19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

I<br />

ığıl ığıl:⌠2⌡/Ağır ağır, yavaş yavaş./ “Sadece gözlerinin kor ışıltısıyla aydınlanmış şehvetli<br />

karanlığımızda, ığıl ığıl öpüşüyorduk; kulağıma eğilerek, o cehennem nefesiyle fısıldadı: 'Ben senden yaşlıyım, hem çok<br />

yaşlı!’” (Aİ-YK)., “Kan ığıl ığıl soğuyor.” (NM-TK).<br />

→ öpüş-, soğu-.<br />

ıkıl ıkıl: Ø<br />

ıkına sıkına:⌠2⌡/1. Büyük güç harcanarak./ “Ø”. ; /2. Çekinerek, sıkılarak./ “Hatta bir<br />

keresinde bir pastanede garson birkaç kelime lisanını toparlayıp, ıkına sıkına, "What drink you?" diye sormuştu.” (AK-AA).,<br />

“….. her seferinde onlara yeni işlediğim bir suçu itiraf edercesine, ıkına sıkına; 'Babam evde yok' diyordum.” (HAT-KHK).<br />

1.⌠-⌡→ Ø<br />

2.⌠2⌡→ de-, sor-.<br />

ıkına tıkına: Ø<br />

ıklaya sıklaya: Ø<br />

ıklım tıklım: Ø<br />

ılgım salgım: Ø<br />

ılgıt ılgıt:⌠3⌡/Yavaş yavaş, hafif hafif (akmak, esmek)./ “Bizim önem verdiğimiz tek şey varsa<br />

Çini mavisi göklerin, imbatın tadı Gökyüzü her sabah masmavi üstümüzde İmbat her akşam bağrımıza ılgıt ılgıt esiyordu<br />

ya...” (NC-İG)., “Süt çoktan sağılmış, çadırların önünde kara kazanlarda kaynıyor, ortalık ılgıt ılgıt süt kokuyordu.” (YK-<br />

BE)., “Görenler onu, ya da sesini işitenler, 'Bu bir kurt,' dermiş, 'yaralı bir kurt.' Hani böğrüne bir kurşun yemiş de kanı<br />

sesinden akıp gecenin her yerine ılgıt ılgıt yayılıyor...” (HAT-KHK).<br />

→ es-, kok-, yayıl-.<br />

ılık ılık:⌠5⌡/Ilık olarak./ “Kanım damlar ılık ılık sabaha dek düşüme giren aydınlığa karşı.” (AKB-BŞ).,<br />

“Asırlarca sarhoşluk Bir gemi, ben bir yelken, Ve ebedî yalnızlık Esiyor ılık ılık.” (FHD-50S)., “Taze sığır pislikleri ılık ılık<br />

tütüyor köyün içinde.” (FB-ID).<br />

→ damla- (kan), es-, kana- (yürek), tüt- (koku).<br />

ıpıl ıpıl: Ø<br />

ışıl ışıl:⌠25⌡/2. Titrek ve parlak ışık saçarak./ “Bilirsin her gelişinde yılın son karları Güneşte ışıl<br />

ışıl yanardı Kimseye anlatmadım karları” (AT-ST)., “Kaldırım taşları, çakıl duruluğunda, güneşte ışıl ışıl parlıyordu.” (EÖ-<br />

P/S)., “Bilgiden gelen güçle, ışıl ışıl bakardı.” (NM-TK)., “Ferdi elinde mezelerle geldiği zaman, ışıl ışıl gülerdi o gözler.”<br />

(NM-TK).<br />

271

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!