19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kolektif : Ø<br />

kol kola:⌠40⌡/Yan yana ve kollarlı birbirine geçirerek./ “Vekil Beyefendi'yle dost devlet<br />

Büyükelçi'si hazretleri önde, hanımları bir adım arkada, ötekiler rütbe sırasıyla ikişer üçer kol kola baraja doğru<br />

yürümüşlerdi.” (KT-Gİ). “Etrafta atlı polisler dolaşıyordu. Kol kola girdik. Hep bir ağızdan söylüyor, kol kola<br />

yürüyorduk.” (HC-KKKY). “(Hemen hemen kol kola çıkarlar.)” (AA-TO3)., “‘Görüyorsun işte, geziyorlar kol kola!..’”<br />

(FB-ID)., “Erkeklerin üç-beş adım gerisinden değil onlarla kol kola gidiyorlardı.” (FA-SUYK). “Birkaç saat sonra, sabaha<br />

karşı, neyzen Tevfİk, arkadaşlarının, yanında durmaz,-kaçtır, dedikleri o çok yaşlı, o meczup kadınla kol kola, göz göze ve<br />

birbirlerine derin bir sevgiyle bakarak, kendilerini seyredenlerin şaşkınlık dolu bakışları arasında çıkıp gider...” (CE-KBG).<br />

→ yürü- [9], gir- [6], çık- (-i, -e, den) [4], gel-* [4], gez- [3], git- [3], dolaş- [2], geç- [2],<br />

in- [2], bin-, dal- (yola), dön-, ver-. ║ çıkıp git-.<br />

⇒ kol kola yürümek, kol kola girmek.<br />

kona göçe: Ø<br />

kopuksuz:⌠2⌡/Ara vermeden, durmaksızın./ “Bundan ötürü yaşamımız boyunca onunla bir ağabey<br />

- kardeş ilişkisini hiç kopuksuz sürdürdük.” (HT-ÖTÖ)., “Çok eskiye, Emin'in öğrencilik günlerine dayanıyordu bu dostluk;<br />

barındırdığı yürek titreten sır yüzünden yıllardır kopuksuz devamedegelmişti.” (LT-OÖY).<br />

→ sürdür-. ║ devam et-.<br />

korakor: Ø<br />

korkakça: Ø<br />

korkusuzca:⌠26⌡/Korkusuz olarak, korkmadan./ “Günlerdir ilk kez korkusuzca bakıyor<br />

gözlerimin içine.” (İA-ÖEK)., “Batur koyda korkusuzca dolaşıyor, birbirinden tuhaf biçimli taşlar, ağaç parçalarıyla<br />

çıkageliyordu.” (AK-MY)., “Bu biçim vermeye de korkusuzca gidiyor, çünkü biçimin bir dış öğe değil, içeriğin kendisi<br />

olduğunu biliyor.” (EA-DY)., “Pakize Hanım, bu oyunu korkusuzca izliyor, bazen Hasan Efendi'ye bakarak, anlamlı anlamlı<br />

göz kırpıyordu.” (KB-DÇ)., “Doğruyu gördüm her zaman, doğruyu söyledim insanların yüzüne, korkusuzca.” (PC-K).,<br />

“Cevabı verdim. Korkusuzca.” (FE-HBM-O).<br />

→ bak- [4], dolaş- [2], git- [2], de-, ilerle-, izle-, oku-, sor-, sus-, sürdür-, yansı- (ışık),<br />

yap-, yaşan-, yürü-. ║ açıklamada bulun-, cevap ver-, doğruyu söyle-, elini tut-, kendini<br />

tehlikeye at-, yüreğini aç-. ║ çekip çıkar-.<br />

koro hâlinde:⌠4⌡/1. Toplu bir durumda, hep birlikte./ “Bunun üzerine Mazhar Müfit Ey Gaziler<br />

yol göründü şarkısına başladı ve arkadakiler de koro halinde bu şarkıya eşlik ettiler.” (HT-GF)., “Niyazi ile koro halinde<br />

yanıtladık …” (KK-SE). ; /2. Gürültülü bir biçimde./ “Dışarda klakson sesleri koro halinde duyulur. «Ya ya ya, şa<br />

şa şa, Ali Ağabey çok yaşa» sesleri.” (HT-KAD.<br />

1.⌠3⌡→ haykır-, yanıtla-. ║ eşlik et-.<br />

2.⌠1⌡→ duyul-.<br />

koşa: Ø<br />

316

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!