19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

fısır fısır:⌠5⌡/1. Fısır sesi çıkararak./ “Ø”. ; /2. Gizli olarak, alçak bir sesle./ “İri kıyım<br />

memurla, saygılı tavrını hiç bozmayan nöbetçi polis, aralarında fısır fısır konuşuyorlar: Vaziyet nasıl, Hasan?” (Aİ-OKB).,<br />

“Habire konuşuluyordu, bazen açıkça, daha çok fısır fısır kulaktan kulağa pek çok şey söyleniyordu.” (EI-KA).<br />

1.⌠-⌡→ Ø.<br />

2.⌠5⌡→ → konuş- [4], söylen-.<br />

⇒ fısır fısır konuşmak.<br />

fış fış: Ø<br />

fışır fışır:⌠3⌡/Fışır sesi çıkararak./“Gürül gürül içimde akardı nehir. Fışır fışır kanunda akardı<br />

nehir.” (NE-GT)., “Biz, eli göze siper edip bakmaktayız, vapor fışır fışır sokulmakta...” (KT-Gİ).,<br />

→ ak-, öt-, solu-.<br />

fıtraten: Ø<br />

fiilen:⌠21⌡/1. Gerçekten./ “... bu saatten itibaren işe fiilen başlayacaktı.” (NSÖ-AD)., “Zaten<br />

tartışılmasa bile, fiilen dağılıyor.” (ZA-MAAİ)., “Ekim 1933 Silahsızlanma Konferansının fiilen sonu olmuştur.” (FA-YST).<br />

; /2. Gerçekten yaparak, çalışarak./“Öğrenciler, yarım gün okulda teorik dersler görüyorlar, yarım gün de<br />

matbaalarda fiilen çalışıyorlar.” (DC-BSKY)., “...iktidarı almak başka, kullanabilmek başka şey; hakiki iktidar, kuvvetini<br />

paylaşmaz, re'sen ve fiilen ifa eder: Bolşevikler neden dolayı kaidenin istisnai olsun?” (Aİ-OKB).<br />

1.⌠14⌡→ başla-, dağıl-, gerçekleştir-, gör-*, kapatıl-, yenil-. ║ egemen ol-, harbe<br />

giriş-, istihsal eyle-, işgal et-, kimsesiz kal-, komutanlık veril-, sona erdir-, (sonu) ol-.<br />

2.⌠7⌡→ çalış- [2], ifa et-, ispat et-, isyan et-, (savaşa) bulaş-, son veril-.<br />

fikren:⌠3⌡/Düşünce yoluyla, düşünerek, zihnen./ “Nitekim Şükûfe Nihal Hanımla her<br />

buluşmamızda fikren, ruhen biraz daha birbirimize bağlanıyorduk.” (GY-GH)., “Şeyh Şüca'yı ne hissen ne fikren<br />

yadırgamadılar.” (MTT-SS)., “Çünkü saray muhafızları da taht üzerinde meydana gelen değişikliği henüz duymamışlar ve<br />

yeni padişah fikrine henüz, hatta fikren hazırlanmamışlardı.” (MTT-SS).<br />

→, hazıllan-*, yadırga-*. ║ (birbirine) bağlan-.<br />

filhakika: Ø<br />

filozofça: bk. feylesofça<br />

filvaki:⌠3⌡/Gerçekte, gerçekten, her ne kadar, vakıa./“Yakup Kadri ve rüfelası diyeceğim, çünkü<br />

kayınbiraderi Burhan Asaf, şâir bir iki muharrir daha var ve belki Necib Fazıl da var, Kadro diye filvaki bir mecmua<br />

çıkarmak istiyorlar.” (CKM)., “Kadın kızı görmüştü, filvaki görmüştü ama, ağladığını pek bilemiyordu.” (HT-KSA)., “Adını<br />

ne koydunuz? Babamın adını koymak istedim ama itiraz ettiler. Filvaki bugün kimse Kadir diye çağırılmaktan memnun<br />

olmaz.” (RHK-BS).<br />

→ iste-, gör-. ║ memnun ol-.<br />

fincan fincan: Ø<br />

fisebillilah: Ø<br />

218

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!