Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

⇒ bu gözle bakmak. bugün**:⌠280⌡/3. İçinde bulunduğumuz günde./ “Busen, bugün ne için geldim?” (HZU-MvS)., “‘Telefonlaşırız, araşalım" diyorum hep. bugün demedim.” (Sİ-DSG)., “‘Bugün bırak beni," dedim. "Bugün kendimde değilim. “(EB-BG)., “Çocuk sevinçle cevap verdi:bugün başladım, beyim!.”. (HZU-MvS)., “Hiç değil. bugün ansızın çıkageldi.” (TDK-KO)., “Şinasi Bey büyük oğlu İr-fan'a sordu:- bugün gezmeye çıktınız mı? - Gittik.” (MŞE-MA). → gel-* [4], de- [2], anıl-, ara-, başla-, bırak-, bil-, çağır-, çık-, dinle-, dökül-, eğlen-, git-, hastalan-, hesapla-, kal-, ol-*, öğren-, söyle-, tanı-, tat-, uğra-*, ver-, yap-, yapıl-, yaz-. ║ aklı takıl-, bahtı açıl-, canı iste-, cenaze kalk-, çıkagel-, fark et-*, gezmeye çık-, görücü gel-, hüküm veril-, imtihana çek-, kalem titre-, muamele et-, tasavvur et-. bugüne bugün:⌠5⌡/Bugüne kadar./ “Nedenini ise hiçbir arkeolog, hiçbir bilim adamı açıklayamamıştır bugüne bugün.” (AK-MY)., ; //Hâli hazırda.// “Bugüne bugün yeni kadrolar bizden kurulacak.” (F- BS)., Ben bugüne bugün 88 yaşına basmış, daha doğrusu basılmış bulunuyorum. (VG-GHO). /…/⌠1⌡→ otur-. ║ (nedenini) açıkla-*. //…//⌠4⌡→ öl-, var- {evlenmek}. ║ karar ver-, dört elle sarıl-. bugünlerde:⌠144⌡/İçinde bulunduğumuz zamanda, bu birkaç gün içinde./ “Bugünlerde hangi yazarlar okunuyor?” (AÜ-SG)., “Bugünlerde gelirse biraz ohlayacağım.” (CKM)., “ ‘Bugünlerde bize uğra, uzun meseledir, sana anlatırım’ dedi.” (SA-İÇ)., “Refik Durbaş, o da bugünlerde ikinci kitabını çıkardı:Hücremde Ayışığı (Cem Yayınevi).” (BN-DY1). → oku- [7], gel- [5], uğra- [5], git- [4], anla- [3], getir- [3], konuş- [3], öl- [3], an- [2], çıkar- [2], yaz- [2], yap- [2], açıl-, az-, bekle-, biç-, bit-, bocala-, boşal-, boz-, dağıt-, dinle-, düş-, eklen- {yerini almak}, geç-, gez-, gör-, görün-, gözetle-, hatırla-, hatırlat-, iç-, kotar-, öğrenil-, öğüt-, öksür-, sar-, savun-, söylen-, şaş-, topla (derlemek), tuhaflaş-, tut- {beğenilmek}, tutul- {beğenilmek}, unut-, ver-, vurul-, yayınla-. ║ (kitabı) çık- [5], para et- [2], acayip ol-, kuşkulu ol-, lazım ol-, satış ol-, uyanık ol-, gayret et-, lafını et-, müdâfaa et-, ev işi yap-, devrim yap-, saygısızlık yap-, yanlışlık yap-, ele geç-, eline geç-, başından geç-, eve geç-, içinden geç-, alıcı çık-, baskın çık-, sinyal ver-, patlak ver-, ağır bas-, baş ağrısı çek-, diline dola-, düş gör-, gölgede kal-, gözleri seç-, haber bekle-, havalara gir-, heyecan yaşa-, içeri al-, iştahı kesil-, kalemine dola-, kısmeti açıl-, kitap yayımla-, mecbur kal-, rüya gör-, ziyarete gel-, soru sor-, söz söyle-, (kendini) yalnız hisset-, zenginlik yaşa-. ║ al(-ıp/mış) başını git-, aldı yürüdü, tanınmaz ol-. bugünlük:⌠12⌡/Bugün için./ “‘Bugünlük bu kadar yeter,’ dedi.” (PC-K)., “Bugünlük çorbaya yağ da koy.” (YK-OD)., “Arzun bilir ama, bugünlük kalıversin orak!” (FB-ID). → yet- [4], al-, kal-, koy-. ║ kalıver- [2], göz kulak ol-, idare ediver-, ümidi kes-. 146

