Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi
, sona er-, şafak sök-, telefon çal-, yola çık-, yollara dökül-, yüz yüze gel-, yüzü uç-. ║ kalkıp git- [3], alıp getir-, gelip karşısına geç-, gidip bak-, sıçrayıp saldır-, uçup git-. ║ yanar gelir. bir bakıma: Ø-- bir başına:⌠69⌡/1. Tek başına./ “Gene rıhtımda bir başına kaldı Ahmet Nedim.” (Sİ-İGÇÖ2). “Yüce dağ doruklarını, sessiz, sık ormanları, gürültülü, azgm çağlayanları bir başına dolaştı.” (EÖ-P/S). “Bir başına, hayret ne kadar sakin, soğukkanlı, rakiplerini bekliyor.” (TÖ-TO1). “Burda sen bir başına mı yaşarsın, ben de kalkmış neler soruyorum.” (CB-BO3). “İnsanın hayatında bir an gelirdi ki, değerli bildiği ya da öyle diye bellediği bütün ölçüler yitip giderdi, insanoğlu bir başına kalakalırdı.” (OA-SİO). ; /2. Başkasının yardımı olmaksızın./ “Seferberlik çıkaramaz bir başına o.” (YK-OD)., “Güzellik bir başına gözükmez, başka bir şeyin giyimi kuşamı olarak ortaya çıkar.” (NA-KD/A)., “O kadar bir başına iş tutuyor da, gene de aslan gibi sallanıyor, hiç kötülemiyor.” (KT-Gİ)., “Akşam bir başına yıkanacaksın, karın arkanı sabunlamayacak, çocukların sana banyodan sonra çay yapmayacak, yatakta karın olmayacak...” (Mİ-SD). 1.⌠55⌡→ kal- [11], dolaş- [4], bekle- [2], bırakıl- [2], gez- [2], yaşa- [2], açıl-, ak-, an-*, bırak-*, dur-, dolaş-, gez-, git-, gömül-, iç-, kaç-, git-, kaldır-, kon-, konuş-, koy-, kutla-, ol-, oturt-, sev-, söyle-, uyu-, uyan-, yat-, ye-. ║ kalakal- [3], dans et-, kök yürü-, orta yerde kal-, ortada kal-, (yana) çekil-, yol tut-. ║ ölüp git-, yığılıp kal-. 2.⌠14⌡→ başar-, bul-, çıkar-, gözük-*, oluştur-, savaş-, sürükle-, üstlen-, yıkan-. ║ çıkagel-, iş tut-, karşı dur-, mücadele et-, seferberlik çıkar-*, taşı yerine koy-. ⇒ bir başına kalmak. bir bir:⌠450⌡/1. Birer birer,{teker teker}./ “Adam söze doğrudan doğruya girdi ve kuşkulandığı müfreze kumandanlarını bir bir saydı, sonunda da; izin ver kımıldayanı tepeleyelim, dedi.” (TB-KA)., “Ayaz kalkar yol gezer, yıldızları bir bir toplar.” (VŞA)., “Etem Bey onlara da oturacakları yerleri bir bir gösterdi ve derhal söze başladı.” (TB- KA)., “Dikkatle, özenle soyuyorlar beni, üstümdekileri bir bir çıkarıyorlar. (EÖ-GSA)., “‘Ben bütün hüzünleri denemişim kendimde / Bir bir denemişim bütün kelimeleri" diyordu. (CS-GC)., “Bir bir görürüz artık selatin camilerini.(İB-E). ; /2. Ayrı ayrı./ “Fotoğraflar getirdiler, baktılar bir bir.” (EÖ-GSA)., “Bazen, can sıkısıyla, onlukları, yirmilikleri, ellilikleri, yüzlükleri bir bir ayırıyordum. Bir bir ayırıyor, bir bir desteliyordum. Bir bir ayırıyor, bir bir desteliyordum. Bir bir ayırıyor, bir bir... Bir... bir... bir.” (TDK.-ÖÖ)., “Masanın üzerindeki öteberimizi bir bir denetlediler.” (EÖ-GSA)., “Belli etmeyen zeki gözleri ile arkadaşlarım bir bir kaçamaklı bakışlarla yokladı.”