19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sayfa sayfa mensur şiirler okuyordu.” (GY-GH)., “Ben de size her gün balık yemeği yaparım.”(YK-KSİ)., “Güneş her gün<br />

onlar için yeni baştan doğuyordu.” (AHT-H)., “Gazi babamız her gün bayram yapalım diyor arkadaşlaaar!” (Mİ-DHB).<br />

→ git- [7], gör- [7], öl- [7], gel- [6], bekle- [4], oku- [4], yap- [3], doğ- [2], yaz- [2], ye-<br />

[2], anlat-, bırak-, bölüş-, çalış-, dalaş-, eklen-, geç-, gir-, güzelleş-, in-, kolla-, konuş-,<br />

kuvvetlen-, otur-, ovul- (diş), öğren-, pahalan-, sat-, sinirlendir-, söyle-, sula-, sür-, taşı-, taşın-<br />

, tüken-, ver-. ║ bayram yap- [2], (güneş) doğ- [2], (çiçek) aç- [2], balığa çık-, balık tut-,<br />

bayram et-, çamaşır yıkan-, dans ettir-, dolup boşal-, hile yap-, (mağazayı) aç-, mektup yaz-,<br />

seyret-*, şehre in-*, tashih et-, tıraş ol-, tövbeler et-.<br />

herhâlde: Ø--<br />

her hâlde: Ø--<br />

her hâlükârda:⌠6⌡/Kesinlikle./ “Elke'yi kaybedecek olması mı? «...her halükârda aldatılmışızdır,<br />

samimiyetimiz suiistimal edilmiştir; böyle müşkül bir vaziyette, haysiyetimizden ve izzetinefsimizden sarf-ı nazar etmeksizin,<br />

Elke'yi affetmemiz imkân harici görünüyor; affetmediğimiz takdirde ise, ne tarafından bakacak olsak...»” (Aİ-OKB)., “Her<br />

halükarda A.S. ile ilişki kurulacak. (Kendiniz ya da Iraklı biri).” (EÖ-GSA)., “Beynin algılama gücü kendisine bir tuzak<br />

kurmazsa işi her halükârda bitirecekti.” (MK-AR).<br />

→ aldatıl-, kaldır-* {tahammül etmek}. ║ ilişki kurul-, işi bitir-, kaybettir-*,<br />

samimiyeti suiistimal edil-.<br />

her zaman**:⌠670⌡/Ara vermeden, sürekli, daima, sık sık./ “Her zaman olmaz ki! Her<br />

zaman olmayacak” (TDK-KO)., “"Yapılmasını doğru bulduğum bir şeyi her zaman her zaman yapmaktır."” (FO-KSA).,<br />

“Her zaman bulunurdu ya, bu kez de yakın birkaç dosta rastladım. Hele birisi o kadar ciddi idi ki, sürekli rakı<br />

yudumluyordu.” (AB-BYS)., “Seni her zaman seveceğim. Her zaman, yalnız seni seveceğim.” (EB-BG)., “Zaten sizinle her<br />

zaman açık konuştuk efendim.” (YK-KSİ)., “"O ne kadar üzülürse üzülsün, ne kadar acı çekerse çeksin, her zaman belli<br />

etmez."” (YK-KSİ)., “…her zaman Kuvva çeteleri kullanılıyordu.” (TB-KA)<br />

→ ol-* [9], yap- [3], bul- [3], başla- [2], bekle- [2], bulun- [2], dur- [2], gör-* [2], sev- [2],<br />

yaz- [2], yazıl-* [2], al-*, bak-, benzet-, bil-, bozul-, dayanış-, de-, değerlendiril-, değiştir-,<br />

destekle-, dinle-, dokun-, duyul-, duyur-, düzeltil-, gel-*, git-, gölgele-, gül-, güven-, iç-, kal-<br />

*, konuş-, koru-, kullanıl-, oku-*, oyna-, öp-, rastlan-*, sayıkla-, sinirlen-, şaş-, tat-, uy-, ürk-,<br />

ürpert-, ver-*, yanıl-, yara-*, ye-, yet-*, yücelt-. ║ dolu ol- [2], eksikliği duyul- [2], mutlu et-<br />

[2], açık konuş-, baskın çık-, belli et-*, dikkate al-, eli elinde ol-, eş ol-, galip gel-, gerek ol-,<br />

güven ol-*, hüzün ver-, içinde bulun-, ihtiyatla dinle-, kabul et-, kendini geride tut-, memnun<br />

et-, nazarı-ı dikkati celbet-, olanak bulun-, şikâyet et-, şüphe ile bak-, tedirgin et-, tekrar et-,<br />

teşkil et-. ║ biner gelir, düşünür durur, oturur konuşur, sorar durur.<br />

hesabına: Ø--<br />

262

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!