ugün yarın:⌠27⌡/Çok yakında, nerede ise./ “Muzaffer bugün yarın geliyor, onunla ev işini konuşacağız.” (GD-ADM)., “Ben bugün yarın çıkacağım, beni dövmeye ne lüzum var değil mi?..” (YE-HS). “Yüzbaşı, sizi bugün yarın yolcu edecek.” (SK-D). → gel- [4], çık- [2], de-, doğ-, doğur-, dön-, geber-, getir-, git-, gör-, yakala-, yavrula-, yavrula-. ║ başına çor açıl-, çocuğu ol-, düğün kur-, gazetelere yansı-, haberi ol-, haber çık-, haber gel-,. ikazda bulun-, tane dök-, yolcu et-. buğul buğul: Ø bu haysiyetle: Ø bu kabilden: Ø bu kadar:⌠103⌡/Çok fazla./ “Başka kim olsa bu kadar sevemezdim. (RNGBKD)., “Hiç yolu yoktu başka okumamın." Kazanmana bu kadar sevinme, dedi babalığım.” (F-PY)., “Bana bu kadar yaklaşma!” (AA-TO3)., “EMİN :Ah, niçin bu kadar büyütüyorsun? (?)., “Hüsrev Bey de bu cümleden bu kadar acı çekmez, bu olaydan bu kadar utanç duymaz, babasına da bu kadar kızmazdı. (AA-YÖT). “Neden bu kadar ısrar ettin? (?)., “Nedenini bilsem bu kadar korkmazdım.” (NE-GT)., “Oysa Aylin gerçek bir prenses olduğunu sandığı günlerde bile bu kadar itibar görmemişti, ipek kimonoların, incilerin içinde yüzüyordu.” (AK-AA)., “Niçin yalnız gitmemem için bu kadar ısrar ettiniz, anlamadım.” (?). → sev-* [5], sevin-* [5], kız-* [4], kork-* [4], uğraş-* [4], yor-* [3], alçal-* [2], beklet-* [2], benze-* [2], büyüt-* {abartmak} [2], çekiş-* [2], etkile-* [2], üzül-* [2], açıl-, ağla-, ağlan-, bağır-*, bık-, bozul-*, bozuş-*, çat-, dağıl-, değiş-, değiştir-*, dur-*, düşündür-, etkilen-*, genelle-*, güven-*, güzelleş-, heyecanlandır-, ısın-*, iç-*, içerle-*, ilgilendir-, karış-, kaz-, küçült-*, meraklan-*, ol-, oyalan-, renklen-, sevindir-, sıkıştır-, sinirlen-, söylet-, sür-*, şaşır- *, tembihle-, tut-, tüket-*, ucuzla-, uzat-*, üz-, yaklaş-*, yalvar-, yıkıl-*, zayıfla-*. ║ ısrar et- [2], yüreği acı-* [2], zevk al-* [2], acı çek-*, ciddiye al-*, geç kal-*, göze bat-*, hâkim ol-, iş uza-*, işin üstüne var-*, itibar gör-*, kaybol-, merak et-, para saç-, ters düş-, utanç duy-*. bu merkezde: Ø bu meyanda:⌠10⌡/Bu arada, {buna dayanarak.}/ “Hatta bu meyanda yabancı erkeklerle düşüp kalktığı da rivayet edilirdi.” (HT-KSA)., “Bu meyanda isyan hareketlerine muallim ve ruhanilerin de iştirak etmiş olduğu anlaşılmıştır.” (HCY-TPH)., “Bu heves kendilerine yüz gösterince, İstanbul'un ün almış üstat şairlerini değil, şiirden anlayan kadınları arardı ve bu meyanda Hubba Ayşe Hanım’ı tercih ederdi.” (MTT-SS)., “Diğer şahitler, bu meyanda karakolda ifade veren ilk dört şahit, bir şeyden haberleri olmadığını, o gece herkesin coşup havaya silah attığını ve bu gürültü arasında Ali'ye kimin kurşunu değdiğini kestiremeyeceklerini ileri sürdüler.” (SA-KY). tercih et-. → açıkla-, anlaşıl-, git-, yazıl-. ║ arz et-, ikna et-, ileri sür-, kolay ol-*, rivayet edil-, buna: X bunakça: Ø 147

ugün yarın:⌠27⌡/Çok yakında, nerede ise./ “Muzaffer bugün yarın geliyor, onunla ev işini<br />

