Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
Ç çabucacık:⌠2⌡/Çabucak./ “O, bir evin üzerine titrediği Dorutay çabucacık unutulmuş, sanki yeni bir koşum hayvanı alınmıştı.” (AS-YA)., “…..birini belinden çıkardığı bıçağıyla kesti, çabucacık budadı. «Al ana,» dedi.” (YK- OD). → buda-, unutul-. çabucak:⌠380⌡/{1. Vakit geçirmeden, kısa bir sürede, acilen, alelacele, anında, bir anda, bir hamlede, bir koşu, bir lahzada, bir solukta, çabucacık, çabuk, çabukça, çarçabuk, dakikasında, derakap, derhâl, hemen, hemencecik, hızla, hızlı, hızlı hızlı, ivedilikle, lahzada, müstacelen, palas pandıras, serian, süratle, şipşak, tez beri, tezce, tezelden, yellim yalellim., 2. Kısa sürede}./ “….ilk gördüğümüzde birkaç yüz metre gerilerinde olmasına karşın, hocayla arkadaşlarını çabucak geçti, bir an bile yavaşlamadan, aynı hızlı ve düzenli kulaçlarla iskeleye geldi, ….” (TY-AÖ)., “Bu durum karşısında amele çabucak işe döndü ve hükümet bu hareketiyle memleketin içinde bir anarşiyi önledi, ingiltere dışında da, İngiltere'de işçi Partisinin iş başına gelmesinin anarşiye sebebiyet vereceğini ümit edenler şaşırdılar.” (GY-GH)., “Avucundaki üzümler, hiç beklemediği bir sırada, çabucak bitti.” (KT-Gİ)., “Biz çabucak bahçeye çıktık.” HT-M)., “Çabucak indi basamakları.” (AS-YA)., “Bir yılım daha çabucak benden uzaklaşsın diye mi?” AMD-O)., “Aslında, biraz çaresiz, çünkü, çok biliyor, bilmediklerini çabucak öğreniyor, her şeyi kontrol altına almayı başarıyor, kendi güdülerini denetleyemiyor. “(BG-KA)., “Fakat onun kızılacak bir insan olmadığı çabucak anlaşılmıştı.” (RNG-AR)., “Biliyorum çabucak kirlenecek perdeler, duvarlar her yer.” (İA-ÖEK)., “Çocuklar çabucak ahbap oluyor benimle.” (NH-YŞ)., “Birden parlar, çabucak pişman olur. “(FA-SUYK)., “Birine sormak geldi aklıma. Çabucak çıkardım kafamdan.”(SD-K). “İşte o sırada ben fırsat bu fırsat diyerek öylece bırakıp yürüdüm onu; ardım sıra gelip sırıta sırıta sırtımdaki torbayla birlikte nereye girdiğimi aman görmesin diye de, önüme çıkan ilk köşeden dönüp çabucak gözden kayboldum.” (HAT-KHK)., “Her şey çabucak olup bitti.” (OB-EA)., “Çünkü orada babamdan başka kimseyi göremeyeceğim için çabucak bıkıp usanacaktım...” (RNGBKD). ; /3. Kalaylıkla./ “Çabucak alıştı yeni evine.” (EB-BG)., “Bunu da biliyordum; ama direnmek yiğitliğini gösteremeden; çabucak yenildim.” (MU-BDA)., “Ve sonrası gelmiş, çabucak.” (AD-Y).. “Yani siyasette çoğulculuğu hukuk ile çabucak yok edebiliriz.” (ASA-AK)., “Nihal de onların dünyasına çabucak uyum sağlamıştı...” (BB-BBÇ). 1./2.