19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

, sona er-, şafak sök-, telefon çal-, yola çık-, yollara dökül-, yüz yüze gel-, yüzü uç-. ║ kalkıp<br />

git- [3], alıp getir-, gelip karşısına geç-, gidip bak-, sıçrayıp saldır-, uçup git-. ║ yanar gelir.<br />

bir bakıma: Ø--<br />

bir başına:⌠69⌡/1. Tek başına./ “Gene rıhtımda bir başına kaldı Ahmet Nedim.” (Sİ-İGÇÖ2). “Yüce<br />

dağ doruklarını, sessiz, sık ormanları, gürültülü, azgm çağlayanları bir başına dolaştı.” (EÖ-P/S). “Bir başına, hayret ne<br />

kadar sakin, soğukkanlı, rakiplerini bekliyor.” (TÖ-TO1). “Burda sen bir başına mı yaşarsın, ben de kalkmış neler<br />

soruyorum.” (CB-BO3). “İnsanın hayatında bir an gelirdi ki, değerli bildiği ya da öyle diye bellediği bütün ölçüler yitip<br />

giderdi, insanoğlu bir başına kalakalırdı.” (OA-SİO). ; /2. Başkasının yardımı olmaksızın./ “Seferberlik<br />

çıkaramaz bir başına o.” (YK-OD)., “Güzellik bir başına gözükmez, başka bir şeyin giyimi kuşamı olarak ortaya çıkar.”<br />

(NA-KD/A)., “O kadar bir başına iş tutuyor da, gene de aslan gibi sallanıyor, hiç kötülemiyor.” (KT-Gİ)., “Akşam bir<br />

başına yıkanacaksın, karın arkanı sabunlamayacak, çocukların sana banyodan sonra çay yapmayacak, yatakta karın<br />

olmayacak...” (Mİ-SD).<br />

1.⌠55⌡→ kal- [11], dolaş- [4], bekle- [2], bırakıl- [2], gez- [2], yaşa- [2], açıl-, ak-, an-*,<br />

bırak-*, dur-, dolaş-, gez-, git-, gömül-, iç-, kaç-, git-, kaldır-, kon-, konuş-, koy-, kutla-, ol-,<br />

oturt-, sev-, söyle-, uyu-, uyan-, yat-, ye-. ║ kalakal- [3], dans et-, kök yürü-, orta yerde kal-,<br />

ortada kal-, (yana) çekil-, yol tut-. ║ ölüp git-, yığılıp kal-.<br />

2.⌠14⌡→ başar-, bul-, çıkar-, gözük-*, oluştur-, savaş-, sürükle-, üstlen-, yıkan-. ║<br />

çıkagel-, iş tut-, karşı dur-, mücadele et-, seferberlik çıkar-*, taşı yerine koy-.<br />

⇒ bir başına kalmak.<br />

bir bir:⌠450⌡/1. Birer birer,{teker teker}./ “Adam söze doğrudan doğruya girdi ve kuşkulandığı<br />

müfreze kumandanlarını bir bir saydı, sonunda da; izin ver kımıldayanı tepeleyelim, dedi.” (TB-KA)., “Ayaz kalkar yol gezer,<br />

yıldızları bir bir toplar.” (VŞA)., “Etem Bey onlara da oturacakları yerleri bir bir gösterdi ve derhal söze başladı.” (TB-<br />

KA)., “Dikkatle, özenle soyuyorlar beni, üstümdekileri bir bir çıkarıyorlar. (EÖ-GSA)., “‘Ben bütün hüzünleri denemişim<br />

kendimde / Bir bir denemişim bütün kelimeleri" diyordu. (CS-GC)., “Bir bir görürüz artık selatin camilerini.(İB-E). ; /2.<br />

Ayrı ayrı./ “Fotoğraflar getirdiler, baktılar bir bir.” (EÖ-GSA)., “Bazen, can sıkısıyla, onlukları, yirmilikleri, ellilikleri,<br />

yüzlükleri bir bir ayırıyordum. Bir bir ayırıyor, bir bir desteliyordum. Bir bir ayırıyor, bir bir desteliyordum. Bir bir<br />

ayırıyor, bir bir... Bir... bir... bir.” (TDK.-ÖÖ)., “Masanın üzerindeki öteberimizi bir bir denetlediler.” (EÖ-GSA)., “Belli<br />

etmeyen zeki gözleri ile arkadaşlarım bir bir kaçamaklı bakışlarla yokladı.”(SK-D)., “Bu sefer açıktan açığa, arkadaşlarının<br />

bir bir yüzüne baktı.” (SK-D)., “Kuş uçmaz kervan geçmez bahçelerde Dağılıp giderler bir bir” (BRE-DKD). ; /3.<br />

Olduğu gibi, tam tamına, eksiksiz olarak./ “‘Valla köye varınca yaptıklarınızı bir bir anlatacağım!” (FB-ID).,<br />

“Bir bir anlatırım Halile.” (YK-BE)., “Bir bir derim her-şeyi..” (RB-SN)., “Dediklerini bir bir yazdı mı?” (NH-YM)., “İyice<br />

bakar, arkadaşının, her yerini bir bir inceler.” (GA-TO)., “Ne kadar ses varsa bir bir dinledi.” (FB-T)., “Ona yaptığım<br />

eziyetleri utançla, bir bir anımsıyordum.” (Sİ-İGÇÖ2)., “Şimdi, şu yazacaklarımı okudukça, anlattığım yüzleri bir bir<br />

gözünüzün önüne getirin lütfen.” (OP-KK)., “Sen bunları niçin not ettin, bir bir?” (AMD-O).<br />

1.⌠136⌡→ say- [7], topla- [5], göster- [3], çıkar- (giysi vb.) [2], dediğini yap- [2], dene-<br />

[2], diz- [2], düş- [2], gel- (ses) [2], gör- [2], kapat- (pencere vb.) [2], kırıl- {ölmek} [2], söndür-<br />

118

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!