Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

→ bak-* [7], de- [3], dinle- [3], gül- [2], in- [2], koy- [2], sor- [2], yap- [2], açıkla-, ara-, bas-, çık-, dön-, düzelt-, eğil-, engelle-, fısıldaş-, gel-, götür-, izle-, kaç-, kayır-, konuş-, kullan-, kurcala-, oku-, ovala-, öğren-, öp-, sakla-, savuş-, sula-, tutuştur-, uyukla-, uza-, ver-, yokla-. ║ yan gözle bak- [3], cebe at-, fikir beyan et-, fotoğraf çek-, halt karıştır-, kan güt-, mideye indir-. ⇒ çaktırmadan bakmak. çalakalem:⌠5⌡/Gelişigüzel, durmadan yazarak./ “Laf değil muharrir bu, yaz. Hem çalakalem yaz.” (İS-DÖV)., “Tezkereci, çalakalem buyurulduları çiziktirdi, yeniçeri ağasının adamları vasıtasıyla da geceyarısmdan sonra sahiplerine gönderildi.” (MTT-SS). ; //Planlamadan.// “Ali Kemal, yine çalakalem işe girişti.” (YKB-SEP). → yaz- [2], çiziktir-, yazıl-. ║ işe giriş-. ⇒ çalakalem yazmak. çalakamçı:⌠2⌡/Durmadan kamçılayaryak./ “Atına binen ardına düştü çalakamçı... Doktor Münür sordu :Ethem'in aklı eriyor mu askerliğe az çok?” (KT-YS)., “Demin bana, Şeker değiliz ya eriyeceğiz!-diyen arabacı artık beygiri çalakamçı sürüyor; genç, dinç hayvan da arabayı alabildiğine koşturuyordu.” (OCK-Ç). → ardına düş-, beygir sür-. çalakaşık:⌠1⌡/Soluk almadan yiyerek./ “…tuzladığın bu ayranı afiyetle içiyorsam tuttuğun bu yoğurdu yoğurduğun bu ekmeği kaynattığın bu bulguru çalakaşık yiyorsam…” (Aİ-SB). → ye-. çalakılıç:⌠1⌡/Durmadan kılıç sallayarak./ “Ağırlıkları ele geçirmek için 200 kadar atlı, 100 kadar hecinli, arabaların çevresinde yürüyen bitik kalabalığa, çalakılıç daldı.” (KT-YS). → dal- çalakürek: Ø çalapaça: Ø çalgı çağanak: Ø çalımlı çalımlı:⌠5⌡/Çalım göstererek, çalım satarak./ “Çalımlı çalımlı güreş tutardın!” (FB-T)., “Bak, Allah da razı gelmedi zaten." Leylek, han duvarının dibinde, sanki kendinden bahs olunmuyormuş gibi, çalımlı çalımlı dolaşıyordu.” (GY-H1)., “Çalımlı çalımlı yürür, ilkin arkadaşları takip eder onu Mustafa'nın önünden geçerlerken uygun adımlarla askeri bir marşa geçerler.” (OA-M)., “Peki dosyaları Hüsrev Bey'e verirsiniz. Kâzım Bey çalımlı çalımlı çıktı, gitti.” (FRA-Ç). → dolaş-, gezdir-, yürü-. ║ güreş tut-. ║ çıktı gitti. çalyaka:⌠2⌡/Yakasına yapışıp sıkıca tutarak./ “Kasım Efendi'yi çalyaka Kadı'nın karşısına çıkarttılar.” (AN-MB)., “Bizi yakaladılar:‘Utanmaz herifler, siz elalemin nikâh lı kanlarını gözetlersiniz, ha...’ diye bizi çalyaka karakola götürdüler...” (RNG-AR). → götür- (karakola), karşısına çıkar-. 164

→ çalyaka etmek çamçak çamçak: Ø çan çan:-- → çan çan etmek (veya ötmek veya konuşmak). çangıl çungul: Ø çangır çungur: Ø çap (II): Ø çapkınca:⌠9⌡/Çapkın bir biçimde./ “Divandan indiği sırada, çapkınca ekledi:‘...bir sır söyleyeyim mi? İster misiniz?’ ‘Neymiş o sır? Söyle de görelim...’” (Aİ-YK)., “Çapkınca mı güldü, yoksa kafam bulanık olduğu için bana mı öyle geldi?” (PK-BCR)., “‘Hiçbir fikrim yok,’ diye gereğinden fazla çapkınca sırıttı.” (PK-BCR)., “Hemen her gün ocaklarında su tenekesinin ısınmakta olduğundan söz açarak, çapkınca göz kırpar, sonra da aksam olanları anlatırdı.” (OK- KT). → ekle- [2], gül- [2], sırıt-, sor-. ║ göz kırp- [3] çaprazlama:⌠5⌡/2. Çapraz olarak, makaslama./ “Benim silahımdı omzundaki. Çaprazlama baş aşağı asmıştı.” (EÖ-GSA)., “Bu sırada tüfeğini çaprazlama boynuna takmış, sallanarak Sefil Ali içeri girdi.” (YK-İM1). “Tüfeklerini çaprazlama atmışlar.” (FB-ID). → as- (omza, sırta vb.) [3], at- (tüfek omza), tak- (boyna). ⇒(omza) çaprazlama asmak. çaprazlamasına:⌠4⌡/Çapraz olarak, çaprazvari./ “Aylin, arabanın altına çaprazlamasına girmiş, sırtüstü yatıyordu.” (AK-AA)., “Ortada çaprazlamasına duruyor masa, bir kale gibi...” (RI-KG). → as-, dur-, gir-. ║ gelip geç-. çaprazvari: Ø çarçabuk:⌠99⌡/Çabucak./ “Arasıra gezilere çıkıyordu, başıboş ve boşyere yolculuklar -evinden koptuğu için bin pişman, Polonezköy'e dönüyordu çarçabuk.” (EB-BKM)., “Çarçabuk giyindim, saçımı taradım.” NE-GT)., “Ben onlara gitmediğimizde çarçabuk unutuyordum.” (GY-H2)., “Sonra da çarçabuk aralık duran kapıdan sıvışıp gitti.” (EÖ- P/S)., “Köşede soluklanmak için durduğunda çarçabuk arkasına bir göz attı.” (EÖ-P/S). → dön- [3], giyin- [3], unut- [3], ol- [2], soyun- [2], alış-, anla-, anlat-, atıl-, avut-, başla- , birik-, bit-, bitir-, bul-, büyü-, çık-, çırp-, dağıl-, değiş-, fısılda-, gerçekleş-*, geri al-, getir-, gir- (evlerine), git-, gör-, görün-, göz at-, hazırla-, ıslan-, in-, kaldır-, maddileş-, onarıl-, ör-, porsu-, seslen-, sez-, sırala-, sıvış-, sıyrıl-*, sön-, sür-, taran-, toparla-, toparlan-, topla-, tüken- , ulaş-, unutul-, yap-, yapıl-, yetiş-, yırt-, yudumla-. ║ hâkim ol- [2], üstünü ört- [2], affedil-, arabaya bin-, ardına bak-, aşırıya kaç-, banyo yap-, başına çuval geçir-, cebine sok-, cevap yaz-, dileği yerine getiril-, gözleri çivile-, itiyatı kırıl-, kanı kayna-, kapıyı kapa-, kapıyı kapat- 165