⌠373⌡→ geç- (acı, zaman, duygu vb.) [15], dön- (-e, -den) [11], bit- [9], çık- (-i, -e) [8], giyin- [8], de- [6], in- (basamak, vb.) [6], uzaklaş-* [6], git- [5], kalk-* [5], koş- [5], uyu-* [5], var- [5], ye- [5], anla- [4], gir- [4], iç- [4], kapa- (kapı, delik vb.) [4], bul- [3], duyul- [3], düşün- [3], ol- [3], öğren- [3], sev- [3], soyun- [3], unut- [3], alış- [2], anlaşıl- [2], atla- [2], ayrıl- [2], bitir- [2], cay- [2], çıkar- [2], dağıl- [2], dol- [2], ekle- {söylemek} [2], eski- [2], gel- [2], hazırlan-* [2], kapat- [2], kırıl- [2], silin- [2], sinirlen- [2], sön- [2], tart- [2], temizle- [2], toparla- [2], ulaş- [2], üşü- [2], yaz- [2], yürü- [2], aç- (avuç), al-, anlaş-, aşıl-, aydınlan-, bağlat- (telefonla), bak-, bastırıl- (ayaklanma), becer-, bırak-, boşalt-, boşan-, bozul- (denge), buharlaş-, çek- (sudan), çevir- (sayfa), çık- {ayrılmak}, çırpıştır-, çök- {yenilmek}, dağıt-, dehle-, doğrul-, doldur-, dönüş-, duy- (ses), düzelt-, ezil-* {yenilmek}, fırla-, geçil- (cadde), geçiştir- (sıkıntı), getir-, 160
giy-, göm- {defnetmek}, gönder-, görün-, göster-, götürül-, haykır-, hazırla-, inan-, kalk- (yasak), kapan-, kavra-, kıvrıl-, kız-, kirlen-, kok-, kurut-, mırıldan-, otur-, ört-, planla-, saklan-, saldır-, sar- {kuşatmak}, sat-, say-, sek-, sığın-, sık-, sıkıl-, sıkıştır-, sıvış-, sıyrıl-, sonuçlandırıl-, solu-, sür- (nemlendirici), tanı-, tara- (saç), tasarla-, taşı-, toparlan-, topla-, tüken-, ulaştır-, unuttur-, usandır-, uyan-, uyar-, uzat- (el), vedalaş-, vidala-, yakala-, yaklaş-, yap-, yat-, yatıştır-, yay-, yeşer-, yetiş-, yıka-, yorul-, yönel-. ║ ahbap ol- [2], dost ol- [2], geri çekil- [2], karar ver- [2], keşfet- [2], pişman ol- [2], sarhoş ol- [2], adım uydur-, ağ kur-, akord yap-, ardına dön-, arkada kal- (günler), ateş et-, ateş yak-, ateşe vur-, ayağa geçir-, balık tut-, baş salla-, bavul aç-, birbirine ısındır-, çay demle-, çözüm yolu bul-, daktilo et-, dalga geç-, dava açıl-, düzen kur-, ele geçir-, emir çıkar-, fikrinden dön-, geri çek-, geride bırak-, geriye çek-, giysi dik-, göz at-, göz gezdir-, gözden kaybol-, gözden silin-, gözünü dik-, gözünü kapa-, gümrükten geç-, hazır et-, hülyaya dal-, içli dışlı ol-, işe koyul-, işin içinden çık-, kabul et-, kafa kafaya ver-, kafada kur-, kafada yarat-, kafadan çıkar-, kafadan sil-, kahvaltı yap-, kahve suyu koy-, kapı açıl-, kapıyı kilitle-, kendine hakim ol-, kendini kaybet-, kendini topla-, köze kes-, meydana çıkar-, notaya al-, ocak yak-, olta topla-, örtbas edil-, paraya çevir-, sırtına geçir-, sigara sarıl-, sokağa sap-, sorun çöz-, söndür- (ümit), sözü kapat-, teslim ol-, usta ol-, uykuya dal-, yalan uydur-, vazgeç-, yatağa gir-, yola düş-. ║ olup bit- [3], bıkıp usan-, çiğneyip yut-, içti bitirdi, silip at-, yeyip bitir-. 