19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dalgınca:⌠11⌡/Dalgın bir biçimde./ “Dalgınca:"Öyle mi?" diyorum.” (EB-BG)., “Derslerini hazırlar,<br />

anlatılanları dalgınca dinler, kalemiyle oynar, hep bir yere yetişecekmiş gibi yaşardı.” (NM-TÖ2)., “Saçınla oynarsın<br />

dalgınca.” (İA-GKD). “‘Hayır teğmenim.’ dalgınca yürüdüm karargâh binasına doğru.” (EB-BG).<br />

→ de- [3], dinle- [2], oyna- [2], bak-, çevir- (sayfa), izle-, yürü-.<br />

dalgın dalgın:⌠95⌡/Çevresiyle ilgilenmeden, düşünceli olarak./ “Mümtaz bu ışığa dalgın<br />

dalgın baktı.” (AHT-H)., “Taşkın kovuklarda bitmiş cılız san çiçekleri koparıp ayaklarımın altından geçen suya atıyor,<br />

dalgın dalgın düşünüyordum.” (RNG-ÇK). “Gülümsüyor dalgın dalgın.” (EB-BG)., “Cüzamlı işhanlarının çiçekbozuğu<br />

basımevlerinin Önlerinden dalgın dalgın yürüyorsun.” (CS-SS)., “LEYLA :Evet. dalgın dalgın gidiyordu; beni görünce<br />

kıpkırmızı oldu.” (AMD-O)., “Ve yıllar geçtikçe Lâlezar kıra çıkar gibi hemen her gün kocasının mezarına gidiyor, orada<br />

Fatiha'sını okuduktan sonra dalgın dalgın iki yanını seyrediyordu.” (HEA-T)., “Başımı çevirmeden dalgın dalgın cevap<br />

verdim:Hiç...” (RNGBKD)., “Dalgın dalgın bir sigara daha yakıyorum.” (EB-BG).<br />

→ bak- [31], düşün- [6], yürü- [5], gülümse- [4], de- [4], dur- [3], git- [2], okşa- [2], oyna-<br />

[2], süz- [2], al-, ara-, bekle-, dinle-, dolaş-, gez-, gezdir-, gözle-, incele-, kaşın-, mırıldan-,<br />

otur-, say-, söylen-, sus-. ║ seyret- [4], cevap ver- [3], cıgara iç-, elden geçir-, elini cebine sok-<br />

, göz gezdir-, gözden geçir-, işini sürdür-, işleri işle-, sigara iç-, sigara yak-, tebessüm et-,<br />

tetkik et-, toprağı eşele-, yanından geç-. ║ gidip gel-.<br />

⇒ dalgın dalgın bakmak, dalgın dalgın düşünmek.<br />

dalgündüz:⌠2⌡/Güpegündüz./ “Bir oğlan dalgündüz bir kızı; bu kadar kalabalığın ortasında<br />

mıncıkladı.” (YK-BE)., “Yaa, atım, şu arkadaki pis koca, sakalı boklu da sakalı bitli, gelinini dümdüz pamuk tarlasının<br />

ortasında, şafağa karşı, istersen dalgündüz de, Mullanın oğlunun altında gördü de, kolay gelsin, beline kuvvet, dedi.” (YK-<br />

OD).<br />

→ gör-, mıncıkla-.<br />

dalkavukça: Ø<br />

dalkılıç:⌠2⌡/Kılıcını çekmiş olarak, yalın kılıç./ “…Vakarla çıkarıp gömdüğüm yerden savaş<br />

baltamı Mızrağımı öperek dalkılıç daldım dalkavuklara …” (ŞY-1999)., “Ben şimdi, dalkılıç, bunlara dalsam, ya gücüm<br />

yeter, ya da yetmez.” (KT-Gİ).<br />

→ dal- [2].<br />

⇒ dalkılıç dalmak.<br />

damla damla:⌠32⌡/Azar azar, {damlayarak}./ “….ve damla damla gönlüme aktı, ben ona sahip<br />

oldum, inancım netleşti, berraklaştı.” (EI-NS)., “Bir de baktık ki, makina kazanının civarına yapışmış benim gelinlik, damla<br />

damla erimiş, akmış.” (GY-H2)., “Mağaranın içi uzun bir dehlize benzer, etrafta birtakım acayip şeyler varmış gibi görünür,<br />

durmadan tepeden damla damla su sızar, yer daima ıslak olurdu.” (GY-H2).<br />

→ ak- [5], eri- [4], düş- [3], sız-* [3], süzül- [3], dökül- [2], koy- [2], ağla-, birik-, boşalt-,<br />

iç-, kat-, kuru-, süslen-. ║ su ver-, yüreğe işle-, ziyan eyle-. ║ akıp git-.<br />

⇒ damla damla akmak, damla damla erimek.<br />

damsız: Ø<br />

178

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!