Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

merdane:⌠2⌡/2. Mertçe, {kahramanca}./ “İçlerinde bahadır olanlar ok atıp ve kılıç çalıp merdane cenkleşiyorlardı.” (REK-Y)., “Biz "merdane ölmüş" diyeceğiz.” (REK-Y)., “….o taraftaki kapıyı açıp yeniçerilere sıkı ateş edip atlarla fırlayalım, eşkıyayı yarıp selamete çıkarsak ne âlâ, olmazsa merdane vuruşup ölürüz!.. dedi.” (REK-Y). → cenkleş-, öl-. ║ vuruşup öl-. merhameten: Ø merhametsizce:⌠4⌡/Merhamet etmeksizin, merhametsiz bir biçimde, acımadan./ “Durdum merhametsizce, kımıldamadan.” (AKB-BŞ)., “Rüzgâr merhametsizce ahırların tenekelerini parçalıyor, dar yolların tozunu, toprağını, toprakta ne varsa hepsini, samanları, kuru yaprakları, kuş kanatlarını, çalıları ;; savurarak, karman çorman ederek havaya uçuyordu.” (CD-Oİ)., “Hükümete gelince, elde tuttuğu hâkim bir sınıf tarafından (Ermenilerin mahvedilmesi için) kabul ettirilmiş olan bir siyaseti teşvik ve merhametsizce takip etmektedir.” (HCY-TPH). → dur-, parçala-. ║ çekip al- {öldürmek}, takip et-, teşvik et-. merkezce: Ø mertçe:⌠15⌡/Erkeğe yakışır biçimde, yiğitçe, merdane./ “Hemen ilave edelim ki bu dalgınlığa rağmen Yanık muhafızı ve askerler, mertçe dövüşmüş ve mertçe ölmüşlerdir.” (MTT-SS)., “Dürüst namuslu mertçe sevdim onu.” (OA-KB)., “Kara Kadı, şehzadeye doğru ilerledi, mertçe selamladı, "Şehzadem" dedi, "izin verirsen davayı anlatayım.” (MTT-SS)., “Polisten korkmadan kızarıyor, bunu, kaşlarını çatışını saklamıyor, açıkça mertçe ortaya koyuyordu.” (NM-TÖ2)., → dövüş- [2], öl- [2], sev- [2], selamla-, sor-, söyle-, vuruş-*, yaşa-. ║ iş yap-, cevap iste-, ortaya koy-. mesabesinde: Ø mesafeli:⌠7⌡/3. mec. İlişkilerde içtenliğe yer vermeyen bir biçimde./ “Masadaki herkesle eşit ölçüde ilgileniyor, adının Massimo olduğunu öğrendiği İtalyan gazeteciye, sıcak ama mesafeli davranıyordu; gereğinden fazla ilgi göstermediği gibi, neredeyse çok da önemsemiyormuş görünüyordu.” (MM-ÜAKO)., “Böylece site sakinleri daha mesafeli duruyorlar ve mesleğim fazlaca meraklarını çekmiyor.” (AÜ-SG)., “Cevat Bey'in kardeşi olmasının ona sağladığı ayrıcalığa uygun bir biçimde saygıyla ama epeyce mesafeli karşıladılar.” (AA-İGA). → davran- [2], dur- [3], karşıla-. ⇒ mesafeli davranmak, mesafeli durmak. meslek icabı:⌠2⌡/Mesleğinin gereği olarak./ “Artist bu! Meslek icabı seninle de gezer, onunla da.” (SD-FC)., “Sonradan şiiri niye bıraktığınızı sorabilir miyim? Meslek icabı.” (GY-R). → sor-, gez-. mestane:⌠1⌡/Sarhoş gibi, kendinden geçmişçesine./ “Bir de yağmur sesi var ki, Sabahattin ona da aşıkane, mestane kulak kabartır.” (SB-BŞM). → kulak kabart-. mesudane: Ø 330