3.⌠7⌡→ alış- [2], yenil-. ║ sonrası gel-, uyum sağla-, yok et-, yola getir-. çabuk:⌠1051⌡/2. Alışılandan veya gösterilenden daha kısa bir zamanda, tez, yavaş karşıtı./ “‘Hanım çabuk gel, kızlar da gelsin.’” (YK-KSİ)., “‘Günlerle yıllar ne çabuk geçiyor!’ diye düşündü, düşüncesinden tedirgin olmadı.” (F-BS)., “Aklın zayıf, çabuk unutuyorsun.” (CD-Oİ)., “‘Ey, söyle, çabuk söyle, ancak, ne demek?..’” (MTT-SS)., “‘Bir Yunan değil mi çabuk döneriz!’ diyordu kendileri.” (FB-ID)., “«Böyle çabuk gidersek, Aşağı Andırmda onlara ulaşırız,» dedi kırık kırık.” (YK-OD)., “«Çabuk yürümeli, çabuk yürümeli de şu ocağı batasicayı ölmekten kurtarmalı.»” (YK-OD)., “O zaman aradığını aldanmadan, ne çabuk bulacaktı!” (YA-AA)., “‘Bir yıl önce öyleydim,’ dedi Aylin, ‘her şey ne çabuk değişebiliyor değil mi?’” (AK-AA)., “- Pervin... pervin. Çabuk bana bir sandal getirsinler.” (GY- KO)., “Atatürk ve Devrim Kuramları adı ile yapılan bu kitap çok çabuk tükendi.” (EK-DT..A)., “Ben de artık konuşabiliyor ve o kadar çabuk yorulmuyordum, İzmir'in sokaklarında boru çalarak ilk yürüyecek Türk fırkasını tahayyül ediyorduk.” (HEA-AG)., “‘Korkma, çabuk yetişiriz, onlar ölmeden.’” (YK-KSİ)., “Fakat bereket versin yaram ağır değildi. çabuk iyileştim.” (SK-D)., “O zamanın gençliği; çabuk sever, çabuk inanır ve bağlanırdık.” (FRA-Z)., “Ama bu düşünceden çabuk vazgeçti.” (CD-Oİ)., “‘Gerçek sevmek?’ çabuk cevap vermedi.” (EB-BG)., “Yeniden Ahmet'in başına geldi:‘Kalk ayağa, götlek! çabuk ayağa kalk!..’” (FB-ID)., “…… güzelliği çabuk belli oldu.” (NC-SY)., “Benim. çabuk kontak anahtarını al gel, dedim.” (EÖ-GSA)., “Her şey öyle çabuk olup bitti ki yavaşlayamadılar bile.” (LT-OÖY). → gel- [58], geç- [38], unut- [38], geç- (gençlik, gün, mevsim, zaman vb.) [34], söyle- [30], dön- [28], git- [28], yürü-* [20], bit-* [17], bul- [17], çık- [16], değiş- [16], getir- [15], anla- [11], büyü-* [11], yorul-* [11], alış- [10], bitir- [10], geç- (derd, sıkıntı, şaşkınlık, heves, moda 161
- Page 143 and 144: in türlü:⌠2⌡/2. Birbirinden
- Page 145 and 146: önüne gel-, gözleriyle süz-, g
- Page 147 and 148: kaybol-, gözden yit-, gözleri kı
- Page 149 and 150: aklı takıl-, aklına düş-, akl
- Page 151 and 152: ağız dolusu kus-, alışverişe
- Page 153 and 154: {yok etmek} [2], unut- [2], vur- {
- Page 155 and 156: çağırdı; gelmiyordu.” (YA-AO)
- Page 157 and 158: (ortalık), sopa in-, tâyin et-* {
- Page 159 and 160: → bak-, çal-, mırıldan-, oku-.
