekillik yapan Halûk Şaman ve daha ikisi ile müştereken bir futbol topu aldık.” (SB-HAY)., “Bu durumu müttefikimiz<br />

İngiltere Hükümeti ile müştereken inceleyip düşünmekteyiz.” (Aİ-OKB)., “Eğer mahalleli müştereken bir harekete<br />

geçmiyorsa, bunun sebebi; işe Kaymakam'ın da karışmış olmasında, fakat daha ziyade, bu gibi şeylere önayak olacak<br />

kimselerin askere alınmış bulunmasındaydı.” (SA-KY)., “Tekmil Anadolu ahalisi istiklali milliyi tahlis için baştan aşağı<br />

yekvücut bir hale getirilmiş ve bilaistisna tekmil kumanda heyetleri ve arkadaşlarımız yüksek bir fedakari ile müştereken<br />

ittihazı karar eylemiştir.” (EK-DT..A).<br />

karar eyle-.<br />

→ al-, duy- (hülya), düşün-, süz- {bakmak}, yap-, yat-. ║ deruhte et-, harekete geç-*,<br />

müteakiben:⌠3⌡/Sonra, arkadan, ardı sıra./ “İki eliyle uçlarından tuttu, kemali ihtimamla<br />

kulaklarına taktıktan sonra, mektuplardan birini açtı, bir müddet sessiz sessiz kendisi okudu, tekrar yerine koydu;<br />

müteakiben bir diğerini aldı, ötesine berisine göz gezdirdi ve damadına: Dinleyiniz rica ederim, dedi.” (YKK-KK)., “Ne<br />

sorsam, manyak bir deliymişim gibi bir bana, müteakiben birbirlerine dikiz ediyorlar.” (PK-BCR)., “Kadı Efendi<br />

müteakiben Paşa Hazretlerine de aynı suali iradetmiş ve müşarünileyh, «evet, kabul ettim» buyurmuşlardır.” (SB-HAY).<br />

→ dikiz et-, eline al-, irat et-.<br />

müteakip: Ø<br />

mütemadi: Ø<br />

mütemadiyen:⌠127⌡/Ara vermeden, sürekli olarak, biteviye./ “Genç kadın mütemadiyen<br />

düşünüyor ve herhangi bir karar veremiyordu.” (SA-İÇ)., “Ahmed Cemil artık mütemadiyen söylüyordu; zavallı Hüseyin<br />

Nazmfye; bu uysal muhataba bütün şahsî fikirlerini din letti, sonra netice vermek istedi: Şimdi düşün!” (HZU-MvS).,<br />

“Babamı gâvurlar öldürdüler, anam yok, dedem yok, beni nerelere bırakıyorsunuz? diyor ve mütemadiyen ağlıyordu.”<br />

(HEA-AG)., “Bana mütemadiyen, «aman kusur ettimse beni affediniz» diyordu.” (SB-HAY)., “Nihat Efendi, bronşite rağmen<br />

Şahin Efendinin sigaralarını mütemadiyen içiyor, içtikçe biraz açılıp canlanıyordu.” (RNG-YG)., “O, mütemadiyen<br />

konuşuyor.” (Aİ-YK)., “Vukuat ve tesadüfler ise mütemadiyen aleyhime çalışıyordu.” RNGBKD)., “Polis hafiyesi gibi<br />

mütemadiyen onu takip ediyor, nereye gittiğini, ne yaptığını bana haber veriyor.” (RNGBKD).<br />

→ düşün- [6], söyle- [6], ağla- [5], de- [4], iç- [4], öt- [4], sallan- [4], gül- [3], dolaş- [2],<br />

dön- [2], gör- [2], gülümse- [2], konuş- [2], oku- [2], titre- [2], ağrı-, ak-, al-, anlat-, ara-, art-,<br />

arttır-, azarla-, bak-, bekle-, çal- (davul), çalış-, çarpış-, çatırda-, çek-, çırpın-, değiş-, dol-,<br />

don-, dök-, düş-, eğlen-, eşin-, gel-, geril-, git-, göster-, hırpala-, içil-, iste-, işle- (rüzgar)<br />

{esmek}, işle- (saat), kay-, kes-, kımıldan-, kişne-, mırıldan-, sars-, sendele-, serp-, şiddetlen-,<br />

terle-, uç-, uğraş-, uzaklaş-, ver-, yayıl-, yürü-. ║ takip et- [3], tekrar et- [3], bahset- [2], şikâyet<br />

et- [2], alay et-, aleyhinde bulun-, aleyhine çalış-, başı dön-, boyun kır-, emret-*, evrad oku-,<br />

gevezelik et-, göz süz-, ısrar et-, istihale et-, kafası işle-, nedamet izhar et-, (piyano) çalın-,<br />

rahatsız et-, rüya gör-, seyret-, sigara iç-, şaka et-, şarkı söyle-, taganni et-, tempo tut-, yerinde<br />

durama-, yılan sok-, zeybek oyna-. ║ gülüp söyle- [2], açıp kapa-. ║ aranıp dur-, çözüp ilikle-<br />

(düğme), sorup durul-, sövüp say-.<br />

337

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!