Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

yararlan-, yayıl-, yen-, yerleş-, yerleştir-, yıkıl- (tabu), yitir-*. ║ cevap ver- [3], kabul et-* [3], hallet- [2], kendini ver-*[2], neden ol- [2], tahmin et- [2], teslim et-* [2], teslim ol-* [2], uyum sağla- [2], adapte ol-, bağ kur-, belli ol-, bir kenara it-, birbirlerine dönüştürül-*, bisiklete bin-, boy ölçüş-, cazibesine kapıl-, çamura bula-, çöküntüye gir-, elde et-, ele ver-*, elinden al-, fark edil-, farkına varıl-*, gönül aç-, gözden kaç-, hâkim ol-, hastalığa yakalan-, hevese kapıl-, hisset-, hizmet et-, hükmol-, ileri sürül-, insan harca-, işgal edil-, işine son ver-, işlev üstlen-, iz bırak-, kendine yer aç-, kendini aç-*, kendini feda et-, kontrol altına alın-, kontrol et-, konuya gir-, meydana çık-, mutabık kal-, muvaffak ol-, mümkün ol-, (nezaket sınırını) aş-, paçayı sıyır-, paniğe kapıl-, sırtından at-, sırtını dön-, sorunu kapa-*, tabu ol-, tahammül et-, tahmin edil-, tasavvur buyrul-, tasavvur et-, tedirgin ol-*, tekme at-*, temin et-, tenkit edil-, tesadüf edil-, tevdi edil-, üstesinden gel-, vicdanını sustur-, yara al-, yer bul-, yerine koy-, yol al-, yolunu bul-. ║ yitip git-. kolaycacık:⌠5⌡/2. Çok kolay bir biçimde./ “Zaten fikrince eskiler, kolalı gömlekle yakalığı kolaycacık benimseyiveriyorlar: zira gençliklerinden idmanlıdırlar.” (RHK-BS)., “Yalan nedir bilmezdi, yalan nedir bilmediği için de kolaycacık kanardı.” (OA-M)., “Şaşırtıcı sorular bunlar: sormasına kolaycacık soruyoruz da, yanıtlamaya gelince yolumuzu bulmakta güçlük çekiyoruz.” (NU-DG). → benimse-, işle-, kan-, sor-, ver-. kolayda: Ø kolay kolay:⌠184⌡/Kolay bir yoldan, kolayca./“"öyle kolay kolay anlaşılamayacak yenilikler"” (BN-DY1)., “…o gözlere takılanı kolay kolay bırakmıyor,…” (YK-KSİ)., Ama insan kolay kolay ölemiyor.” (MU-BDA)., “Ama kadın kolay kolay yatışmıyordu.” (AN-ŞÇH)., “Ama, üçlü ayrımın arka yüzü konusunda bizlere hiçbir ipucu vermediğinden, ne yapmamız gerektiğini kolay kolay kestiremiyorduk.” (TY-AÖ)., “Behzat Altıntaş'ı kolay kolay tanıyamazdı, yoktu böyle bir öğretmen.” (RI-KG)., “bir şeyhten gelen habere kolay kolay inanmazlar,” (AA-İGA)., “Bir yaşa vardım ki artık kolay kolay kanmam ….” (CST-BŞ)., “İffet Hanım'a, kolay kolay, Nuhbe Hamm'ın kızıdır denemezdi.” (Sİ-DSG)., “Kolay kolay hızına dayanılmaz bir oyun.” (EB-BG)., “Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dediği gibi, hamurumuz bu acayip tokmakla dövüle dövüle dövüle yoğrulmuştur, kolay kolay vazgeçemeyiz.” (BA-YYY)., “…ama yine de uzun konuşmasını bir yerde kesmeye kolay kolay razı olmazdı.” (HT-ÖTÖ)., “Yine de mucizelere kolay kolay teslim olmam.” (GD-AK)., “AZ Bir sabah uyandık tüm kapıları kapalı bulduk tüm sokakları tutulmuş kolay kolay kendime gelemem.” (İB- E)., “Amirlerinin azarına, dayağına filan kolay kolay boyun eğmezler.” (OK-C)., “Ama, beyaz ayı peşinizi kolay kolay bırakmaz.” (GD-AK). → anlaşıl-* [6], bırak-* [5], öl-* [4], anlatıl-* [3], değiş-* [3], ayrıl-* [2], bul-* [2], bulun-* [2], çağır-* [2], çık-* [2], den-* [2], git-* [2], inan-* [2], kalk-* [2], kurtul-* [2], söylen-* [2], yenil-* [2], açıklan-*, açıl-*, aldat-*, alış-*, aralaş-*, atlat-*, ayır-*, barış-*, beğen-*, benimse-*, bindir-*, bitir-*, boşla-*, coş-*, çözül-*, dağıl-*, darıl-*, dayan-*, dayanıl-*, değiştir-*, din-*, doy-, dönüştürül-*, duyul-*, ehlileştiril-*, eri-*, gel-*, gerçekleş-*, gir-*, gör-*, gül-*, in-*, inandır-*, kaçır-*, kalkıl-*, kan-*, karar-*, katlan-*, kestir-*, kestiril-*, kız- 314

