19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

koru-, için için yan-, sesini duyur- {etkisini belli itmek}, soykırımdan geçir-. ║ bağırıp dur-,<br />

bakıp dur-.<br />

hâlihazırda: Ø<br />

halisane: Ø<br />

hâliyle:⌠17⌡/1. Olduğu gibi./ “Ø”. ; /2. Olağan bir sonuç olarak, ister istemez./ “Bu<br />

serviste de geçiş büyük sorunlar yarattı. Haliyle de ayrılmalar oldu.” (DC-BSKY). “Ama böylelikle sadece bir iktidarı<br />

yenmiş oluyoruz, bu sırada başka bir ya da birkaç tanesini tesis edip etmediğimizle ilgilenmiyoruz haliyle.” (ÜK-BDG).,<br />

“Sıvalar da haliyle dökülme yapıyor. İçeriye su alınca, demirler de haliyle paslanma yapıyor.” (BA-TO1)., “Evde 5-10 kişi<br />

daha var. Haliyle, acı haberden hepsi allak-bullak olmuş.” (NB-DÜF).<br />

1.⌠-⌡→ Ø<br />

2.⌠17⌡→ ol- (bir şey) [2], algıla-, anlat-, bil-*, eğlenil-, ilgilen-*, sürüklen- {kendini<br />

kaptırmak}, veriştir-. ║ paslanma yap-, [2], ağırına git-, allak bullak ol-, (dökülme) yap-,<br />

(genişleme) yap-, içine gir- {kapsamak}, yanlış yap-.<br />

hâlsiz:⌠7⌡/2. Hâli, gücü olmayan, bitki, dermansız, takatsiz bir biçimde./ “Öfkesi geçince<br />

halsiz bir taşın üstüne oturdu.” (YK-OD)., “Sabahleyin, bir ara yarı daldığı uykudan pek yorgun ve halsiz uyandı.” (GY-<br />

H1)., “Toprağa, olduğu yere halsiz çöküverdi.” (YK-OD).<br />

→ otur- [2], uyan-, yat-. ║ yere çök- [2], (kendini) yatağa at-.<br />

hâlsizce:⌠2⌡/2. Hâlsiz bir biçimde./ “Birden aklına bir düşünce geldi: «Vay,» dedi halsizce.” (YK-<br />

OD)., Haydi, dön! Halsizce yere çöktü. (YK-OD).<br />

→ de-. ║ yere çök-.<br />

hamaratça: Ø<br />

hamilen: Ø<br />

handiyse:⌠20⌡/Yakın zamanda, neredeyse, hemen hemen./ “Kalabalık karamsarlığa birebir<br />

gelir. Handiyse hüngür hüngür ağlayacağım...” (EB-BG)., “Hikmet Bey, şehirdeki isyanı, biraz önce olanları, hatta Dilara<br />

Hanım'ı handiyse unutmuştu, Osmanlı'nın payitahtında edebiyattan konuşacak bir kadınla karşılaşabilmek Hikmet Bey gibi<br />

erkekler için büyük bir nimetti.” (AA-İGA)., “Hesap uzmanına baktım, göz pınarlarında yaşlar birikmiş, handiyse ağladı<br />

ağlayacak... - İşte böyle çocuklar...” (AN-AZDE)., “Çok matrak, handiyse kavga edecek, dedi şoför.” (FE-Ç).<br />

→ ağla- [2], unut- [2], dur-, kalkış-, kekele-, kov-, yap-. ║ akşam ol-, alaya al-,<br />

bembeyaz kesil-, boşa git-, gurur duy-, inanası gel-, kavga et-, söz et-, utanç duy-, yok ol-. ║<br />

ağladı ağlayacak.<br />

hanım hanımcık: Ø<br />

hani: Ø--<br />

250

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!