19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

enlemesine:⌠3⌡/Eni boyuna göre daha fazla olarak./ “Adamın çişine kazandırdığı görkemli kavis<br />

tek kemerli bir köprü gibi sokağı enlemesine kat ediyordu.” (BB-BBÇ)., “Tavan dediğim, enlemesine çakılmış dört iri<br />

kalas.” (EB-BG)., “Biri, ‘Kerem Usta, bu kayığı enlemesine ortadan hızarla kes!’ dedi.” (GY-H2).<br />

→ çakıl-, kes-. ║ kat et-.<br />

epey:⌠201⌡/Az denmeyecek kadar, oldukça, hayli, epeyi, epeyce, epeyice./ “Çoktandır<br />

insan içine çıkmıyorum Selim, bir yemek sohbetine katılmayalı epey oldu, doğrusu annenle babanı sıkmaktan çekinirim, eğer<br />

yalıyı tutarsak nasıl olsa sık sık görüşeceğiz, bu gece müsaade edersen ben kimseye görünmeden eve döneyim.” (AA-İGA).,<br />

“Bekir, eli Kala Mala'nm omzunda epey düşündü.” (CD-Oİ)., “Bu sözler arka güverteden ön güverteye kanatlandı, epey<br />

gülüştük.” (AK-MY)., “Bu düşünce epey uğraştırmıştı onu.” (BK-USBGA)., “Fethiye'nin bugün Ölü Deniz'le karayolu ile<br />

bağlanması hem Fethiye'ye eşsiz bir plaj kazandırmış, hem de Ölü Deniz'i epey kalabalıklaştırmıştır.” (AK-MY)., “Kısa<br />

zamanda epey yol almıştım yeni yaşamımda.”. (DK-Z)., “Sonra yanyana, hiç konuşmadan, epey yürürler ve buluşmanın ilk<br />

zevkini bu sükût içinde daha çok hissederlerdi.” (PS-FH)., “Aradan epey zaman geçti.” (KHK-YAH)., “Bu siyah gözler, bu<br />

uçarı gülüş yüzünden, epey acı çekti erkek, diyor duyulur duyulmaz.” (İA-GKD)., “Burada Gisela Kraft ile bir dergi için<br />

yaptığımız bir konuşmada da senden epey söz ettik.” (TÖ-LEM)., “Kitap, defter bile epey para tutmuştu.” (SFA-SS)., “Evet.<br />

Epey kilo vermişim.” (İA-İKG)., “Böyle yerlerde dolaşmanın doğal sonucu olarak vücudumuzda biriken statik elektriği çatır<br />

çutur birbirimize aktarmak da pek eğlenceli doğrusu! Epey içmiştik seninle, epey de dans etmiştik.” (BB-BBÇ)., “….hele<br />

denize alışmamış olanlar ilk zamanları epey sıkıntı çekerler, saatlerce güvertede serili kalmak, yahut daha fenası kusmak<br />

zorunda kalırlar.” (AK-MY).<br />

→ ol- [17], düşün- [7], geç- (zaman vb.) [6], sür- [5], ilerle- [4], uzaklaş- [4], yürü- [4],<br />

uyu- [3], bozul- [2], gül- [2], konuş-* [2], sıkıştır- [2], tut- [2], üz- [2], yor- [2], yüksel- (güneş<br />

vb.) [2], acık-, ağırlaş- (hava), alçal-, alış-, ara-, artır- (bilgi), asileş-, bekle-, biç-, bil-, bocala-,<br />

büyü-, büyüt-, çalış-, çekiş-, çektir-, dayat-, dol-, dolaş-, eski-, gecik-, geliş-, gez-, git-, gör-,<br />

güçleştir-, gülüş-, hafiflet- (endişe), haşla-, ıslan-, iç-, iç-, irdele-, iyileş-, kaçır- (içki),<br />

kalabalıklaş-, kalabalıklaştır-, kolaylaştır-, kuvvetlen-, küçül-, rahatla-, sayıl-, sendele-, sıkıl-,<br />

söylen-, sürün-, şaş-, şaşır-, tartış-, terlet-, tırtıklan-, törpüle-, uğraş-, uğraştır-, unut-, uza-,<br />

yaklaş-, yaşlan-, yat- (güneş), yaz-, yazıl-, yetiş-, yıpratıl-, yorul-, yumrukla-, zayıflat-, zorlan-<br />

, zorlaştır-. ║ zaman al- [7], uzun sür- [4], yol al- [4], zor ol- [3], söz et- [2], acı çek-, ahbaplık<br />

et-, araştırma yap-, baş ağrıt-, boy at-, çaba harca-, çene çalın-, dans et-, eline para geç-,<br />

gevezelik et-, güçlük çek-, haber al-, haksızlık et-, harcama yap-, hastalık geçir-, kafasını çel-,<br />

kâr sağla-, kıymet ver-, kilo ver-, meşhur ol-, meydana çık-, muamele yap-, para et-, para<br />

kazan-, para tut-, para ver-, para yap-, para yedir-, ses kesil-, seyahat et-, sıkıntı çek-, sıkıntı<br />

geçir-, sinir yatıştır-, sorguya çek-, söz götür-, tepki al-, tuhaf gel-, vakit al-, vakit daral-, vakit<br />

geçir-, vakit ol-, yalnız kal-, yankı uyandır-, zayiat veril-, zor gel-, zorluk çek-. ║ yazdık<br />

çizdik.<br />

⇒ (süre bakımından) epey olmak, epey zaman almak.<br />

epeyce:⌠221⌡/Epey./ “Doktor, arabadan epeyce uzaklaşmıştı, yolun solundaki seyrek çalıların gerisine<br />

gitti, boyuna titreyen elleriyle kuşağını aradı.” (CD-Oİ)., “Bekir atın üstünde, ayakları boşta, başı göğsüne eğik, epeyce<br />

204

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!