- Page 161 and 162: → bir kalem geçmek. bir kalemde:
- Page 163 and 164: SNYB)., “Bazen birlikte alaturka
- Page 165 and 166: …//⌠33⌡→ sev-* [2], aç- (b
- Page 167 and 168: önüne getir-*, güreş tut-*, haf
- Page 169 and 170: iteviye:⌠20⌡/Tekdüze./ “Binm
- Page 171 and 172: eğlendir-, evlen-, git-, görüş-
- Page 173 and 174: (soluk) tüket- [2], konu et-, yemi
- Page 175 and 176: Efendiciğim de İrfan Efendiciğim
- Page 177 and 178: duy- [3], git- {sürmek} [3], kal-
- Page 179 and 180: ucak bucak:⌠2⌡/Her yerde her ya
- Page 181 and 182: ugün yarın:⌠27⌡/Çok yakında
- Page 183 and 184: urcu burcu:⌠12⌡/Pek güzel bir
- Page 185 and 186: ferahlan-, fırlat-, garipleş-, ge
- Page 187 and 188: caba: Ø C cabadan:⌠1⌡/Bedava o
- Page 189 and 190: cansız:⌠7⌡/3. mec. Güçsüz,
- Page 191 and 192: tarafından cevapsız bırakılmam
- Page 193: gideriz.” (TB-KA). cumhurca: Ø c
- Page 197 and 198: üyalardan uyanıl-, saat geç-, sa
- Page 199 and 200: → çalyaka etmek çamçak çamça
- Page 201 and 202: ⇒ çatır çatır yanmak. çatır
- Page 203 and 204: kapatıp çekilmişler..." Meyyale
- Page 205 and 206: → gör-* [3], yet-* [3], yetin-*
- Page 207 and 208: çoktan:⌠707⌡/Çok zaman önce,
- Page 209 and 210: dağ taş: Ø D daha:⌠43⌡/1. Ş
- Page 211 and 212: → atla- [9], konuş-, sıçra-.
- Page 213 and 214: dan dan: Ø dangadak: Ø dangalakç
- Page 215 and 216: Linlin geldi:"Camızı köfüne koy
- Page 217 and 218: ⇒ derhâl anlamak, derhâl cevap
- Page 219 and 220: TÖ2). → bul-, dur-, gir-, giyin-
- Page 221 and 222: → dilden dile dolaşmak. ⇒ dild
- Page 223 and 224: diz boyu: Ø diz dize:⌠17⌡/Dizl
- Page 225 and 226: doğrudan katılmadım.” (NG-BKR)
- Page 227 and 228: 1.⌠2⌡→ terle- [2]. 2.⌠4⌡
- Page 229 and 230: etti.” (BŞ-DKO). ; //Açığa vu
- Page 231 and 232: düğünsüz:⌠2⌡/2. Düğün ol
- Page 233 and 234: E ebediyen:⌠15⌡/1. Sonsuza kada
- Page 235 and 236: → anlat- [2], bil- [2], işit-* [
- Page 237 and 238: enikonu:⌠41⌡/İyiden iyiye, iyi
- Page 239 and 240: düşündü. - Çingene olamazlar.
- Page 241 and 242: erken:⌠121⌡/1. vaktinden önce,
- Page 243 and 244: esefle:⌠11⌡/Üzülerek, acınar
giy-, göm- {defnetmek}, gönder-, görün-, göster-, götürül-, haykır-, hazırla-, inan-, kalk-<br />
(yasak), kapan-, kavra-, kıvrıl-, kız-, kirlen-, kok-, kurut-, mırıldan-, otur-, ört-, planla-,<br />
saklan-, saldır-, sar- {kuşatmak}, sat-, say-, sek-, sığın-, sık-, sıkıl-, sıkıştır-, sıvış-, sıyrıl-,<br />
sonuçlandırıl-, solu-, sür- (nemlendirici), tanı-, tara- (saç), tasarla-, taşı-, toparlan-, topla-,<br />
tüken-, ulaştır-, unuttur-, usandır-, uyan-, uyar-, uzat- (el), vedalaş-, vidala-, yakala-, yaklaş-,<br />
yap-, yat-, yatıştır-, yay-, yeşer-, yetiş-, yıka-, yorul-, yönel-. ║ ahbap ol- [2], dost ol- [2], geri<br />
çekil- [2], karar ver- [2], keşfet- [2], pişman ol- [2], sarhoş ol- [2], adım uydur-, ağ kur-, akord<br />
yap-, ardına dön-, arkada kal- (günler), ateş et-, ateş yak-, ateşe vur-, ayağa geçir-, balık tut-,<br />
baş salla-, bavul aç-, birbirine ısındır-, çay demle-, çözüm yolu bul-, daktilo et-, dalga geç-,<br />
