19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

hükmen:⌠3⌡/Hakem kararıyla./ “Bu maçı tek başına, kendi kendine oynayabileceğini sanan yazar ise<br />

ya yazının kurallarım öğrenmediği ya da bu kuralları çiğnediği için, daha baştan, maçı hükmen yitirmiştir.” (Öİ-YSÜ).,<br />

“……onun pes demesini de beklemez, güreşi bırakır, hükmen galip sayılırdı.” (REK-Y)., “Sen karşında beni bulmayınca,<br />

alanı boş, beni de hükmen yenik sayıyorsun.” (VT-BÖKDYO).<br />

→ yitir-, galip sayıl-, yenik sayıl-.<br />

hülasa: Ø--<br />

hülasaten: Ø--<br />

hüngür hüngür:⌠53⌡/Yüksek sesle ve hıçkıra hıçkıra./ “Nilüfer kıskançlık krizleri geçirip<br />

hüngür hüngür ağladı, kıyametler kopardı, illa o da Semra'nın okuluna gidecekti.” (AK-AA)., “Hamit Nafiz'in evinde<br />

göğsüne giren ağrıyı geçiremeyip, iki dakika sonra en canlı İnsani cansız görmek Paşa'yı hüngür hüngür ağlatmış ve galiba<br />

onu hayatında ilk defa, bu durumlarda âciz kalan doktorluğa, bu aziz mesleğine bile küstürmüştü.” (HT-ÖTÖ).<br />

→ ağla- [50], ağlat- [3].<br />

⇒ hüngür hüngür ağlamak<br />

hür:⌠10⌡/2. Özgür bir biçimde, {özgür olarak.}./ “Onları hür bırakacağız.” (AHT-H)., “Köroğlu<br />

gibi hür yaşarım orda ben.” (AMD-BŞ)., “Gitmek için hür bırakılırdı.” (HZU-AM)., “Bu demecin esasları şöyle idi:<br />

İnsanlar hakları bakımından hür ve eşit doğarlar ve öyle kalırlar.” (FA-YST)., “Halkçıyız dedin halk içinden, İnançla hür<br />

yetiştirdin bizi, Borçluyuz sana ta derinden!” (CK-BŞ).<br />

→ bırak- [2], yaşa- [2], bırakıl-, çırpın-, doğ-, geç-, yarat-, yetiştir-.<br />

hürmeten: Ø<br />

hürmetkârane:⌠1⌡/Hürmetlice./ “İşinin cidden ehli Mavromatis Efendi, gayet hürmetkarane<br />

sigaramı yaktı; tabak önüne uzatınca. Mersi paşam! diyerek aldığı sigarayı sol kulağının arkasına yerleştirdi.” (Sİ-İGÇÖ1).<br />

→ sigara yak-.<br />

hürmetlice:⌠1⌡/Hürmetli bir biçimde, hürmetkârane./ “Bir delikanlı hürmetlice atı tutmuş onu<br />

bekliyordu.” (YK-İM1).<br />

→ tut-.<br />

hürmetsizce: Ø<br />

hürya:⌠1⌡/Hep birden, cümbür cemaat./ “Sonunda, Yahya Kemal'in yazmış olduğu öğrenilince,<br />

Talât Paşa (sivil ve gülümseyerek) ‘ha bizim şu şair Yahya Kemal miymiş?’ der ve hepsi hürya otururlar koltuklarına.” (EA-<br />

DY).<br />

→ otur-.<br />

hüsnüniyetle:⌠2⌡/İyi niyetle./ “İşte böyle, bütün bu hikâyede bana müspet intibaı polis verdi,<br />

hüsnüniyetle, çok dikkatli hareket ettiler, bütün komiser, muavin ve memurlar aşağı yukarı benim kadar her bir parça<br />

üzerine titrediler, ….” (GD-ADM)., “Avrupa devlet adamları, başlıca ihtilâf mevzuu olan mühim siyasî meseleleri, her türlü<br />

millî egoizmlerden uzak ve yalnız umumun nef'ine (yararına) olarak, son bir gayret ve tanı bir hüsnüniyetle ele almazlarsa,<br />

korkarım ki felâketin önü alınamayacaktır.” (MB-AK).<br />

→ ele al-* (mevzuu), .hareket et-.<br />

270

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!