19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kapatıp çekilmişler..." Meyyale Hanım gözyaşları içinde, hıçkıra hıçkıra Hasan Bey'in anlattıklarını dinliyor ve zaman zaman<br />

çılgınca haykırıyordu.” (HT-M)., “Davetleri kaçırmıyorlar, evlerinde balo veriyorlar, karnaval döneminde çılgınca<br />

eğleniyorlar. Ayrıca kendi hesabına sık sık o dönemde akademi diye anılan konserler veriyor çılgınca alkış topluyordu.”<br />

(NN-DM).<br />

→ alkışla- [6], sev- [4], alkışlan- [2], eğlen- [2], gül- [2], koş- [2], çal- (müzik), debelen-,<br />

gel-, haykır-, iste-, kulaçla-, oyna-, öp-, özle-, sus-. ║ tezahürat yap-, yok et-, emir ver-, canını<br />

yak-, at koştur-, alkış tut-, alkış topla-, nefret et-. ║ haykırır durur.<br />

⇒ çılgınca alkışlamak, çılgınca sevmek.<br />

çılgıncasına:⌠4⌡/Çılgınca./ “Çılgıncasına eriyor kemanlar.” (Sİ-ÖKS)., “Birbirlerine çılgıncasına<br />

sarıldılar.” (HT-GF)., Çılgıncasına çalıyordu kemanlar. (Sİ-ÖKS).<br />

→ çal- (keman), devin-, eri- (keman), sarıl-.<br />

çın çın:⌠6⌡/Metal eşyaya vurulduğunda çıkan ses benzeyen bir ses çıkararak./<br />

“Anlatmasına lüzum yoktu. Dışarda kadın müthiş bir sinir buhranına tutulmuş, mahalleyi çın çın öttürüyordu:Haksızlar,<br />

adaletsizler, fakir fukara düşmanları!!!” (OK-KT)., “... Hatta, avlu çın çın çınladı (HAT-KHK)., “Kayseri bez fabrikalarına<br />

gelip Loradan beyaz patiska veya renkli basma halinde çıkışını gösteren millî aktüalite filmleri, sinema sallerini alkış ve<br />

sevinç çığlıklarıyla çın çın çınlatıyordu. Milleti destanının ilk sayfasını kapadı.” (YKK-KK).<br />

→ öttür- [4], çınla-, çınlat-,<br />

→ çın çın inletmek, çın çın ötmek.<br />

⇒ çın çın öttürmek.<br />

çıngır çıngır: Ø<br />

çınsabah: Ø<br />

çıpıl çıpıl: Ø<br />

çır çır:⌠1⌡/Çırpınmak fiili ile birlikte ne yapacağını şaşırmak bir durumda çok üzüntü<br />

ve telaş anlatır./ “Ø”. ; //Çabuk bir biçimde.// “…zaman yer'dir yer de zaman yer devirse zaman lale zaman<br />

nezlesi oldum çır çır gidiyor ömrüm…” (MÜ-KGD).<br />

/…/ ⌠-⌡→ Ø<br />

//…// ⌠1⌡→ git- (ömür).<br />

çırılçıplak:⌠115⌡/2. mec. Çok açık ve yalın bir durumda./ “Onun bir ailesi, bir serveti, bir<br />

geçmişi, hatta bir ismi bile yoktu; hayatın içinde aşkıyla çırılçıplak duruyor, hiçbir istekte bulunmuyor, hiçbir şey umma<br />

cesaretini bile gösteremiyordu.” (AA-İGA)., “Duygularını apaçık, -yaşadıkları coğrafya gibi çırılçıplak söylemişlerdir.”<br />

(SA-KKK)., “Kızılderililerin çok etkileyici bir kültürleri olduğunu söyleyen Paula DiPerna, kitabında, ilk karşılaşma anını<br />

Bayan Kolomb'un gözünden şöyle anlatıyor:"Bugüne kadar hiç kimse, Amiral bile karşımda çırılçıplak dikilmemişti.” (SA-<br />

KKK). ; //Çıplak bir biçimde, çıplak olarak.// “Ömer bir anda bu genç Çerkez kızını çırılçıplak soydu.” (HT-M).,<br />

“Güldüler. ‘Yani çırılçıplak soyun!’ Mahcup bir ifadeyle gülümsedi... Birgün hiç beklemediği bir olay başına<br />

geldi:‘Karılarını buraya getirip çırılçıplak soyarız’ tehdidini duyunca, önce umursamadı.” (SY-BECO)., “Yerli dokuma<br />

pantolonum, Bodrum bezi gömleğim yandı. çırılçıplak kaldım.” (NM-TÖ2)., “Sanki hamamda çırılçıplak yatıyorum da, ılık<br />

169

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!