Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
→ bak-* [7], de- [3], dinle- [3], gül- [2], in- [2], koy- [2], sor- [2], yap- [2], açıkla-, ara-, bas-, çık-, dön-, düzelt-, eğil-, engelle-, fısıldaş-, gel-, götür-, izle-, kaç-, kayır-, konuş-, kullan-, kurcala-, oku-, ovala-, öğren-, öp-, sakla-, savuş-, sula-, tutuştur-, uyukla-, uza-, ver-, yokla-. ║ yan gözle bak- [3], cebe at-, fikir beyan et-, fotoğraf çek-, halt karıştır-, kan güt-, mideye indir-. ⇒ çaktırmadan bakmak. çalakalem:⌠5⌡/Gelişigüzel, durmadan yazarak./ “Laf değil muharrir bu, yaz. Hem çalakalem yaz.” (İS-DÖV)., “Tezkereci, çalakalem buyurulduları çiziktirdi, yeniçeri ağasının adamları vasıtasıyla da geceyarısmdan sonra sahiplerine gönderildi.” (MTT-SS). ; //Planlamadan.// “Ali Kemal, yine çalakalem işe girişti.” (YKB-SEP). → yaz- [2], çiziktir-, yazıl-. ║ işe giriş-. ⇒ çalakalem yazmak. çalakamçı:⌠2⌡/Durmadan kamçılayaryak./ “Atına binen ardına düştü çalakamçı... Doktor Münür sordu :Ethem'in aklı eriyor mu askerliğe az çok?” (KT-YS)., “Demin bana, Şeker değiliz ya eriyeceğiz!-diyen arabacı artık beygiri çalakamçı sürüyor; genç, dinç hayvan da arabayı alabildiğine koşturuyordu.” (OCK-Ç). → ardına düş-, beygir sür-. çalakaşık:⌠1⌡/Soluk almadan yiyerek./ “…tuzladığın bu ayranı afiyetle içiyorsam tuttuğun bu yoğurdu yoğurduğun bu ekmeği kaynattığın bu bulguru çalakaşık yiyorsam…” (Aİ-SB). → ye-. çalakılıç:⌠1⌡/Durmadan kılıç sallayarak./ “Ağırlıkları ele geçirmek için 200 kadar atlı, 100 kadar hecinli, arabaların çevresinde yürüyen bitik kalabalığa, çalakılıç daldı.” (KT-YS). → dal- çalakürek: Ø çalapaça: Ø çalgı çağanak: Ø çalımlı çalımlı:⌠5⌡/Çalım göstererek, çalım satarak./ “Çalımlı çalımlı güreş tutardın!” (FB-T)., “Bak, Allah da razı gelmedi zaten." Leylek, han duvarının dibinde, sanki kendinden bahs olunmuyormuş gibi, çalımlı çalımlı dolaşıyordu.” (GY-H1)., “Çalımlı çalımlı yürür, ilkin arkadaşları takip eder onu Mustafa'nın önünden geçerlerken uygun adımlarla askeri bir marşa geçerler.” (OA-M)., “Peki dosyaları Hüsrev Bey'e verirsiniz. Kâzım Bey çalımlı çalımlı çıktı, gitti.” (FRA-Ç). → dolaş-, gezdir-, yürü-. ║ güreş tut-. ║ çıktı gitti. çalyaka:⌠2⌡/Yakasına yapışıp sıkıca tutarak./ “Kasım Efendi'yi çalyaka Kadı'nın karşısına çıkarttılar.” (AN-MB)., “Bizi yakaladılar:‘Utanmaz herifler, siz elalemin nikâh lı kanlarını gözetlersiniz, ha...’ diye bizi çalyaka karakola götürdüler...” (RNG-AR). → götür- (karakola), karşısına çıkar-. 164
