19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

…//⌠33⌡→ sev-* [2], aç- (bacak), açıl- {rahatlamak}, anlat-, azal-, benze-, bil-,<br />

bulaştır-, çıtlat- {bahsetmek}, ferahlat-, hatırlat-, kız-, kolaylaştır-, kurtul-, otur-, oyala-,<br />

öldür-, övün-, serinle-, sokul-, şaşır-, uzaklaş-, yanıl-, yükselt- (ses). ║ affet-, gayret göster-,<br />

geri kal-, hiddeti geç-, iltifat göster-, rahat et-, zahmete sok-, sıkıntı çek-.<br />

bir solukta:⌠76⌡/Çabucak./ “Uzun dediğime bakma, mektubunu bir solukta okudum.” (AN-ŞÇH).,<br />

“Ekiptekiler bir solukta olup biteni anlattılar.” (GD-AK)., “Şinasi yokuşu bir solukta çıktı “(PS-FH)., “Yanına varıp<br />

gördüğüm kentleri, tanıdığım kadınları, her şeyi söylemeliyim bir solukta.” (GY-H2).<br />

→ oku- [10], anlat- [9], çık- [5], söyle- [5], var- [5], in- [3], aş-, bit-, bitir-, de-, devir-,<br />

ekle-, fırla-, getir-, götür-, iç-, kurtar-, öğren-, sor-, ulaş-, uyu-, yaz-, ye-. ║ anlatıver-, bitiver-<br />

, iniver-, söyleyiver-, sürüver-, uyuyuver-, cevap ver-, devret-, haykırabil-, açıktan al-, arayı<br />

kapat-, ata atla-, entari değiştir-, yol al-, kendini bul-, kendini topla-, rapor yaz-, yanına çek-,<br />

yeryüzüne yayıl-, yokuş in-. ║ sayıp dök-, okuyup bitir-.<br />

⇒ bir solukta okumak, bir solukta anlatmak.<br />

bir tahtada: Ø<br />

bir temiz:⌠8⌡/Adamakıllı, {iyice}/ “Sizden evvel ben ona diyeceğimi dedim, bir temiz dövdüm.” (GY-<br />

H1)., “Sonra bir temiz rakı içmeli.” (DH-SS)., “Biraz da hiddetli, şu teresleri bir temiz haşlı-yayım, diyerek içeriye girdim.”<br />

(GY-H1).<br />

→ döv- [5], haşla-, iç-. ║ karın doyur-.<br />

⇒ bir temiz dövmek.<br />

bir türlü:⌠954⌡/1. Tekrarlı kullanıldığında işin yapılmasının da yapılmamasının da<br />

aynı derecede kötü olduğunu belirten bir söz./ “Ø”. ; /2. Hiçbir biçimde, hiçbir yolla./ “…sana<br />

kaç kere işaret ettim, ama bir türlü anlamadın.” (HAT-KHK)., “Denizin öyle güzel mavisi vardı ki... Bir türlü bulamadım.”<br />

(AHT-YG)., “Aliço, Sultan Azizin pehlivanlığına bir türlü inanamıyordur.” (SB-BŞM)., “Ölü kediyi aralarından kovmak<br />

kolaydı, ama ölü adamdan bir türlü kurtulamıyorlar.” (OB-HYD)., “Ne söyleyeceğim sana, ne zamandan beri düşündüğüm,<br />

ama bir türlü söyleyemediğim.” (SKA-GA)., “Yılan, uçarak bir türlü gelmiyordu.” (YK-KSİ)., “Bekir, Seyd-Ali'nin<br />

yüzündeki sevincin, gözlerindeki parıltıların sebebini bir türlü kestiremiyordu.” (CD-Oİ)., “Aylar boyu bir türlü<br />

alışamamıştı adam buna.” (ÇA-BAG)., “Ali bir şeyler söylemek istiyor, fakat bir türlü beceremiyordu.” (SA-KY)., “…bunu<br />

bir türlü bilemiyorum.” (AA-YÖT)., “Fakat bir türlü bölüğümden ayrılamıyordum.” (FRA-Z)., “Ama kılıcın üstündeki<br />

oyma, altın yazı otuz yıldır bir türlü bitmiyordu.” (YK-BE)., “….yahu selam verdiğim başka dürzü yok mu diye söyleniyordu,<br />

ama bir türlü hatırlayamıyordu.” (HAT-KHK)., “Bir türlü karar veremiyor, karar veremediğimiz için de kıvranıp<br />

duruyorduk.” (TY-AÖ)., “Buna bir türlü akıl erdiremedi.” (YK-İM1)., “Ama Bekir, Ruslara evet veya hayır demeye bir türlü<br />

cesaret edemiyordu.” (CD-Oİ)., “Cemile'nin önünde rezilce koğuluşunu bir türlü hazmedemiyor, annesinin yıllarca önceki<br />

sözlerini düşünüyordu.” (OK-C)., “Ama bir türlü de vazgeçemiyor.” (DK-Z)., “Beni buradan kurtarmak için o zamanlar çok<br />

uğraştığı halde buna bir türlü muvaffak olamamıştı.” (OCK-KE).<br />

1.⌠-⌡→ Ø<br />

131

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!