19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kayıtsız şartsız:⌠12⌡/Hiçbir şart ve bağı olmaksızın./ “Doktor Şefik Hüsnü, Komîntern'e<br />

dayanıp, 'Spartakistler'e cephe alınca; o da, eski arkadaşlarını kınadı, Şefik Hüsnü'yü kayıtsız şartsız destekledi.” (Aİ-OKB).,<br />

“Nihayet, 7 Mayıs 1945 sabahının ilk saatlerinde, temsilcilerini Reims'de bulunan General Eisenhower'in karargahına<br />

gönderip kayıtsız şartsız teslim belgesini imzaladı.” (FA-YST)., “Fakat, yatak odamızda, kayıtsız şartsız sevdi beni...” (NH-<br />

YM)., “Knidoslular bu yüzden işi durdurmak zorunda kalmışlar, Harpagos gelince de kayıtsız şartsız teslim olmuşlar.” (AK-<br />

MY).<br />

→ destekle-, imzala- (belge), kabullen-*, sev-, tanı- (devlet). ║ bağlı kal-, destek ver-<br />

*, idam et-, karar ver-, teslim edil-, teslim et-, teslim ol-.<br />

kaypakça: Ø<br />

kazaen:⌠3⌡/Kazara./ “Orhan aynı dalgınlıkla: -Evet, bu harp çıkarsa, artık geçen harp gibi kazaen<br />

çıkmayacak! -Geçen harp de kazaen çıkmadı.” (AHT-H)., “MÜŞTAK BEY - İstemem... (Elini çekerken, Sakine Hanımın<br />

duvağı ile iğreti saçı kazaen eline ilişir kalır ve Sakine Hanımın yüzü ve ak saçları açılır).” (GY-KO).<br />

→ harp çık-*[2], eline iliş-.<br />

kazara:⌠6⌡/1. Kaza sonucu, yanlışlıkla, bilmeden, kazaen, ezkaza./ “Fikret, fikirlerini<br />

nazımla söylediği için ona kazara şair değil, büyük ediptir derseniz, kıyametleri koparanlar vardır.” (BRE-KY)., “Atılan<br />

sopaların, kırılan meyhane camlarının kazara lafı geçse, sinirli bir utangaçlık içine düştüğü görülür onun.” (NM-TÖ2).,<br />

“Kazara girsem, içimdeki ben şahlanıyor, sabahlara kadar, şundan şu çıkar, bımdan bu çıkar diye benimle bitmez tükenmez<br />

bir mücadeleye girişiyordu.” (OK-AY)., “Mahkemede, "kazara vurdum" diye ifade verdi.” (SY-BECO). ; /2. Rastgele,<br />

tesadüfen./ “Kazara sokakta bir gün ona bir İngiliz rastlasa” (SKA-GA).<br />

1.⌠5⌡→ de-, gir-, vur-. ║ lafı geç-. ║ tutuklanıp cezaevine düş-.<br />

2.⌠1⌡→ rastla-.<br />

kazasız:⌠3⌡/2. Kazasız bir biçimde./ “Köylülerin büyümesini önlediği bu saldırı da kazasız atlatıldı.”<br />

(NC-SY)., “Köpek ölünce kazasız geçiremedik, dedi, kurt çarptı.” (KT-Gİ).<br />

→ atlat-, geçir-*.<br />

kazasız belasız:⌠9⌡/Kazaya veya güçlüğe, sıkıntıya uğramadan./ “Tanrı yardımcın olsun,<br />

inşallah kazasız belâsız nişanlına kavuşursun.” (HT-GF)., “…."şarkılar sîzi söyler" bu kışı da atlatırsak kazasız belasız….”<br />

(MÜ-KGD)., “Babıhümayun önüne kadar kazasız belasız geldi.” (REK-Y)., “Valla bizim o teknik şartlarımız altında fazla<br />

düşünmek, kimseyi örnek almak fırsatımız olmadı, tek düşüncemiz bu zor işi kazasız belasız bitirmekti.” (AD-Y).<br />

→ kavuş- [2], atlat-, bitir- (işi), çıkar- (yük), eriş-, geç- (gezi), gel-, gönder-.<br />

kefaleten: Ø<br />

kefenli: Ø<br />

kefensiz:⌠2⌡/2. Kefene sarılmadan./ “Daha geçende kaput bezi bulamadık da kefensiz gömdük<br />

Salih'in ölüsünü.” (RB-SN)., “Al bunları da kışlak sahibi olunca, ben de ölünce, siz de beni kefensiz gömmeyin, olur mu?”<br />

(YK-BE).<br />

→ göm-* [2].<br />

298

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!