dava açıl-, düzen kur-, ele geçir-, emir çıkar-, fikrinden dön-, geri çek-, geride bırak-, geriye<br />
çek-, giysi dik-, göz at-, göz gezdir-, gözden kaybol-, gözden silin-, gözünü dik-, gözünü<br />
kapa-, gümrükten geç-, hazır et-, hülyaya dal-, içli dışlı ol-, işe koyul-, işin içinden çık-, kabul<br />
et-, kafa kafaya ver-, kafada kur-, kafada yarat-, kafadan çıkar-, kafadan sil-, kahvaltı yap-,<br />
kahve suyu koy-, kapı açıl-, kapıyı kilitle-, kendine hakim ol-, kendini kaybet-, kendini topla-,<br />
köze kes-, meydana çıkar-, notaya al-, ocak yak-, olta topla-, örtbas edil-, paraya çevir-, sırtına<br />
geçir-, sigara sarıl-, sokağa sap-, sorun çöz-, söndür- (ümit), sözü kapat-, teslim ol-, usta ol-,<br />
uykuya dal-, yalan uydur-, vazgeç-, yatağa gir-, yola düş-. ║ olup bit- [3], bıkıp usan-,<br />
çiğneyip yut-, içti bitirdi, silip at-, yeyip bitir-.<br />
3.⌠7⌡→ alış- [2], yenil-. ║ sonrası gel-, uyum sağla-, yok et-, yola getir-.<br />
çabuk:⌠1051⌡/2. Alışılandan veya gösterilenden daha kısa bir zamanda, tez, yavaş<br />
karşıtı./ “‘Hanım çabuk gel, kızlar da gelsin.’” (YK-KSİ)., “‘Günlerle yıllar ne çabuk geçiyor!’ diye düşündü,<br />
düşüncesinden tedirgin olmadı.” (F-BS)., “Aklın zayıf, çabuk unutuyorsun.” (CD-Oİ)., “‘Ey, söyle, çabuk söyle, ancak, ne<br />
demek?..’” (MTT-SS)., “‘Bir Yunan değil mi çabuk döneriz!’ diyordu kendileri.” (FB-ID)., “«Böyle çabuk gidersek, Aşağı<br />
Andırmda onlara ulaşırız,» dedi kırık kırık.” (YK-OD)., “«Çabuk yürümeli, çabuk yürümeli de şu ocağı batasicayı ölmekten<br />
kurtarmalı.»” (YK-OD)., “O zaman aradığını aldanmadan, ne çabuk bulacaktı!” (YA-AA)., “‘Bir yıl önce öyleydim,’ dedi<br />
Aylin, ‘her şey ne çabuk değişebiliyor değil mi?’” (AK-AA)., “- Pervin... pervin. Çabuk bana bir sandal getirsinler.” (GY-<br />
KO)., “Atatürk ve Devrim Kuramları adı ile yapılan bu kitap çok çabuk tükendi.” (EK-DT..A)., “Ben de artık konuşabiliyor<br />
ve o kadar çabuk yorulmuyordum, İzmir'in sokaklarında boru çalarak ilk yürüyecek Türk fırkasını tahayyül ediyorduk.”<br />
(HEA-AG)., “‘Korkma, çabuk yetişiriz, onlar ölmeden.’” (YK-KSİ)., “Fakat bereket versin yaram ağır değildi. çabuk<br />
iyileştim.” (SK-D)., “O zamanın gençliği; çabuk sever, çabuk inanır ve bağlanırdık.” (FRA-Z)., “Ama bu düşünceden<br />
çabuk vazgeçti.” (CD-Oİ)., “‘Gerçek sevmek?’ çabuk cevap vermedi.” (EB-BG)., “Yeniden Ahmet'in başına geldi:‘Kalk<br />
ayağa, götlek! çabuk ayağa kalk!..’” (FB-ID)., “…… güzelliği çabuk belli oldu.” (NC-SY)., “Benim. çabuk kontak<br />
anahtarını al gel, dedim.” (EÖ-GSA)., “Her şey öyle çabuk olup bitti ki yavaşlayamadılar bile.” (LT-OÖY).<br />
→ gel- [58], geç- [38], unut- [38], geç- (gençlik, gün, mevsim, zaman vb.) [34], söyle-<br />
[30], dön- [28], git- [28], yürü-* [20], bit-* [17], bul- [17], çık- [16], değiş- [16], getir- [15], anla-<br />
[11], büyü-* [11], yorul-* [11], alış- [10], bitir- [10], geç- (derd, sıkıntı, şaşkınlık, heves, moda<br />
161