(SK-D)., “Bu sefer açıktan açığa, arkadaşlarının bir bir yüzüne baktı.” (SK-D)., “Kuş uçmaz kervan geçmez bahçelerde Dağılıp giderler bir bir” (BRE-DKD). ; /3. Olduğu gibi, tam tamına, eksiksiz olarak./ “‘Valla köye varınca yaptıklarınızı bir bir anlatacağım!” (FB-ID)., “Bir bir anlatırım Halile.” (YK-BE)., “Bir bir derim her-şeyi..” (RB-SN)., “Dediklerini bir bir yazdı mı?” (NH-YM)., “İyice bakar, arkadaşının, her yerini bir bir inceler.” (GA-TO)., “Ne kadar ses varsa bir bir dinledi.” (FB-T)., “Ona yaptığım eziyetleri utançla, bir bir anımsıyordum.” (Sİ-İGÇÖ2)., “Şimdi, şu yazacaklarımı okudukça, anlattığım yüzleri bir bir gözünüzün önüne getirin lütfen.” (OP-KK)., “Sen bunları niçin not ettin, bir bir?” (AMD-O). 1.⌠136⌡→ say- [7], topla- [5], göster- [3], çıkar- (giysi vb.) [2], dediğini yap- [2], dene- [2], diz- [2], düş- [2], gel- (ses) [2], gör- [2], kapat- (pencere vb.) [2], kırıl- {ölmek} [2], söndür- 118
{yok etmek} [2], unut- [2], vur- {öldürmek} [2], açıl- (kapı), açıl- (gül), başar- (sınav), bitir-, bul-, çal- (kapı), çıkar- {belirlemek}, çöz- (ilmik), devir- (ağaç), devril-, doğrul-, düş- {geçmek}, düş- {teslim olmak}, fırlat-, gel-, gerin- (yıldız), gir-, git-, kanıtla-, kokla-, kop-, koşuş-, koy-, kurtul-, öldür-, öp-, sapla-, saptan-, sayıl- (oy), seçil- {belirmek}, sırala-, silin- {kaybolmak}, sol- (çiçek), sol- {görünmez olmak}, soy- (giysi), sökül-, sön- (yıldız), taşı-, taşıt-, uyan-, uzaklaş- {kaybolmak}, ver-, yap-, yapıl-, yayıl-, yaz-, yerleştir-, yıkıl-, yinele-. ║ (kelimeleri) yut-, avucuna say-, bağlar çözül-, cam indir- {kırmak}, dağ aş-, defter aç-, dışarı çık-, dışarı çıkar-, dileği yerine getiril-, dudaklarını uzat-, elden geç-, ele ver-, elinden al-, elinden geçir-, elini öptür-, (gün) geç-, gözden geçiril-, içinden at-, işten kesil-, (kapılar) yüzüne kapan-, (kendine) cemet- {el koymak}, kucağına dökül-, lügaz çözül-, mahvet-, maskesi düş-, muamma çözül-, muradına er-, numara çevir- (telefon), ortaya çıkarıl-, (otları) yol-, önümden geç-, (parmağını) indir-, sakal yol-, (sayfaları) aç-, söylediği ol-, teslim ol-, , üstünden geç-, yanından geç-, yok ol-, (yollar) ayrıl-. ║ bırakıp git-, çıkıp git-, geçip git-, gelip geç-, kanatlanıp uç-, söküp çıkart-. ║ çekti aldı, ezdi geçti. 2.⌠95⌡→ bak- [5], ayır- [4], denetle- [3], yokla- [3], gez- [3], dokun- [2], dolaş- [2], elle- {yoklamak} [2], göster- [2], sev- [2], süz- {bakmak} [2], aç- (perde vb.), âdet koy-, ağ- {sezilir duruma gelmek}, anıl-, aran-, bekle-, çak- {belirmek}, çık-, dağıl-, dene-, eleştir-, fotokopilet- , kanıtlan-, kokla-, konuş-, okşa-, öp-, saçıl-, say- {anmak}, seçil-, sına-, sor-, sula-, süslen-, tanı-, tanıt-, tara- {bakmak, araştırmak}, temizle- {ırza geçmek}, uzan- {incelemek}, veril-, yaklaştır-, yaz-, yazıl-, yerleş-. ║ yüzüne bak- [2], ayağına var-, canına kıy-, çare bul-, (dal) budan-, elden geçir-, ele al-, eline al-, elini sık-, gözlerinin içine bak-, gözlerinin önünden geç- , hal hatır sor-, inancını ör-, kafandan geçir-, kafasına işle-, karşılık gel-, korna öttürül-, kuyruğu koparıl-, mektup yaz-, meşgul ol-, mutluluktan havaya uç-, (okulu) tamam et- {bitirmek}, ölçü al-, satın al-, sözlerine yansı-, takdim et-, teşekkür et-. ║ dağılıp git-. ║ yazıp pulla- (mektup). 3.⌠219⌡→ anlat- [69], söyle- [22], anımsa- [9], yaz- [8], hatırla- [6], bil- [4], de- [5], an- [2], dinle- [2], gör- [2], göster- [2], incele- [2], say- {anlatmak} [2], sırala- {anlatmak} [3], sor- [2], sök- {anlatmak} [2], açıkla-, açıklan-, anımsat-, anla-, anlaşıl-, ansı-, belle-, bellet-, bildir-, çık- {gerçekleşmek}, didiklen- {araştırmak}, duy-, düşür-, fısılda-, gez-, gösteril-, gözük-, hesapla-, hesaplan-, ilet- {anlatmak}, irdele-, işit-, kovuştur- {doğruluğunu tespit etmek}, oku- {anlatmak}, saptan- {belirlenmek}, sergile- {aktarmak}, tanı-, tara- {bakmak, incelemek}, ulaştır- {anlatmak}, yanıtla-, yansıt- {sezdirmek}, yazdır-, yetiştir- (laf) {anlatılmak}, aklından geç- [2], elden geçir- [2], kafasından geçir- [2], ortaya çık- [2], aklına gel-, aklından geçir-, arz et-, cezasını gör-, derdini aç-, düşündüğü ol-, gözden geçir-, gözünün 119
- Page 101 and 102: ondan.” (İO-LBA)., “Şahinde i
- Page 103 and 104: 2.⌠11⌡→ kaç- [3], çarp- (ka
- Page 105 and 106: (YK-OD)., “Deniz bu ak kumsallar
- Page 107 and 108: anbean:⌠4⌡/1. Her an./ “Şeki
- Page 109 and 110: anlayışlı:⌠9⌡/3. Hoşgörül
- Page 111 and 112: → öl-, uyan-. ║ (tomurcuk) aç
- Page 113 and 114: olur korsan.” (FŞ-EF)., “Tam b
- Page 115 and 116: ⇒ ardı ardına sıralamak. ardı
- Page 117 and 118: arsızca:⌠4⌡/Arsız gibi, arsı
- Page 119 and 120: hoşlan-*, ısın-* {kabullenmek},
- Page 121 and 122: aşikâre: Ø ateşli ateşli:⌠2
- Page 123 and 124: aynen:⌠111⌡/Olduğu gibi, deği
- Page 125 and 126: ayrıcasız: Ø ayrıksız: Ø ayr
- Page 127 and 128: sebep ol-, şampiyon ol-, terk et-,
- Page 129 and 130: ar bar:⌠1⌡//Öfkeli ve yüksek
- Page 131 and 132: ⇒ başı boş dolaşmak. başı d
- Page 133 and 134: → anlat- [9], oku- [8], dinle- [3
- Page 135 and 136: ucuzla-, uğra-, ver-, ye-*, yor-,
- Page 137 and 138: fısılda-, gerin-, git-, gör-, he
- Page 139 and 140: → yapıp yakıştır-. bermutat:
- Page 141 and 142: ⇒ bilahare bildirmek. bilaistisna
- Page 143 and 144: in türlü:⌠2⌡/2. Birbirinden
- Page 145 and 146: önüne gel-, gözleriyle süz-, g
- Page 147 and 148: kaybol-, gözden yit-, gözleri kı
- Page 149 and 150: aklı takıl-, aklına düş-, akl
- Page 151: ağız dolusu kus-, alışverişe
- Page 155 and 156: çağırdı; gelmiyordu.” (YA-AO)
- Page 157 and 158: (ortalık), sopa in-, tâyin et-* {
- Page 159 and 160: → bak-, çal-, mırıldan-, oku-.