*, kork-*, koy-*, kurtar-*, oku-*, ol-*, otur-*, oyna-*, sağla-*, sarsıl-*, sindiril-*, sorul-*, söyle-*, sus-*, tanı-*, toparlan-*, unut-*, uyan-*, uyu-*, üretil-*, ver-*, yadsın-*, yaşat-*, yatış-*, yedir-*, yen-*, yetiş-*, yıkıl-*, yorul-*, yürü-*. ║ vazgeç-* [5], razı ol-* [3], teslim ol- * [3], gözüne uyku gir-* [2], ortaya çık-* [2], akıldan çık-*, akla gel-*, alıcı çık-*, ayak uydur- *, baştan at-*, bir araya gelin-* , boyun eğ-*, buyruk ver-*, dertten öl-*, dilinden kurtul-*, dizgine gel-*, ele geç-*, emin ol-*, engel ol-*, faka bas-*, fırsat ver-*, geçiş izni ver-*, göze al-*, hazmet-*, hoşgörü göster-*, hücum et-*, hüküm ver-, iddia edil-*, idrak et-*, işin içinden sıyrıl-*, kabul et-*, kaçamak yap-*, karar değiştir-*, karşı durul-*, kendine gel-*, kendini frenle-*, kendini sıyır-*, kendini ver-*, laf et-*, mağlûp ol-*, mahvol-*, memnun et-*, mümkün ol-*, önüne geçil-*, paçayı kurtar-*, para çık-*, peşini bırak-*, satın alın-*, sokağa çık-*, sözkonusu edil-*, tahmin edil-*, yakayı ele ver-*, yakayı sıyır-*, yanıt bulun-, yâr ol-*, yer aç-*, yerine gel-*, zaptedil-*. ║ kestirip at-*. kolaylıkla:⌠141⌡/Sıkıntı çekmeden, güçlüklere uğramadan, kolayca./“Artık kelimeleri kolaylıkla bulamıyorlar, uzata, yaya, dilleri ağızlarında büyüyerek konuşuyorlardı.” (RHK-MH)., “Bu girişimde, Harbiye'de ve Erkanıharbiye'de aldığı eğitimin ve bu okulların geleneklerinin etkilerini de kolaylıkla görebiliriz.” (EK-DT..A)., “Türklerin esas itibariyle tarımla geçindikleri gözönüne alınırsa, topraklarını bırakıp kaçmak zorunda kalmalarının, Türk toplumu için ekonomik bakımdan ne kadar büyük kayıp olduğu kolaylıkla anlaşılır.” (FA-YST)., “Hem bakalım sürülüp, topraklarım kolaylıkla verirler miydi?” (OK-KT)., “Gerek kendisinden gerek müessir olabilecek diğer tanıdıklardan bunu kolaylıkla temin edebiliriz ümidindeyim.” (CKM)., “Günü geldiğinde, ünlü yazarlarımızdan birinin esrarengiz ölümünün intihar olduğuna kolaylıkla ikna edebilirim onu.” (PK-BCR)., “Ben, uçakların ateş ettikleri noktanın bizim karargâhımız olacağını kolaylıkla tahmin ediyorum ve neredeyse mukabele görecekleri anı bekliyorum.” (YKK-Y). → bul-* [8], gör- [5], anlaşıl- [4], de- [3], ayrıl-{fark edilmek} [2], başar- [2], benimse- [2], geliş- [2], öğren- [2], söylen-* [2], ver- [2], yap- [2], aç- (kapak), aç- (ruhunu), açıkla-, ak-, alış-, an-, aş-*, atlat-, ayır-*, başarıl-, benimsen-, birleştir-, çık-, denetlen-, devril-, dinle-, doldur- (kadro), düşün-, er-, geç-, gir-, görül-, gösteril-, götür-, hesapla-, izlen-, kabullen-, kanıtlan-, karmaşıklaş-, katlan-, kesil-, kestiril-, kıy-, oku-, okun-, savuştur- (bela), sınan-, sıyrıl-, söyle-, şaşırt-, tanı-, tanımla-, unut-, yanıtlan-*, yıkıl-. ║ temin et- [4], ikna et- [2], şikâyet et- [2], tahmin et- [2], agâh ol-, ayak uydur-, azınlıkta kal-, cevap ver-, cevap veril-*, devam et-, elde et-*, eline düş-, fetva bas-, göz ardı et-, hallet-, ifade bul-, ikiye ayır-, ileri sür- , iletişim kur-, işin içine gir-, itici bul-, izah et-, kağıda dök-, karar ver-, katil ol-, kendine ısındır-, kendine yer bul-, kendini uydur-, kontrol et-, koyver-, kozadan çık-, mecnun ol-, mesele çöz-, mest ol-, ortaya çık-, ödenek kopar-, öne sürül-, problem çöz-, sevk et-, sonuca ulaş-, söz konusu ol-*, söze başla-, şekil al-, tahakkuk et-, tahliye ol-, tahmin edil-, takdir olun-, tedarik et-, temessül edil-*, tuzağa düş-, vasıl ol-, yakasını kurtar-*, yerine getir-, yol izlen-, yolunu bul-, ziyarete git-. 315

