19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kararlama: Ø<br />

kararlamadan:⌠1⌡/Kararlama yoluyla, görmeden./ “‘Yıldızların aydınlığı var. Kararlamadan<br />

atıyorlar işte; makineli tüfek olunca, tarıyor ortalığı.’” (SK-D).<br />

→ at- {ateş etmek}.<br />

kardeşçe:⌠5⌡/2. Kardeşe yaraşır biçimde, dostça, içtenlikle./ “Zemin katındaki 'babadan<br />

kalma' saz salonundan, ortalığı velveleye veren Mahur curcuna; yanık yağ, kızarmış balık, felâket anason kokusu. kardeşçe<br />

öpüşerek ayrıldılar.”(Aİ-OKB)., “Sana kardeşçe söylüyorum, Tatarcık'tan kendini sakın Recep.” (HEA-T)., “Kardeşçe<br />

uzatıyorum yanaklarımı, işte insanca ateşler almak için Gelip geçtikçe öpen dudaklardan.” (TU-BŞ).<br />

→ ayrıl-, söyle-, uzan-. ║ iyi geceler dile-, yanağını uzat-.<br />

kardeş kardeş:⌠9⌡/Dostlukla, dostça, sevgiyle./ “Dünyada esen rüzgârlar kardeş kardeş eser<br />

Dünyada esen rüzgârlar vızgelir….” (İB-E)., “Ne ayıp, kardeş kardeş oynayamıyor musunuz?” (LN-BD)., “Artık Allatsın<br />

gölgesi, herhangi bir kadın için tamamen tehlikesiz bir duruma düşmüş, sevgili halayıklarıyla kardeş kardeş masal<br />

konuşuyordu.” (MTT-SS)., “Oturur yanyana, kardeş kardeş muhabbet edersiniz!” (OCK-Ç).,<br />

→ es- (rüzgâr), geçin-*, kal-, konuş-, otur-, oyna-*, yaşa-. ║ muhabbet et- [2].<br />

karga tulumba:⌠10⌡/Birkaç kişi birini yakalayıp elleri üstünde havaya kaldırarak./<br />

“İkisi birlikte bir kadını karga tulumba taşımaktadırlar.” (CB-BO3). “Ayaklarından biz tuttuk, başından dışardakiler, karga<br />

tulumba kadını çıkardık.” (AN-AZDE)., “Üç dört kişi karga tulumba, yakaladılar.” (GY-H1)., “Evetle birlikte, genç<br />

arkadaş, karga tulumba içeri alınır.” (UM-SP).<br />

(YK-BE).<br />

→ taşı- [2], çıkar-, getir-, götür-, kucakla-, tık-, yakala-. ║ içeri al-, yola çıkart-.<br />

→ karga tulumba etmek.<br />

⇒ karga tulumba taşımak.<br />

karılı kocalı:⌠1⌡/Karı koca birlikte./ “Bütün oba; kızlı erkekli, karılı kocalı Cerene yalvarmadı mı?”<br />

→ yalvar-.<br />

karınca kaderince: Ø<br />

karınca kararınca:⌠7⌡/Az da olsa, elinden geldiği kadar, karınca kaderince./ “Orada<br />

konaklayan «yolcu» kuşaklara karınca kararınca bildiklerini, bazen gıdım gıdım, bazen cömertçe aktarırlar.” (HT-ÖTÖ).,<br />

“Kırık Gönül'den sonra memleketin dört bir yanından evli hanımlar kendisine mektuplar gönderdiler: her biri, kişisel<br />

yaşamöyküsünü karınca kararınca anlatıyor ve Süha Rikkat'ten yardım dileniyordu. (Sİ-ÖKS)., “Kaç yıldır, karınca<br />

kararınca şarkıcılık yapıyoruz ikimiz.” (KK-SE).<br />

→ aktar-, anlat-, boğuş-, ol-, yaz-. ║ şarkıcılık yap-, yardımda bulun-.<br />

karış karış:⌠9⌡/Bir şeyi her yönüyle, inceden inceye, hiçbir tarafını ihmal<br />

etmeksizin./ “Bütün yemleçlere teker teker, karış karış baktı!” (FB-T)., “…. İstanbul'u karış karış, dükkân dükkân<br />

gezmiş, ….” (OP-KK).<br />

→ gez- [4], bak-, donat-, gezin-, gör-, karışla-.<br />

293

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!