mesutça: Ø meşruten: Ø metazori: Ø mevkufen: Ø mevsimlik: Ø mıncık mıncık: Ø mırıl mırıl:⌠25⌡/Mırıltılı ses çıkararak./ “Sarı1 Mustafa, piposu ağzında, kısa nefesler çekerek, mırıl mırıl anlatıyor; ….” (Aİ-OKB)., “Mırıl mırıl bir şeyler konuşuluyor fakat o kadar çok insan mırıldıyor ki uğulduyor salon.” (NH-MİM4)., “Mırıl mırıl kendi kendine konuşuyordu: Kuru kurallarım benim!” (PC-K)., “Ninem bir şeyler okurdu yatakta mırıl mırıl.” (F-PY)., “Kendi havası içinde gözlerini yummuş, mırıl mırıl duasını okuyordu.” (Sİ-İGÇÖ2)., “İnleyen işçiyi kucağına alıp, acı çeken çocuğunu avutan bir anne gibi, ona mırıl mırıl bir şeyler söyleyip durdu.” (MU-BDA). → anlat- [5], konuş- [5], oku- [5], söyle- [2], konuşul-, söylen-, tekrarla-, yinele-. ║ dua oku-, yan git-, okuyup dur-, söyleyip dur-. ⇒ mırıl mırıl anlatmak (veya konuşmak), mırıl mırıl okumak mışıl mışıl:⌠1⌡/‘Rahat, sessiz ve derin soluk alarak uyumak’ anlamındaki mışıl mışıl uyumak deyiminde geçer./ “Ø”. ; //Sessizce, sakince.// “Sabah "hapı yuttuğunda" itişmeden sıraya girip mışıl mışıl dersini dinliyor.” (CD-KB). /.../⌠-⌡→ Ø //…//⌠1⌡→ dinle-. → mışıl mışıl uyumak. mızmızca: Ø milim:⌠2⌡/ mec. 2. En küçük veya en az miktarda./ “Yamandı Patriyot'un planı... milim aksamadı.” (KT-YS)., “Bu amaç, Yunan 'Megalo İdeası' /?/ ve o günden bu güne, milim değişmemiştir.” (TA-NB). → aksa-*, değiş-*. → milim oynamamak, milim şaşmamak. milimetre: Ø milimi milimine: Ø milim milim:⌠4⌡/En ince ölçümlerle./ “Ø”. ; //Çok küçük mesafe aralıklarıyla.// “Sevgilim seni milim milim öperim.” (GD-ADM)., “Sırtından aşağı... Milim milim yokluyorum, kemiklerini sayıyorum baktım ki...” (LT-OÖY)., “Milim milim sağa kayıyorum, birden o bulutu görüp ayıldım, bir bulutun köşesi doksan derecelik açı yapmıştı.” (LT-OÖY). /…/⌠-⌡→ Ø 331

mesutça: Ø<br />

meşruten: Ø<br />

metazori: Ø<br />

mevkufen: Ø<br />

mevsimlik: Ø<br />

mıncık mıncık: Ø<br />

mırıl mırıl:⌠25⌡/Mırıltılı ses çıkararak./ “Sarı1 Mustafa, piposu ağzında, kısa nefesler çekerek, mırıl<br />

mırıl anlatıyor; ….” (Aİ-OKB)., “Mırıl mırıl bir şeyler konuşuluyor fakat o kadar çok insan mırıldıyor ki uğulduyor salon.”<br />

(NH-MİM4)., “Mırıl mırıl kendi kendine konuşuyordu: Kuru kurallarım benim!” (PC-K)., “Ninem bir şeyler okurdu yatakta<br />

mırıl mırıl.” (F-PY)., “Kendi havası içinde gözlerini yummuş, mırıl mırıl duasını okuyordu.” (Sİ-İGÇÖ2)., “İnleyen işçiyi<br />

kucağına alıp, acı çeken çocuğunu avutan bir anne gibi, ona mırıl mırıl bir şeyler söyleyip durdu.” (MU-BDA).<br />

→ anlat- [5], konuş- [5], oku- [5], söyle- [2], konuşul-, söylen-, tekrarla-, yinele-. ║ dua<br />

oku-, yan git-, okuyup dur-, söyleyip dur-.<br />

⇒ mırıl mırıl anlatmak (veya konuşmak), mırıl mırıl okumak<br />

mışıl mışıl:⌠1⌡/‘Rahat, sessiz ve derin soluk alarak uyumak’ anlamındaki mışıl mışıl<br />

uyumak deyiminde geçer./ “Ø”. ; //Sessizce, sakince.// “Sabah "hapı yuttuğunda" itişmeden sıraya girip<br />

mışıl mışıl dersini dinliyor.” (CD-KB).<br />

/.../⌠-⌡→ Ø<br />

//…//⌠1⌡→ dinle-.<br />

→ mışıl mışıl uyumak.<br />

mızmızca: Ø<br />

milim:⌠2⌡/ mec. 2. En küçük veya en az miktarda./ “Yamandı Patriyot'un planı... milim<br />

aksamadı.” (KT-YS)., “Bu amaç, Yunan 'Megalo İdeası' /?/ ve o günden bu güne, milim değişmemiştir.” (TA-NB).<br />

→ aksa-*, değiş-*.<br />

→ milim oynamamak, milim şaşmamak.<br />

milimetre: Ø<br />

milimi milimine: Ø<br />

milim milim:⌠4⌡/En ince ölçümlerle./ “Ø”. ; //Çok küçük mesafe aralıklarıyla.//<br />

“Sevgilim seni milim milim öperim.” (GD-ADM)., “Sırtından aşağı... Milim milim yokluyorum, kemiklerini sayıyorum<br />

baktım ki...” (LT-OÖY)., “Milim milim sağa kayıyorum, birden o bulutu görüp ayıldım, bir bulutun köşesi doksan derecelik<br />

açı yapmıştı.” (LT-OÖY).<br />

/…/⌠-⌡→ Ø<br />

331

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!