19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yollan- [2], al-, başlan-, bırak-, büyü-, duy-, duyul-, düşün-, getir-, göm-, gönderil-, götürül-,<br />

hortla-, incelen-, kaldırıl-, kesil-, konuşlan-, koş-, noktala-, öğren-, öğret-, satıl-, sav-, seslen-,<br />

temizle-, toparlan-, topla-, tüy-, yetiştir-, yolla-. ║ yola çık-* [15], yatağa gir- [6], sokağa çık-*<br />

[4], balığa çık- [2], çiçek aç-* [2], dükkân aç- [2], iş başı yap- [2], işe git- [2], odasına çekil- [2],<br />

uyuyakal- [2], yemek ye- [2], yola düş- [2], ameliyata al-, demir al-, dükkân kapan-, dünyaya<br />

gel-, emekli ol-, fark et-, (gezmeye) çık-, haber gönder-, haber yolla-, hareket et-, harekete<br />

geçir-, hava karar-, kahvaltıyı hazırla-, kapı çalın-, kapıya dayan-, karşısına dikil-, kendini<br />

yollara vur-, nihayet ver-, oduna çık- {gitmek}, otobüs kalk-, (rakı sofrasına) otur-, sofra kur-,<br />

sokağa dal-, şafak sök-, telefon et-, terk et-, tıraş ol-, uykusu gel-, vazife başına gel-, yatmaya<br />

git-, yol tut-, yola düş-, yola revan ol-. ║ yatıp uyu- [2], alıp git-, ortalığı silip süpür-.<br />

⇒ erkenden kalkmak (uyanmak), erkenden gitmek, erkenden gelmek, erkenden<br />

yatmak, erkenden yola çıkmak.<br />

esasen:⌠23⌡/1. Başından, temelinden, kökeninden./ “Hissi bir adammış, esasen Ufaklık da ona<br />

çekmiş zaten.” (AA-AD)., “Esasen biliyoruz ki devinimin söz konusu olabilmesi için hem "çizgi" hem de "zaman"<br />

kavramlarına ihtiyaç vardır.” (EC-GDA)., “Üç çiftten biri esasen seviyordu ama, maddî müşküller karşısında bîr türlü<br />

resmen nişanlamaya cesaret edemiyordu.” (RNGBKD). ; /2. Zaten./ “Hayhay beyefendi, dedi, esasen Kâşir Bey de<br />

sizleri bekliyor...” (AN-AZDE)., “Okuyucularının sayısı sonsuz, ehliyeti mükemmel bir memlekette, düşük seviyeli sanat,<br />

esasen yaşayamaz.” (BN-DY1)., “Günlerce uğramadı esasen.” (Sİ-ÖKS)., “Hafız Eyüp’ün Şahin Efendiyi esasen gözü<br />

tutmamıştı.” (RNG-YG). ; /3. Nasıl olsa, gene./ “Ø”. ; //Aslında.// “Fakat Şahin Efendi, kadının ne olduğunu<br />

esasen bilmezdi.” (RNG-YG)., “Bakma sen, ben de kıyamıyorum esasen.” (AA-AD)., “Sıcaklar geçse düzelir esasen.” (AA-<br />

AD)., “Andranik'in vaatleri tahakkuk etmedi; Müslüman halk buna esasen hiçbir zaman inanmamıştı.” (HCY-TPH).,<br />

“Mamafih, Zeyniler'den sonra, burasını beğenmediğimi söylersem esasen ayıp düşer.” (RNG-ÇK).<br />

1.⌠2⌡→ çek- (benzemek), bil-, sev-, sez-. ║ dikkat et-.<br />

2.⌠10⌡→ bekle-, beklen-*, düşün-*, gör-, yaşa-*, uğra-*. ║ arka çık-, güzü tut-*, sabit<br />

ol- {değişmez olmak}.<br />

teşkil et-.<br />

3.⌠-⌡→ Ø<br />

//…//⌠11⌡→ bil-*, düzel-, inan-*, iste-, kıy-*. ║ ayıp düş-, hazırlıksız yakalan-, mesel<br />

esaslı:⌠7⌡/2. Köklü, etkili, güzel bir biçimde, doğru olarak./ “İttihat ve Terakki başkanlarının<br />

milletlerarası meseleler ve dâvalar hakkındaki fikirleri, önceki kuşaktan daha esaslı olmamıştır.” (FRA-Z)., “Seninle esaslı<br />

konuşalım.” (PS-SK)., “Sana daha esaslı yazarım yarın.” (GD-ADM)., “Bak, birinci sayfada Devrim başlığının altındaki<br />

"İdarei maslahatçılar esaslı devrim yapamaz" sözünün yanında da "Gazi Mustafa Kemal" var, Atatürk yok. "Devrimci Ordu<br />

Gücü" bildirilerinden biri daha. 7 nisan 1970 tarihli derginin manşetinde.” (HC-KKKY).<br />

→ ol-* [2], bil-, konuş-. ║ devrim yap-* [2], üzerinde dur-.<br />

⇒ (bir şey) esaslı olmak.<br />

208

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!