19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

→ çök-.<br />

gürül gürül:⌠41⌡/Akan şeyler bol ve gür ses çıkararak./ “Belediyedeki bütün odalarda gürül<br />

gürül sobalar yanıyordu.” (AN-AZDE)., “Evet, bir zamanlar Menderes gürül gürül akar ve karşısına engebeler dikildi mi<br />

kıvrılır döner, ama akarsu niteliğini hiç yitirmezmiş.” (AK-MY). ; //Canlı, coşkulu bir biçimde.// “Babadan kalma<br />

ev, anamın sayesinde gürül gürül işliyordu.” (SFA-HBSK)., “Göç başlardı gürül gürül, Türkmen göçü... Al yeşil, göç<br />

kalkardı, gürül gürül.” (YK-İM1)., “Kasabadan belki de yüzü nurlu bir de hoca getiririz, mezarların üstünde gürül gürül<br />

Kuran da okuturuz.” (YK-KSİ)., “Makyavelizm günümüzde hiçbir engel tanımadan derin yatağında gürül gürül akıp<br />

gidiyor.” (FA-SUYK).<br />

/…/⌠27⌡→ ak- [18], yan- [6], fışkır-, gürle-, ║ akıp git- [2].<br />

//…//⌠14⌡→ oku-* [2], ak-, başla- (göç), düşün-, gel- (mevsim), işle-, işle-, kalk-<br />

(göç), konuş-*, okut-, yaşa-. ║ akıp git- (dönem), ortaya çık-.<br />

⇒ gürül gürül akmak.<br />

gürültüsüzce:⌠7⌡/Gürültü yapmayarak, tedirginlik çıkarmayarak./ “‘Eğlence yeri’ değil,<br />

‘büyüklerin mektebi’ olan tiyatroya mümkün mertebe temiz elbiseler giyilip gürültüsüzce oturulur, ‘Perdenin açılacağını<br />

ihbar eden işaretten sonra, perde kapanıncaya kadar artık bir kelime bile konuşulmadan yalnız eser dinlenir’di.” (BA-YYY).,<br />

“İş hemen o an orada bırakılmıştı! gürültüsüzce...” (CS-GC)., “Hayvanlar, her vakitki gibi levent başlarını havada silkerek<br />

ufka doğrulttular ve arabayı, bir saman yığını gibi hafifçe, gürültüsüzce süratle çekip götürdüler.” (PS-SK)., “Piyanonun<br />

kapağını gürültüsüzce kapamış, taburenin vidası bozuktu, dönmüyordu, ya da vida yatağı yalama olmuştu, artık<br />

bilemiyorum; …..” (Sİ-İGÇÖ2).<br />

→ bırakıl- (iş), oturul-. ║ işin içinden (kendini) sıyır-, kapağını kapa-, taş yont-. ║ alıp<br />

git-, çekip götür-.<br />

güvensizce: Ø<br />

güya: Ø--<br />

güzel:⌠370⌡/11. Hoşa giden, beğenilen, iyi, doru bir biçimde./ “Çok sayın seyircilerimize,<br />

çok sayın Sergey Konstantinoviç Petrof, kasabanın necisi olduğunu ima yoluyla pek güzel anlattı...” (NH-YM)., “"Evet"<br />

diyor Mevlüt "çörtük çok güzel kokar!"” (MM-KG)., “"Ne kadar güzel konuşuyor.” (TA-NB)., “"Bak, bunu çok güzel<br />

söyledin işte..”” (TY-AÖ)., “Aşık Macit çok da güzel saz çalardı, Kesikgedik Köyü'ndendi.” (FA-SUYK)., “Ateş kırkı bulur, o<br />

rolünü aksatmadan, hattâ bazen ateşin etkisiyle daha da güzel oynar.” (HT-ÖTÖ)., “Nedense her zamankinden daha güzel<br />

giyinmişlerdi.” (NG-BKR)., “Benim gecem, pek güzel geçti.” (EI-KA)., “Birbirlerini pek güzel anlıyorlar ve Şahinde içerde<br />

inlerken babalarından bahsetmeyi ve onun için gözyaşı dökmeyi istemiyorlardı.” (SA-KY)., “Bu şarkıyı en güzel ben okurum<br />

gibi geliyor. Belki de okuduğum şarkının sözlerini dosdoğru bilmiyorum ama bestenin ses uyumunu pek güzel beceriyorum.”<br />

(BŞ-DKO)., “«Cemil, ne kadar güzel dans ediyorsun!” (SB-HAY)., “Gündelik yaşamdaki bu bölünmeyi, farklılaşmayı<br />

Tezakîri Cevdet'te yer alan şu satırlar çok güzel dile getiriyor: "Evlerde masa ve koltukkanepe kullanıldı.” (AO-ZS).,<br />

“EPKEM - Çok güzel tahmin ettin.” (HT-AŞ).<br />

→ anlat- [21], kok- [20], konuş- [20], söyle- [20], çal-* (enstrüman) [16], oyna-* [12],<br />

yap- [11], yaz- [11], giyin- [9], de-* [8], oku- [8], anla-* [7], geç- (zaman vb.) [7], bil- [5], eyle-<br />

[5], git- [5], gül- [5], becer- [4], sev- [4], anlatıl- [3], bak- [3], başla- [3], doğ- [3], dur-* [3],<br />

241

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!