*, kork-*, koy-*, kurtar-*, oku-*, ol-*, otur-*, oyna-*, sağla-*, sarsıl-*, sindiril-*, sorul-*,<br />

söyle-*, sus-*, tanı-*, toparlan-*, unut-*, uyan-*, uyu-*, üretil-*, ver-*, yadsın-*, yaşat-*,<br />

yatış-*, yedir-*, yen-*, yetiş-*, yıkıl-*, yorul-*, yürü-*. ║ vazgeç-* [5], razı ol-* [3], teslim ol-<br />

* [3], gözüne uyku gir-* [2], ortaya çık-* [2], akıldan çık-*, akla gel-*, alıcı çık-*, ayak uydur-<br />

*, baştan at-*, bir araya gelin-* , boyun eğ-*, buyruk ver-*, dertten öl-*, dilinden kurtul-*,<br />

dizgine gel-*, ele geç-*, emin ol-*, engel ol-*, faka bas-*, fırsat ver-*, geçiş izni ver-*, göze<br />

al-*, hazmet-*, hoşgörü göster-*, hücum et-*, hüküm ver-, iddia edil-*, idrak et-*, işin içinden<br />

sıyrıl-*, kabul et-*, kaçamak yap-*, karar değiştir-*, karşı durul-*, kendine gel-*, kendini<br />

frenle-*, kendini sıyır-*, kendini ver-*, laf et-*, mağlûp ol-*, mahvol-*, memnun et-*,<br />

mümkün ol-*, önüne geçil-*, paçayı kurtar-*, para çık-*, peşini bırak-*, satın alın-*, sokağa<br />

