19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

fena:⌠80⌡/6. Çok./“…..öyle dinler gibi görünmeme fena bozuluyor.” (FA-SUYK)., “O yapsatçının<br />

şaklabanlıklarına katılmamı bekledi!.. Fena içerlemişti..” (EA-DÖY)., “Boğazım fena ağrıyordu, ağır bir grip geçiriyordum,<br />

ateşim vardı.” (MU-BDA)., “Güzinim, Bu sabah da mektubun geldi, fena alıştım mektuplarına…..” (GD-ADM).,<br />

“Sıkılıyorum artık, fena sıkılıyorum.” (EI-KA).<br />

→ bozul- (moral) [9], içerle- [9], ağrı- [4], bat- [4], alış- [3], hırpala- [3], öfkelen- [3], acı-<br />

(ağrı) [2], dokun- (duygu) [2], kız- [2], sıkıl- [2], sıkış- [2], sızla- [2], sinirlen- [2], yorul- [2], az-,<br />

azarla-, bağır-, bunal-, çarp-, döv-, etkile-, gıdıklan-, gücen-, ıslan-, kay-, kork-, koy-<br />

{içerletmek}, payla-, sars-, sarsıl-, sıkıştır-, suçla-, terle-, terlet-, tutul-, uyu-, üşüt-, yan-, yor-.<br />

║ canı sıkıl- [2], kalbini kır- [2], canı yan-, dişli çık-, eziyet et-, kafa kurcala-, kahret-, midesi<br />

bulan-, nefret et-, yağmur bas-.<br />

→ (birini) fena etmek, (biri) fena olmak.<br />

⇒ fena bozulmak, fena içerlemek.<br />

fena halde:⌠180⌡/Aşırı ölçüde, son derece, pek çok, adamakıllı./“Bu son düşüncesine fena<br />

halde kızdı. -Bir felaketle alay etmek bana yakışmaz.” (AHT-H)., “Bundan fena halde bozuldu; sevinçlerini kaybetti.”<br />

(AMD-O)., “Babaannesine birdenbire fena halde içerledi.” (OK-C)., “Tayibe hem kızmış hem de fena halde sıkılmıştı.”<br />

(AK-AA)., “Şaşırıyor fena halde.” (FÇ-UV)., “Bu vaziyet karşısında Mustafa Kemal fena halde sinirlenmiş.” (EK-DT..A).,<br />

“Fena hâlde canım sıkıldı, kalkıp bir kokakola içtim, mutfakta oyalandım.” (EI-KA)., “Bu kadın fena hâlde sinirine<br />

dokunuyordu.” (HEA-T)., “Bu bağıran kimdi, kimin fena halde canı yanmıştı ki yürekleri yerinden oynatan bu acı feryadı<br />

basmıştı.” (OCK-KE)., “Aylinler yan yana durduklarında birbirlerine hiç benzemiyorlardı, ama tarifleri fena halde kafa<br />

karıştırıyordu. ‘Hangi Aylin?’ diye sorana, Aylinlere ait hangi sıfat söylense işin içinden çıkılamıyordu.” (AK-AA).<br />

→ bozul- (moral) [20], kız- [19], içerle- [8], sıkıl- [6], şaşır- [6], öfkelen- [5], sars- [5],<br />

azarla- [4], kızdır- [3], telaşlan- [3], acı- [2], boz- (moral) [2], çarp- [2], darıl- [2], duygulan- [2],<br />

kır- [2], kok- [2], kork- [2], sarsıl- [2], sinirlen- [2], yanıl- [2], aldatıl-, alış-, azarlan-, batır-,<br />

benzet-, bocala-, buna-, çoğal-, dışla-, döv-, eleştir-, gururlan-, haşla-, hırpala-, ıslan-, iç-,<br />

kıstır-, kızar-, korkut-, küçümse-, manyaklaş-, payla-, sarar-, sık-, sıkış-, sıkıştır-, sırıt-, sızla-,<br />

şaşırt-, tutul-, ürk-, üşüt-, üz-, üzül-, yadırga-, yoğunlaş-. ║ canı sıkıl- [8], (sinirine) dokun- [3],<br />

canı yan- [2], abayı yak-, aklına takıl-, aşık et-, âşık ol-, başı ağrı-, başını çarp-, birbirleriyle<br />

karıştır-, canı iste-, çaresiz kal-, çehresi bozul-, derde gir-, dişli çık-, faka bastır-, gözü ısır-,<br />

gücüme git-, halsiz düş-, ilgisini çek-, itici gel-, kadeh tokuştur-, kafa kurcala-, kafası karış-,<br />

kafası karıştır-, kafayı tak-, kahret-, kalbi sıkış-, kanına dokun-, karnı acık-, kayıp veril-,<br />

muazzep ol-, müteessir et-, müteessir ol-, onuruna dokun-, peşine düş-, pirelendir-, rahatsız<br />

ol-, tempo düşür-, tokat ye-.<br />

sıkılmak.<br />

⇒ fena halde kızmak, fena halde bozulmak, fena halde içerlemek, fena halde canı<br />

ferah fahur: Ø<br />

215

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!