konuşacağız.” (GD-ADM)., “Ben bugün yarın çıkacağım, beni dövmeye ne lüzum var değil mi?..” (YE-HS). “Yüzbaşı, sizi<br />

bugün yarın yolcu edecek.” (SK-D).<br />

→ gel- [4], çık- [2], de-, doğ-, doğur-, dön-, geber-, getir-, git-, gör-, yakala-, yavrula-,<br />

yavrula-. ║ başına çor açıl-, çocuğu ol-, düğün kur-, gazetelere yansı-, haberi ol-, haber çık-,<br />

haber gel-,. ikazda bulun-, tane dök-, yolcu et-.<br />

buğul buğul: Ø<br />

bu haysiyetle: Ø<br />

bu kabilden: Ø<br />

bu kadar:⌠103⌡/Çok fazla./ “Başka kim olsa bu kadar sevemezdim. (RNGBKD)., “Hiç yolu yoktu<br />

başka okumamın." Kazanmana bu kadar sevinme, dedi babalığım.” (F-PY)., “Bana bu kadar yaklaşma!” (AA-TO3).,<br />

“EMİN :Ah, niçin bu kadar büyütüyorsun? (?)., “Hüsrev Bey de bu cümleden bu kadar acı çekmez, bu olaydan bu kadar<br />

utanç duymaz, babasına da bu kadar kızmazdı. (AA-YÖT). “Neden bu kadar ısrar ettin? (?)., “Nedenini bilsem bu kadar<br />

korkmazdım.” (NE-GT)., “Oysa Aylin gerçek bir prenses olduğunu sandığı günlerde bile bu kadar itibar görmemişti, ipek<br />

kimonoların, incilerin içinde yüzüyordu.” (AK-AA)., “Niçin yalnız gitmemem için bu kadar ısrar ettiniz, anlamadım.” (?).<br />

→ sev-* [5], sevin-* [5], kız-* [4], kork-* [4], uğraş-* [4], yor-* [3], alçal-* [2], beklet-*<br />

[2], benze-* [2], büyüt-* {abartmak} [2], çekiş-* [2], etkile-* [2], üzül-* [2], açıl-, ağla-, ağlan-,<br />

bağır-*, bık-, bozul-*, bozuş-*, çat-, dağıl-, değiş-, değiştir-*, dur-*, düşündür-, etkilen-*,<br />

genelle-*, güven-*, güzelleş-, heyecanlandır-, ısın-*, iç-*, içerle-*, ilgilendir-, karış-, kaz-,<br />

küçült-*, meraklan-*, ol-, oyalan-, renklen-, sevindir-, sıkıştır-, sinirlen-, söylet-, sür-*, şaşır-<br />

*, tembihle-, tut-, tüket-*, ucuzla-, uzat-*, üz-, yaklaş-*, yalvar-, yıkıl-*, zayıfla-*. ║ ısrar et-<br />

[2], yüreği acı-* [2], zevk al-* [2], acı çek-*, ciddiye al-*, geç kal-*, göze bat-*, hâkim ol-, iş<br />

uza-*, işin üstüne var-*, itibar gör-*, kaybol-, merak et-, para saç-, ters düş-, utanç duy-*.<br />

bu merkezde: Ø<br />

bu meyanda:⌠10⌡/Bu arada, {buna dayanarak.}/ “Hatta bu meyanda yabancı erkeklerle düşüp<br />

kalktığı da rivayet edilirdi.” (HT-KSA)., “Bu meyanda isyan hareketlerine muallim ve ruhanilerin de iştirak etmiş olduğu<br />

anlaşılmıştır.” (HCY-TPH)., “Bu heves kendilerine yüz gösterince, İstanbul'un ün almış üstat şairlerini değil, şiirden<br />

anlayan kadınları arardı ve bu meyanda Hubba Ayşe Hanım’ı tercih ederdi.” (MTT-SS)., “Diğer şahitler, bu meyanda<br />

karakolda ifade veren ilk dört şahit, bir şeyden haberleri olmadığını, o gece herkesin coşup havaya silah attığını ve bu<br />

gürültü arasında Ali'ye kimin kurşunu değdiğini kestiremeyeceklerini ileri sürdüler.” (SA-KY).<br />

tercih et-.<br />

→ açıkla-, anlaşıl-, git-, yazıl-. ║ arz et-, ikna et-, ileri sür-, kolay ol-*, rivayet edil-,<br />

buna: X<br />

bunakça: Ø<br />

147

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!