19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

(merdiven) in-, meşgul et-, mevzuuna dön-, meydana getir-, müsvedde karala-, nasihat et-, not<br />

al-, not kır-, odun at-, odun yığ-, öneri getir-, önünden geç-, önüne çık-, para topla-, pervaz et-<br />

, renk değiştir-, saat kur-, sağrısına dürt-, sakal sıvazla-, sancı çek-, selâm ver-, sigara yak-,<br />

söylev çek-, söz aç-, su ak-, su aktar-, su iç-, su ver-, şekil değiştir-, şiir oku-, şiir yayımla-,<br />

şimşek çak-, taklit yap-, tebrik gel-, telefon çal-, tırnak ye-, toprağı karıştır-, tuvalet tazele-,<br />

türkü yak-, vaveyla püskür-, volta at-, yağmur şakırda-, yalan söyle-, yer değiştir-, yoksulluk<br />

et-, yol ara-, yumruk indir-, yüze gülücülük yap-, yüzü sarar-, zihin bulandır-,║ sürüp git-*<br />

[2], söylenip dur- [2], açıp kapa-, bakıp dur-, çalıp dur- (plak), deyip dur-, dönüp bak-, esip<br />

gürle-, gezip toz-*, girip çık-, övüp dur-, rahatsız et-, sıkıp dur- (silah), sızıldanıp homurdan-,<br />

sürtündürüp dur-, takırdayıp git-, tekrarlayıp dur-, ukalalık edip dur-, yazıp çiz-.<br />

boyunca: Ø--<br />

boz bulanık: Ø<br />

böcül böcül: Ø<br />

bölük bölük:⌠8⌡/Parçalara ayrılmış, kısım kısım, {parça parça}./ “Bir kadeh içmiş,<br />

avurdunu içeri çekerek bir zaman, bitişik masada bağlama çalan adamı dinlemiş, sonra anlatmıştır bölük bölük” (NM-TK).,<br />

“Oba bölük bölük toplanmış, her bölükte ayrı bir hikaye.” (YK-BE)., “Arılar bölük bölük geçer Leylekler tabur tabur”<br />

(BRE-DKD).<br />

→ anlat-, dağıl-, dizil-, geç-, kus-, öldür-, toplan-.<br />

bölük pörçük:⌠9⌡/2. Bütünlüğü sağlanamamış durumda./ “Bölük pörçük konuşmalarını<br />

duyuyorum yattığım yerden.” (OB-EA)., “İnsanları, atları, arabaları bölük pörçük görüyordu; bacakları yan yanaydı; biraz<br />

oynatsa gerginliğini, sıcaklığını yeniden duyacaktı.” (YA-AO).<br />

→ duy-, getir-, gör-, konuş-, söyle-. ║ öğrenim gör-.<br />

bönce: Ø<br />

böyle**:⌠2158⌡/2. Bu yolda, bu biçimde, hakeza./ “Adanın sahibi bunu böyle isterdi; böyle<br />

olursa herkesin mesut olabileceğine inanırdı.” (AHT-H)., “AYDIN :"Adamla kırıştırıyor." Evet, böyle dedim Nur'a.” (AA-<br />

TO3)., “Kurutma çabasının ilki böyle başladı ve 1953 yılında bitti. 846 bin lira harcandı 8 kilometrelik kanal Aksu'ya<br />

bağlandı.” (FO-KSA)., “Acaba hep böyle mi düşünürüz; ölümün mü, hayatın mı çocuğuyuz?”(AHT-H)., “Başı ile kapıyı<br />

itti:Her zaman böyle yapardı zaten.” (AS-YA)., “İşte, kötü bir yazar böyle konuşur!” (AA-TO3)., “İlk aydınlığa dek böyle<br />

gitti.” (AS-YA)., “Bu gençlik günleri böyle sürüp gitmez.” (TDK-D). ; /3. Bu derece./ “Mümtaz, nerede ise soracaktı:-<br />

Ne çabuk atıldığın çukurdan çıktın, nasıl böyle büyüdün? -Allah rızası için...” (AHT-H). ; /4. İçinde ‘ne, nasıl’ vb.<br />

sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını<br />

veya ona şaşıldığını anlatan bir söz./ “Ø”.<br />

2.⌠331⌡→ ol-* [73], yap-* [27], de-* [25], düşün-* [16], söyle- [11], başla-* [9], geç-<br />

(ömür, yıl, gün, vb.) [8], konuş-* [8], yaz- [7], git-* [6], gör-* [6], iste- [6], bekle- [4], bil- [4],<br />

142

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!