→ çalyaka etmek çamçak çamçak: Ø çan çan:-- → çan çan etmek (veya ötmek veya konuşmak). çangıl çungul: Ø çangır çungur: Ø çap (II): Ø çapkınca:⌠9⌡/Çapkın bir biçimde./ “Divandan indiği sırada, çapkınca ekledi:‘...bir sır söyleyeyim mi? İster misiniz?’ ‘Neymiş o sır? Söyle de görelim...’” (Aİ-YK)., “Çapkınca mı güldü, yoksa kafam bulanık olduğu için bana mı öyle geldi?” (PK-BCR)., “‘Hiçbir fikrim yok,’ diye gereğinden fazla çapkınca sırıttı.” (PK-BCR)., “Hemen her gün ocaklarında su tenekesinin ısınmakta olduğundan söz açarak, çapkınca göz kırpar, sonra da aksam olanları anlatırdı.” (OK- KT). → ekle- [2], gül- [2], sırıt-, sor-. ║ göz kırp- [3] çaprazlama:⌠5⌡/2. Çapraz olarak, makaslama./ “Benim silahımdı omzundaki. Çaprazlama baş aşağı asmıştı.” (EÖ-GSA)., “Bu sırada tüfeğini çaprazlama boynuna takmış, sallanarak Sefil Ali içeri girdi.” (YK-İM1). “Tüfeklerini çaprazlama atmışlar.” (FB-ID). → as- (omza, sırta vb.) [3], at- (tüfek omza), tak- (boyna). ⇒(omza) çaprazlama asmak. çaprazlamasına:⌠4⌡/Çapraz olarak, çaprazvari./ “Aylin, arabanın altına çaprazlamasına girmiş, sırtüstü yatıyordu.” (AK-AA)., “Ortada çaprazlamasına duruyor masa, bir kale gibi...” (RI-KG). → as-, dur-, gir-. ║ gelip geç-. çaprazvari: Ø çarçabuk:⌠99⌡/Çabucak./ “Arasıra gezilere çıkıyordu, başıboş ve boşyere yolculuklar -evinden koptuğu için bin pişman, Polonezköy'e dönüyordu çarçabuk.” (EB-BKM)., “Çarçabuk giyindim, saçımı taradım.” NE-GT)., “Ben onlara gitmediğimizde çarçabuk unutuyordum.” (GY-H2)., “Sonra da çarçabuk aralık duran kapıdan sıvışıp gitti.” (EÖ- P/S)., “Köşede soluklanmak için durduğunda çarçabuk arkasına bir göz attı.” (EÖ-P/S). → dön- [3], giyin- [3], unut- [3], ol- [2], soyun- [2], alış-, anla-, anlat-, atıl-, avut-, başla- , birik-, bit-, bitir-, bul-, büyü-, çık-, çırp-, dağıl-, değiş-, fısılda-, gerçekleş-*, geri al-, getir-, gir- (evlerine), git-, gör-, görün-, göz at-, hazırla-, ıslan-, in-, kaldır-, maddileş-, onarıl-, ör-, porsu-, seslen-, sez-, sırala-, sıvış-, sıyrıl-*, sön-, sür-, taran-, toparla-, toparlan-, topla-, tüken- , ulaş-, unutul-, yap-, yapıl-, yetiş-, yırt-, yudumla-. ║ hâkim ol- [2], üstünü ört- [2], affedil-, arabaya bin-, ardına bak-, aşırıya kaç-, banyo yap-, başına çuval geçir-, cebine sok-, cevap yaz-, dileği yerine getiril-, gözleri çivile-, itiyatı kırıl-, kanı kayna-, kapıyı kapa-, kapıyı kapat- 165
- Page 147 and 148: kaybol-, gözden yit-, gözleri kı
- Page 149 and 150: aklı takıl-, aklına düş-, akl
- Page 151 and 152: ağız dolusu kus-, alışverişe
- Page 153 and 154: {yok etmek} [2], unut- [2], vur- {
- Page 155 and 156: çağırdı; gelmiyordu.” (YA-AO)
- Page 157 and 158: (ortalık), sopa in-, tâyin et-* {
- Page 159 and 160: → bak-, çal-, mırıldan-, oku-.