- Page 161 and 162: → bir kalem geçmek. bir kalemde:
- Page 163 and 164: SNYB)., “Bazen birlikte alaturka
- Page 165 and 166: …//⌠33⌡→ sev-* [2], aç- (b
- Page 167 and 168: önüne getir-*, güreş tut-*, haf
- Page 169 and 170: iteviye:⌠20⌡/Tekdüze./ “Binm
- Page 171 and 172: eğlendir-, evlen-, git-, görüş-
- Page 173 and 174: (soluk) tüket- [2], konu et-, yemi
- Page 175 and 176: Efendiciğim de İrfan Efendiciğim
- Page 177 and 178: duy- [3], git- {sürmek} [3], kal-
- Page 179 and 180: ucak bucak:⌠2⌡/Her yerde her ya
- Page 181 and 182: ugün yarın:⌠27⌡/Çok yakında
- Page 183 and 184: urcu burcu:⌠12⌡/Pek güzel bir
- Page 185 and 186: ferahlan-, fırlat-, garipleş-, ge
- Page 187 and 188: caba: Ø C cabadan:⌠1⌡/Bedava o
- Page 189 and 190: cansız:⌠7⌡/3. mec. Güçsüz,
- Page 191 and 192: tarafından cevapsız bırakılmam
- Page 193 and 194: gideriz.” (TB-KA). cumhurca: Ø c
- Page 195 and 196: giy-, göm- {defnetmek}, gönder-,
- Page 197 and 198: üyalardan uyanıl-, saat geç-, sa
- Page 199 and 200: → çalyaka etmek çamçak çamça
- Page 201 and 202: ⇒ çatır çatır yanmak. çatır
{yok etmek} [2], unut- [2], vur- {öldürmek} [2], açıl- (kapı), açıl- (gül), başar- (sınav), bitir-,<br />
bul-, çal- (kapı), çıkar- {belirlemek}, çöz- (ilmik), devir- (ağaç), devril-, doğrul-, düş-<br />
{geçmek}, düş- {teslim olmak}, fırlat-, gel-, gerin- (yıldız), gir-, git-, kanıtla-, kokla-, kop-,<br />
koşuş-, koy-, kurtul-, öldür-, öp-, sapla-, saptan-, sayıl- (oy), seçil- {belirmek}, sırala-, silin-<br />
{kaybolmak}, sol- (çiçek), sol- {görünmez olmak}, soy- (giysi), sökül-, sön- (yıldız), taşı-,<br />
taşıt-, uyan-, uzaklaş- {kaybolmak}, ver-, yap-, yapıl-, yayıl-, yaz-, yerleştir-, yıkıl-, yinele-. ║<br />
(kelimeleri) yut-, avucuna say-, bağlar çözül-, cam indir- {kırmak}, dağ aş-, defter aç-, dışarı<br />
çık-, dışarı çıkar-, dileği yerine getiril-, dudaklarını uzat-, elden geç-, ele ver-, elinden al-,<br />
elinden geçir-, elini öptür-, (gün) geç-, gözden geçiril-, içinden at-, işten kesil-, (kapılar)<br />
yüzüne kapan-, (kendine) cemet- {el koymak}, kucağına dökül-, lügaz çözül-, mahvet-,<br />
maskesi düş-, muamma çözül-, muradına er-, numara çevir- (telefon), ortaya çıkarıl-, (otları)<br />
