19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yak-, (başını) çevir-, boynuna sarıl-, çiçek aç-, (çiçek) donan-, dua et-, göç et-, harekete geçir-,<br />

hazırola geç-, hücum et-, hücuma kalk-, içeri dol-, işe giriş-, iştirak et-, kadeh kalk-, kadeh<br />

tokuşturul-, kahkaha sal-, (kapı önüne) dökül-, katar ol-, kaybet-, kaybol-, kök sal-, kucakla-,<br />

kürek çek-, mazi ol-, (mermi) boşalt-, niyaz eyle-, omuz silk-, öksüz kal-, öne eğil-, sökün et-,<br />

şiire gir-, tebrike koyul-, tekbir getir-, tekneye atla-, teşkil et-, üstüne silah dik-, üstüne yürü-,<br />

(yanına) git-, yaprak dök-, yere in-, yol tut-, yola çık-, yola düş-, zapt et-. ║ dönüp bak- [2],<br />

çığrışıp dur-, eğilip bak-.<br />

hepten:⌠56⌡/ Tamamıyla, büsbütün./ “Takma dişlerini takırdata takırdata yumuşak, üzümlü kekten<br />

yiyordu. ‘hepten gitmesin’ dedi; ‘daha çay içeriz.’ Kısık gözleriyle bir an, çok kısa bir an Ganimet'i süzdü.” (Sİ-DSG).,<br />

“Tacir Ali Bey şimdi trende Yan gelip yatmış Karıyı kızanı hepten unutmuş Evleri var hane hane.” (ME-TŞ)., “Bak sana<br />

söyliyim hepten cozuttu bu adam.” (AA-AD). “Siz çıldırmışsınız hepten.” (GD-TO1)., “Artık kuşlar hepten aç kalıyor<br />

dışarıda, havada kahır turları atıp atıp çaresizlik içinde, sanki insanlara daha yakın olmak istercesine damların saçağına<br />

tünüyorlar.” (HAT-KHK)., “Çünkü her şey hepten sarpa sarar.” (AA-AD).<br />

→ git-* [3], unut- [3], çıldır- [2], akışkanlaştır-, alış-, arın-, art- (baskı), azal-, benze-,<br />

cozut-, değiştir-, dişle-, geril- (ortam), güzelleş-, ıssızlaş-, kaldır-, kana-, kap-, karıştır-,<br />

katlan- (masraf), kazın-, kırıl-, sapıt-, silâhlan-, şaşır-, telaşlan-, yadsı-, yen-, yık-, yıkıl-. ║<br />

abesle iştigâl ol-, aç kal-, ayağa düşür-, cinleri ayaklan-, dermanı kesil-, efkâr sar-, kaybet-,<br />

kaybol-, kendini bırak-, kendini yitir-, kocakarı ol-, masumiyetini yitir-, panik yarat-, sakata<br />

gel-, sarpa sar- (her şey), sınıf değiştir-, soluğunu kes-, vicdansızlaş-, yok et-, yok ol-*<br />

hercaice: Ø<br />

her daim:⌠9⌡/Her zaman, daima./ “Ama bu deli, bu sarı sıcağa karşın o muhalif yel her daim<br />

esiyordu yaylada.” (FO-KSA)., “Çünkü Bekir, her daim gelir çeşmenin taşına oturur: Gözlerini şarıl şarıl akan suya çevirir<br />

düşünür.” (YK-İM1)., “İncecik 1950'den sonra D.P.'yi Aktil ise her daim CHP'yi tutmuştur.” (FO-KSA)., “İçi her daim kan<br />

ağlıyordu.” (YK-KSİ).<br />

→ es- (yel), gel-, otur-, tut- {desteklemek} ║ çok ol-, içi kan ağla-, işi iyi git-, kendini<br />

bil-. ║ yanıp sön-.<br />

her dem:⌠6⌡/1. Her zaman./ “‘Her dem yeni doğarız / Bizden kim usanası?’” (EI-NS)., “Şiirimin anası,<br />

benim en güzel annem Hüzünler emzirir her dem Bitmez bir yolculuktur” (KŞY-2002)., “Ocaklar yansın her dem bacada is<br />

olmasın” (AS-Ş). ; /2. Bütün bir yıl boyunca./ “Ø”.<br />

1.⌠6⌡→ doğ-, emzir- (hüzün), sal- (koku), yan- (ocak) ║ set çek- (tehlikeye)<br />

2.⌠-⌡→ Ø<br />

her gün**:⌠553⌡/Süreklice, sürekli olarak./ “Basra'dan İstanbul'a her gün yedi kervan gider!<br />

dediler.” (KT-Gİ)., “Beria'yı her gün görüyordum.” (SA-K/S)., “Bizi asanlar ve astıranlar ise; her gün bin defa<br />

öleceklerdir.” (NB-DÜF)., “Ama unutma, her gün beni orda pencerenin içinde bekle, e mi?” (OK-AY)., “Bana her gün<br />

261

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!