- Page 161 and 162: → bir kalem geçmek. bir kalemde:
- Page 163 and 164: SNYB)., “Bazen birlikte alaturka
- Page 165 and 166: …//⌠33⌡→ sev-* [2], aç- (b
- Page 167 and 168: önüne getir-*, güreş tut-*, haf
- Page 169 and 170: iteviye:⌠20⌡/Tekdüze./ “Binm
- Page 171 and 172: eğlendir-, evlen-, git-, görüş-
- Page 173 and 174: (soluk) tüket- [2], konu et-, yemi
- Page 175 and 176: Efendiciğim de İrfan Efendiciğim
- Page 177 and 178: duy- [3], git- {sürmek} [3], kal-
- Page 179 and 180: ucak bucak:⌠2⌡/Her yerde her ya
- Page 181 and 182: ugün yarın:⌠27⌡/Çok yakında
- Page 183 and 184: urcu burcu:⌠12⌡/Pek güzel bir
- Page 185 and 186: ferahlan-, fırlat-, garipleş-, ge
- Page 187 and 188: caba: Ø C cabadan:⌠1⌡/Bedava o
- Page 189 and 190: cansız:⌠7⌡/3. mec. Güçsüz,
- Page 191 and 192: tarafından cevapsız bırakılmam
- Page 193 and 194: gideriz.” (TB-KA). cumhurca: Ø c
- Page 195 and 196: giy-, göm- {defnetmek}, gönder-,
- Page 197: üyalardan uyanıl-, saat geç-, sa
- Page 201 and 202: ⇒ çatır çatır yanmak. çatır
- Page 203 and 204: kapatıp çekilmişler..." Meyyale
- Page 205 and 206: → gör-* [3], yet-* [3], yetin-*
- Page 207 and 208: çoktan:⌠707⌡/Çok zaman önce,
- Page 209 and 210: dağ taş: Ø D daha:⌠43⌡/1. Ş
- Page 211 and 212: → atla- [9], konuş-, sıçra-.
- Page 213 and 214: dan dan: Ø dangadak: Ø dangalakç
- Page 215 and 216: Linlin geldi:"Camızı köfüne koy
- Page 217 and 218: ⇒ derhâl anlamak, derhâl cevap
- Page 219 and 220: TÖ2). → bul-, dur-, gir-, giyin-
- Page 221 and 222: → dilden dile dolaşmak. ⇒ dild
- Page 223 and 224: diz boyu: Ø diz dize:⌠17⌡/Dizl
- Page 225 and 226: doğrudan katılmadım.” (NG-BKR)
- Page 227 and 228: 1.⌠2⌡→ terle- [2]. 2.⌠4⌡
- Page 229 and 230: etti.” (BŞ-DKO). ; //Açığa vu
- Page 231 and 232: düğünsüz:⌠2⌡/2. Düğün ol
- Page 233 and 234: E ebediyen:⌠15⌡/1. Sonsuza kada
- Page 235 and 236: → anlat- [2], bil- [2], işit-* [
- Page 237 and 238: enikonu:⌠41⌡/İyiden iyiye, iyi
- Page 239 and 240: düşündü. - Çingene olamazlar.