çık-*, sözkonusu edil-*, tahmin edil-*, yakayı ele ver-*, yakayı sıyır-*, yanıt bulun-, yâr ol-*,<br />

yer aç-*, yerine gel-*, zaptedil-*. ║ kestirip at-*.<br />

kolaylıkla:⌠141⌡/Sıkıntı çekmeden, güçlüklere uğramadan, kolayca./“Artık kelimeleri<br />

kolaylıkla bulamıyorlar, uzata, yaya, dilleri ağızlarında büyüyerek konuşuyorlardı.” (RHK-MH)., “Bu girişimde, Harbiye'de<br />

ve Erkanıharbiye'de aldığı eğitimin ve bu okulların geleneklerinin etkilerini de kolaylıkla görebiliriz.” (EK-DT..A).,<br />

“Türklerin esas itibariyle tarımla geçindikleri gözönüne alınırsa, topraklarını bırakıp kaçmak zorunda kalmalarının, Türk<br />

toplumu için ekonomik bakımdan ne kadar büyük kayıp olduğu kolaylıkla anlaşılır.” (FA-YST)., “Hem bakalım sürülüp,<br />

topraklarım kolaylıkla verirler miydi?” (OK-KT)., “Gerek kendisinden gerek müessir olabilecek diğer tanıdıklardan bunu<br />

kolaylıkla temin edebiliriz ümidindeyim.” (CKM)., “Günü geldiğinde, ünlü yazarlarımızdan birinin esrarengiz ölümünün<br />

intihar olduğuna kolaylıkla ikna edebilirim onu.” (PK-BCR)., “Ben, uçakların ateş ettikleri noktanın bizim karargâhımız<br />

olacağını kolaylıkla tahmin ediyorum ve neredeyse mukabele görecekleri anı bekliyorum.” (YKK-Y).<br />

→ bul-* [8], gör- [5], anlaşıl- [4], de- [3], ayrıl-{fark edilmek} [2], başar- [2], benimse-<br />

[2], geliş- [2], öğren- [2], söylen-* [2], ver- [2], yap- [2], aç- (kapak), aç- (ruhunu), açıkla-, ak-,<br />

alış-, an-, aş-*, atlat-, ayır-*, başarıl-, benimsen-, birleştir-, çık-, denetlen-, devril-, dinle-,<br />

doldur- (kadro), düşün-, er-, geç-, gir-, görül-, gösteril-, götür-, hesapla-, izlen-, kabullen-,<br />

kanıtlan-, karmaşıklaş-, katlan-, kesil-, kestiril-, kıy-, oku-, okun-, savuştur- (bela), sınan-,<br />

sıyrıl-, söyle-, şaşırt-, tanı-, tanımla-, unut-, yanıtlan-*, yıkıl-. ║ temin et- [4], ikna et- [2],<br />

şikâyet et- [2], tahmin et- [2], agâh ol-, ayak uydur-, azınlıkta kal-, cevap ver-, cevap veril-*,<br />

devam et-, elde et-*, eline düş-, fetva bas-, göz ardı et-, hallet-, ifade bul-, ikiye ayır-, ileri sür-<br />

, iletişim kur-, işin içine gir-, itici bul-, izah et-, kağıda dök-, karar ver-, katil ol-, kendine<br />

ısındır-, kendine yer bul-, kendini uydur-, kontrol et-, koyver-, kozadan çık-, mecnun ol-,<br />

mesele çöz-, mest ol-, ortaya çık-, ödenek kopar-, öne sürül-, problem çöz-, sevk et-, sonuca<br />

ulaş-, söz konusu ol-*, söze başla-, şekil al-, tahakkuk et-, tahliye ol-, tahmin edil-, takdir<br />

olun-, tedarik et-, temessül edil-*, tuzağa düş-, vasıl ol-, yakasını kurtar-*, yerine getir-, yol<br />

izlen-, yolunu bul-, ziyarete git-.<br />

315

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!