19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

canıgönülden:⌠11⌡/İçtenlikle, çok isteyerek./ “Herkes canı gönülden:‘-Doğru!..’ dedi.” (TB-<br />

KA)., “Hayrünnisanınkileri de kalarak sizlere canı gönülden yeni yılda, yeni evinizde mutluluklar sağlıklar, senin<br />

çalışmalarına da bereketler dilerim.” (CKM)., “‘Sağ ol! Senin de gazan mübarek olsun Kumandanım!’ diye canı gönülden<br />

bağırdılar.” (SK-D).<br />

de- [2], ara-, bağır-, dile-, iste-, savun-. ║ alkış tut-, hayran kal-, iç çek-, tasdik et-.<br />

canıyürekten:⌠3⌡/Canıgönülden./ “Dürdanem Aynaların âşığı Bir bakar canü yürekten Şen gönlüne<br />

yaraşır.”(ME-TŞ)., “İşe yaramasını ben de canü yürekten dilerim.” (TB-KA)., “Canı yürekten dost olduk.” (YK-KSİ).<br />

→ bak-, dile-. ║ dost ol-.<br />

canice: Ø<br />

caniyane: Ø<br />

canla başla:⌠19⌡/Seve seve, her türlü yorgunluğu göze alarak, var gücüyle./ “Bir yıldız<br />

parçası için canla başla çalışıyor.” (AA-ETY)., “Geceleri boyuna şiir yazıyor, bütün paramı kitaplara yatırıyor, yazın açık<br />

havada canla başla romantikleri okuyordum:Lamartine, Becquer, Byron, Espronceda, Heine...” (BN-DY1)., “Tarlada<br />

çalışır gibi canla başla siper kazıyor, yol açıyor, yorgun orduya yardım ediyorlar.” (TÖ-ŞÇT)., “Ana yok baba yok kadının<br />

dediğine sevindim, onu ana belledim, evdeki işleri canla başla işledim; taş eşeği çalıştım beş kuruş para istemedim.”(BŞ-<br />

DKO).<br />

→ çalış- [9], oku-, savaş-. ║ görev yap-, iş işle-, iş yap-, işe sarıl-, siper kaz-, talim et-,<br />

yardım et-, yol aç-.<br />

⇒ canla başla çalışmak.<br />

canlı canlı:⌠10⌡/1. Diri diri, henüz ölmemiş bir biçimde./ “Prensesi canlı canlı mı<br />

gömmüşlerdi, yoksa mumyalamışlar mıydı?” (GY-H2)., “Ve hemen canlı canlı yolarlardı.” (SFA-HBSK)., “Yavaş yavaş<br />

boğazlandı bu hayvanlar, boğuldular, gözleri çıkarıldı, yakıldılar, canlı canlı karınları yarıldı.” (BK-ÖM). ; /2.<br />

Heyecanla./ “Komutan canlı canlı cevap veriyordu:- Pek doğru çocuğum, fakat acaba şöyle de olamaz mı?” (FRA-Ç). ;<br />

//Olduğu gibi, aynen.// “Gene İlyada’da sözü geçen bir söylence, Bellerofontes efsanesi bugün yörede canlı canlı<br />

yaşamaktadır.” (AK-MY). ; ///Etkileyici bir biçimde./// “‘Canlı canlı çalın!’” (FB-T)., “Yeni silinmiş kilimlerin<br />

morlu, yeşilli renkleri canlı canlı duruyordu odanın ortasında.” (F-PY)., “Kınaları tazelenmek isteyen saçlarıyla, değirmi<br />

kırışık yüzüyle, canlı canlı durur.” (F-PY)., “Renkler canlı canlı parlıyordu yırtık keçede.” (YK-BE).<br />

1.⌠4⌡→ bağrış-, göm-, yol-. ║ karnını yarı-.<br />

2.⌠1⌡→ cevap ver-.<br />

//…//⌠1⌡→ yaşa-.<br />

///…///⌠4⌡→ dur- [2], çal- (müzik), parla- (renk).<br />

can pahasına:⌠1⌡/Canını vererek veya tehlikeye koyarak./ “Bir fedayi, vatan için zararlı<br />

bulduğu bir kimseyi canı pahasına da öldürebilir.” (FRA-Ç).<br />

→ öldür-.<br />

154

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!