- Page 241 and 242: erken:⌠121⌡/1. vaktinden önce,
- Page 243 and 244: esefle:⌠11⌡/Üzülerek, acınar
- Page 245 and 246: evvela:⌠36⌡/Önce, ilk önce, i
- Page 247 and 248: fakirce: Ø falsosuz: Ø faraza: Ø
→ bak-* [7], de- [3], dinle- [3], gül- [2], in- [2], koy- [2], sor- [2], yap- [2], açıkla-, ara-,<br />
bas-, çık-, dön-, düzelt-, eğil-, engelle-, fısıldaş-, gel-, götür-, izle-, kaç-, kayır-, konuş-,<br />
kullan-, kurcala-, oku-, ovala-, öğren-, öp-, sakla-, savuş-, sula-, tutuştur-, uyukla-, uza-, ver-,<br />
yokla-. ║ yan gözle bak- [3], cebe at-, fikir beyan et-, fotoğraf çek-, halt karıştır-, kan güt-,<br />
mideye indir-.<br />
⇒ çaktırmadan bakmak.<br />
çalakalem:⌠5⌡/Gelişigüzel, durmadan yazarak./ “Laf değil muharrir bu, yaz. Hem çalakalem<br />
yaz.” (İS-DÖV)., “Tezkereci, çalakalem buyurulduları çiziktirdi, yeniçeri ağasının adamları vasıtasıyla da geceyarısmdan<br />
sonra sahiplerine gönderildi.” (MTT-SS). ; //Planlamadan.// “Ali Kemal, yine çalakalem işe girişti.” (YKB-SEP).<br />
→ yaz- [2], çiziktir-, yazıl-. ║ işe giriş-.<br />
⇒ çalakalem yazmak.<br />
çalakamçı:⌠2⌡/Durmadan kamçılayaryak./ “Atına binen ardına düştü çalakamçı... Doktor Münür<br />
sordu :Ethem'in aklı eriyor mu askerliğe az çok?” (KT-YS)., “Demin bana, Şeker değiliz ya eriyeceğiz!-diyen arabacı artık<br />
beygiri çalakamçı sürüyor; genç, dinç hayvan da arabayı alabildiğine koşturuyordu.” (OCK-Ç).<br />
→ ardına düş-, beygir sür-.<br />
çalakaşık:⌠1⌡/Soluk almadan yiyerek./ “…tuzladığın bu ayranı afiyetle içiyorsam tuttuğun bu<br />
yoğurdu yoğurduğun bu ekmeği kaynattığın bu bulguru çalakaşık yiyorsam…” (Aİ-SB).<br />
→ ye-.<br />
çalakılıç:⌠1⌡/Durmadan kılıç sallayarak./ “Ağırlıkları ele geçirmek için 200 kadar atlı, 100 kadar<br />
hecinli, arabaların çevresinde yürüyen bitik kalabalığa, çalakılıç daldı.” (KT-YS).<br />
→ dal-<br />
çalakürek: Ø<br />
çalapaça: Ø<br />
çalgı çağanak: Ø<br />
çalımlı çalımlı:⌠5⌡/Çalım göstererek, çalım satarak./ “Çalımlı çalımlı güreş tutardın!” (FB-T).,<br />
“Bak, Allah da razı gelmedi zaten." Leylek, han duvarının dibinde, sanki kendinden bahs olunmuyormuş gibi, çalımlı çalımlı<br />
dolaşıyordu.” (GY-H1)., “Çalımlı çalımlı yürür, ilkin arkadaşları takip eder onu Mustafa'nın önünden geçerlerken uygun<br />
adımlarla askeri bir marşa geçerler.” (OA-M)., “Peki dosyaları Hüsrev Bey'e verirsiniz. Kâzım Bey çalımlı çalımlı çıktı,<br />
gitti.” (FRA-Ç).<br />
→ dolaş-, gezdir-, yürü-. ║ güreş tut-. ║ çıktı gitti.<br />
çalyaka:⌠2⌡/Yakasına yapışıp sıkıca tutarak./ “Kasım Efendi'yi çalyaka Kadı'nın karşısına<br />
çıkarttılar.” (AN-MB)., “Bizi yakaladılar:‘Utanmaz herifler, siz elalemin nikâh lı kanlarını gözetlersiniz, ha...’ diye bizi<br />
çalyaka karakola götürdüler...” (RNG-AR).<br />
→ götür- (karakola), karşısına çıkar-.<br />
164