yol-, önümden geç-, (parmağını) indir-, sakal yol-, (sayfaları) aç-, söylediği ol-, teslim ol-, ,<br />
üstünden geç-, yanından geç-, yok ol-, (yollar) ayrıl-. ║ bırakıp git-, çıkıp git-, geçip git-,<br />
gelip geç-, kanatlanıp uç-, söküp çıkart-. ║ çekti aldı, ezdi geçti.<br />
2.⌠95⌡→ bak- [5], ayır- [4], denetle- [3], yokla- [3], gez- [3], dokun- [2], dolaş- [2], elle-<br />
{yoklamak} [2], göster- [2], sev- [2], süz- {bakmak} [2], aç- (perde vb.), âdet koy-, ağ- {sezilir<br />
duruma gelmek}, anıl-, aran-, bekle-, çak- {belirmek}, çık-, dağıl-, dene-, eleştir-, fotokopilet-<br />
, kanıtlan-, kokla-, konuş-, okşa-, öp-, saçıl-, say- {anmak}, seçil-, sına-, sor-, sula-, süslen-,<br />
tanı-, tanıt-, tara- {bakmak, araştırmak}, temizle- {ırza geçmek}, uzan- {incelemek}, veril-,<br />
yaklaştır-, yaz-, yazıl-, yerleş-. ║ yüzüne bak- [2], ayağına var-, canına kıy-, çare bul-, (dal)<br />
budan-, elden geçir-, ele al-, eline al-, elini sık-, gözlerinin içine bak-, gözlerinin önünden geç-<br />
, hal hatır sor-, inancını ör-, kafandan geçir-, kafasına işle-, karşılık gel-, korna öttürül-,<br />
kuyruğu koparıl-, mektup yaz-, meşgul ol-, mutluluktan havaya uç-, (okulu) tamam et-<br />
{bitirmek}, ölçü al-, satın al-, sözlerine yansı-, takdim et-, teşekkür et-. ║ dağılıp git-. ║ yazıp<br />
pulla- (mektup).<br />
3.⌠219⌡→ anlat- [69], söyle- [22], anımsa- [9], yaz- [8], hatırla- [6], bil- [4], de- [5], an-<br />
[2], dinle- [2], gör- [2], göster- [2], incele- [2], say- {anlatmak} [2], sırala- {anlatmak} [3], sor-<br />
[2], sök- {anlatmak} [2], açıkla-, açıklan-, anımsat-, anla-, anlaşıl-, ansı-, belle-, bellet-, bildir-,<br />
çık- {gerçekleşmek}, didiklen- {araştırmak}, duy-, düşür-, fısılda-, gez-, gösteril-, gözük-,<br />
hesapla-, hesaplan-, ilet- {anlatmak}, irdele-, işit-, kovuştur- {doğruluğunu tespit etmek},<br />
oku- {anlatmak}, saptan- {belirlenmek}, sergile- {aktarmak}, tanı-, tara- {bakmak,<br />
incelemek}, ulaştır- {anlatmak}, yanıtla-, yansıt- {sezdirmek}, yazdır-, yetiştir- (laf)<br />
{anlatılmak}, aklından geç- [2], elden geçir- [2], kafasından geçir- [2], ortaya çık- [2], aklına<br />
gel-, aklından geçir-, arz et-, cezasını gör-, derdini aç-, düşündüğü ol-, gözden geçir-, gözünün<br />
119