→ bak-* [7], de- [3], dinle- [3], gül- [2], in- [2], koy- [2], sor- [2], yap- [2], açıkla-, ara-,<br />

bas-, çık-, dön-, düzelt-, eğil-, engelle-, fısıldaş-, gel-, götür-, izle-, kaç-, kayır-, konuş-,<br />

kullan-, kurcala-, oku-, ovala-, öğren-, öp-, sakla-, savuş-, sula-, tutuştur-, uyukla-, uza-, ver-,<br />

yokla-. ║ yan gözle bak- [3], cebe at-, fikir beyan et-, fotoğraf çek-, halt karıştır-, kan güt-,<br />

mideye indir-.<br />

⇒ çaktırmadan bakmak.<br />

çalakalem:⌠5⌡/Gelişigüzel, durmadan yazarak./ “Laf değil muharrir bu, yaz. Hem çalakalem<br />

yaz.” (İS-DÖV)., “Tezkereci, çalakalem buyurulduları çiziktirdi, yeniçeri ağasının adamları vasıtasıyla da geceyarısmdan<br />

sonra sahiplerine gönderildi.” (MTT-SS). ; //Planlamadan.// “Ali Kemal, yine çalakalem işe girişti.” (YKB-SEP).<br />

→ yaz- [2], çiziktir-, yazıl-. ║ işe giriş-.<br />

⇒ çalakalem yazmak.<br />

çalakamçı:⌠2⌡/Durmadan kamçılayaryak./ “Atına binen ardına düştü çalakamçı... Doktor Münür<br />

sordu :Ethem'in aklı eriyor mu askerliğe az çok?” (KT-YS)., “Demin bana, Şeker değiliz ya eriyeceğiz!-diyen arabacı artık<br />

beygiri çalakamçı sürüyor; genç, dinç hayvan da arabayı alabildiğine koşturuyordu.” (OCK-Ç).<br />

→ ardına düş-, beygir sür-.<br />

çalakaşık:⌠1⌡/Soluk almadan yiyerek./ “…tuzladığın bu ayranı afiyetle içiyorsam tuttuğun bu<br />

yoğurdu yoğurduğun bu ekmeği kaynattığın bu bulguru çalakaşık yiyorsam…” (Aİ-SB).<br />

→ ye-.<br />

çalakılıç:⌠1⌡/Durmadan kılıç sallayarak./ “Ağırlıkları ele geçirmek için 200 kadar atlı, 100 kadar<br />

hecinli, arabaların çevresinde yürüyen bitik kalabalığa, çalakılıç daldı.” (KT-YS).<br />

→ dal-<br />

çalakürek: Ø<br />

çalapaça: Ø<br />

çalgı çağanak: Ø<br />

çalımlı çalımlı:⌠5⌡/Çalım göstererek, çalım satarak./ “Çalımlı çalımlı güreş tutardın!” (FB-T).,<br />

“Bak, Allah da razı gelmedi zaten." Leylek, han duvarının dibinde, sanki kendinden bahs olunmuyormuş gibi, çalımlı çalımlı<br />

dolaşıyordu.” (GY-H1)., “Çalımlı çalımlı yürür, ilkin arkadaşları takip eder onu Mustafa'nın önünden geçerlerken uygun<br />

adımlarla askeri bir marşa geçerler.” (OA-M)., “Peki dosyaları Hüsrev Bey'e verirsiniz. Kâzım Bey çalımlı çalımlı çıktı,<br />

gitti.” (FRA-Ç).<br />

→ dolaş-, gezdir-, yürü-. ║ güreş tut-. ║ çıktı gitti.<br />

çalyaka:⌠2⌡/Yakasına yapışıp sıkıca tutarak./ “Kasım Efendi'yi çalyaka Kadı'nın karşısına<br />

çıkarttılar.” (AN-MB)., “Bizi yakaladılar:‘Utanmaz herifler, siz elalemin nikâh lı kanlarını gözetlersiniz, ha...’ diye bizi<br />

çalyaka karakola götürdüler...” (RNG-AR).<br />

→ götür- (karakola), karşısına çıkar-.<br />

164

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!