19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

→ de- [2], gül-, parla-.<br />

kısıntılı: Ø<br />

kıs kıs:⌠2⌡/‘Sessiz ve alaylı gülmek’ anlamındaki kıs kıs gülmek deyiminde<br />

kullanılır./ “Görüş günlerinde Fahri Çan'la annesinin halleri tam seyirlikti. Kıs kıs gülüşüyoruz, ayrımında değiller.”<br />

(VB-SvB)., “Kaymakam Bey, o gidince kıs kıs gülümsedi, İtalyan zabitinin ardından kapıyı kapayıp dönen Hasan'a şeytanca<br />

baktı.” (SK-D).<br />

→ gülüş-, gülümse-.<br />

→ kıs kıs gülmek.<br />

kıskıvrak:⌠5⌡/Çözülemeyecek veya kurtulamayacak bir biçimde./ “Maymun-adam yetişir,<br />

bir ip sarkıtır tavandan; kıskıvrak bağlar seni; Sallasırt edip, doğru, candarma karakoluna...” (ME-TŞ)., “Nihayet üç, dört<br />

dakikalık zorlu bir boğuşmadan sonra, ne dersiniz, bizim cılız, sıska, korkak çingene, hayvanın boğazını sıka sıka, başına<br />

orağın sapı ile vura vura onu kıskıvrak yere sermesin mi?” (OCK-Ç). ; //Suçüstü bir biçimde.// “İş bir kere bu<br />

kerteye geldi mi de dört cepheden taarruza geçilip bu küstah oğlan, bu babasının nüfuzuna dayanıp mahalleyi haraca kesen<br />

ırz düşmanı canavar, kıskıvrak kapana kıstırılacaktı.” (HT-KSA).<br />

/…/⌠2⌡tut-. ║ yere ser-*.<br />

//…//⌠3⌡→ sar- [2], kapana kıstırıl-.<br />

→ kıskıvrak yakalamak, bağlamak.<br />

kısmen:⌠20⌡/Bütün değil, bir bölüm olarak veya bazı bakımdan, bazı yönden./ “Resai<br />

Molla Hazretlerine kısmen hak veriyordu.” (RNG-YG)., “…kısmen ne konuştuklarımızı dinlemiş, tekrar odasına gitmiş.”<br />

(MB-AK)., “Bir kaza neticesinde bina esaslı surette sarsılmış, kısmen yıkılmıştı.” (RNG-YG)., “Bu durum, Tanzimat'tan<br />

sonra kısmen oldu.” (OS-HT)., “Erdinç bir-iki metre uzaktan pek çok ayrıntıyı seçebiliyor, bazı yazıları kısmen<br />

okuyabiliyordu.” (ÜK-BDG)., “Hakikatte ise bu şirket ve birlikler bu kısımda zikri geçen ve iddianamede esas ittihaz edilen<br />

halleri önlemek hususunda bütün kuvvetleriyle çalışmış ve bunda da kısmen muvaffak olmuştur.” (HCY-TPH)., “Sanıyorum<br />

bu soruya yukarıda kısmen cevap verdim.” (ASA-AK)., “Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karar, iadei muhakeme<br />

talebinin kabulünde Ceza Mahkemelerinin verdiği karara dahi, ancak ve kısmen benzemektedir.” (NB-DÜF).<br />

→ açıkla-, benze-, dinle-, don-, doyur- {tatmin etmek}, gerçekleş-, gör-, latinleş-, oku-<br />

, ol-, rahatlat-, uğraş-, yakıl-. ║ başarılı ol-, birbiriyle çakış-, cevap ver-, hak ver-, kabul et-,<br />

muvaffak ol-, tabii görün-.<br />

kışın:⌠45⌡/Kış mevsimde, kış süresince./ “Başında yoğun işler vardı, ama kışın birkaç haftalığına<br />

Viyana'ya gidecekti.” (PC-K)., “…konuş, konuş, konuş, sokulmuş kışın, üşümüş, donmuş…”(ZOS-GZ )., “Yazın taze bakla<br />

yerler, kışın kuru bakla.” (CD-Oİ)., “Kışın çok kar yağar, evlerimizin altını hep su basardı.” (FA-SUYK)., “Rabbim! beni<br />

yaratmışsın, İnsan şeklinde görünürüm, Terlerim yazın, üşürüm kışın, Düşünürüm, düşünürüm...” (ZOS-GZ ).<br />

→ git- [5], üşü- [4], çalış- [2], don- [2], gel-* [2], öl- [2], uyu- [2], yet- {yetişmek} [2], ak-<br />

(ırmak), ayrıl-, bekle-, çürü-*, düşün-, giy-, güzelleş-, kışla-, oynar-, soğu-*, tüt- (baca),<br />

yumuşa-*. ║ (yağmur, kar vb.) yağ- [2], fethedil-*, gün kısal-, ısı düş-, idare et- {yetmek},<br />

309

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!