19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

K<br />

kabaca:⌠19⌡/2. Yaklaşık olarak./ “Uzunca bir araştırma döneminden sonra kabaca yöntem üstünde<br />

anlaştık.” (AD-Y)., “Tüm sahne baştan sona kabaca prova ediliyordu.” (AD-Y)., “İkinci büyük başkalaşma kabaca<br />

1920'lere denk gelmiştir: Proust, Joyce, Musil üçlüsünün başı çektiği bir yolda.” (EB-YU). ; /3. Yaklaşık oyarak,<br />

{özetle, genel hatlarıyla}./ “Büyükbabamın birçok "mutad hasbıhal"de belirttiği üzere, bu "okul içi düşmanlar"<br />

kabaca üç sınıfa ayrılabilirdi: ….” (TY-AÖ)., “Varmak istediğimiz yeri biri şöyle kabaca anlatmıştı bize.” (EÖ-GSA).,<br />

“Kabaca söylersek özel diller bunlar, özel durumlarda başvurduğumuz diller.” (NU-DG)., “Kabaca bir karşılaştırma<br />

yaparsak, ‘Düdüklü Tencere’ ile ‘Horozdan Korkan Oğlan’ birbirine benzer içeriklerin ayrı bir dil işleyişiyle yazıldığı<br />

kanısına varabiliriz.” (DH-SS).<br />

2.⌠6⌡→ anlaş-, onayla-, anlatıl-, denk gel-, prova edil-, yerli yerine oturt-.<br />

3.⌠13⌡→ ayır- {sınıflandırmak} [4], anlat-, belirle-, değin-, düşün-, özetlen-, söyle-. ║<br />

karşılaştırma yap-, ortaya çık-, söz edil-.<br />

kabadayıca:⌠2⌡/2. Kabadayıca yakışır bir biçimde./ “Fesini kabadayıca sedire fırlattı, odanın<br />

ortasında, elleriyle yüzünü kapamış duran Neriman'a yaklaşıp bileklerini tuttu.” (KT-YS)., “Büyük oğlan öküzü çökertmiş<br />

arslan heykeline doğru uzaklaşan bir çocuğu omuzuyla kabadayıca gösterdi: Ceplerini yoklayacaktı.” (KT-YS).<br />

→ fırlat-, göster-.<br />

kabala (II): Ø<br />

kabilinden: Ø--<br />

kablelvuku: Ø<br />

kaça:⌠52⌡/Ne kadara?/ “Köylüye, Doğru söyle dedim, sen bu eşeği kaça aldın?” (AN-AZDE)., “Tüccar<br />

kaygılanmış: - Kaça satarsın?” (İS-DÖV)., “Yahut bizim minyatürler... -Yenisi kaça çıkar, acaba?” (AHT-H)., “Yaşımız<br />

kaça geldi, ondan mı acaba?” (CS-GC)., “Alalım biz bu eşeği. Kaça vereceksin?” (AN-AZDE)., “Bu düğün bana kaça<br />

patladı biliyor musun?” (ÜA-TÖ)., “Bu zamanda bir oda kaça tutulur hanım?” (SFA-HBSK)., “Herbir tane beşbin liralık<br />

devlete kaça mal oluyor?” (AN-AZDE).<br />

→ al- [10], sat- [7], çık- [4], gel- (saat, yaş) [4], ver- [4], gel- [2], ol- [2], yap- [2], boya-,<br />

böl-, düş-, geçir- (karşıya), git-, satıl-, tak-, tutul- {kiralamak}, var- (toplam), yaptır-, ye-. ║<br />

mal ol- [2], satın al-, mal et-.<br />

→ kaça patlamak.<br />

⇒ kaça almak, kaça satmak.<br />

kaçak:⌠13⌡/6. Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice./ “‘Tabii kaçak gireceğiz!’ ‘Ben<br />

çıkamam,’ dedim duvarın yüksekliğini gözlerimle ölçerek.” (HAT-KHK)., “…beni polisler götürmüştü sırasında birkaç ay<br />

paris'te kaçak yaşadım…” (Aİ-BSM)., “Hapsettiler, kaçtı: Bir zaman kaçak gezdi, sonra, bir yolunu bulup kendini<br />

Anadolu'ya attı.” (MŞE-MA)., “‘Evet anneciğim, kaçak geldim.’” (HT-GF).<br />

289

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!