Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

üzül-*, yan- (lâmba), yor-. ║ ağız yap-*, çene yor-, eziyet et-*, figan et-*, (güneş) doğ-, kaçacak delik ara-, lâf et-*, mahrum kal-, telaş et-, telaşa düş-, zahmet et-, zahmet ol-. beyhude yere:⌠16⌡/Boş yere, boşu boşuna, gereği yokken./ “Bekir köylü alışkanlığıyla avluda beyhude yere kağnıyı aradı.” (KT-Gİ)., “Beyhude yere Nuran'ı itham ediyorum...” (AHT-H). → ara- [3], bekle-, beklet-, çırpın-*, hatırla-*, övün-*, yor-. ║ itham et- [2], iftira et-, figan et-, methet-, vakit geçir-, (yüzü) kızar-*. beyninde: Ø bıcır bıcır: Ø bıldır:⌠4⌡/ hlk. Geçen yıl, bir yıl önce./ “Beşi bıldır bitirdi.” (FB-T)., “Hazreti İsa gibi bir delikanlı. Bıldır hastalandı Reis, yandı ateşler içinde.” (NH-MİM3)., “Anam bıldır öldü.” (NH-MİM3)., “…kibrit çaktım cevahir yalazım yel aldı gitti derecikviran köprüsünü bıldır sel aldı gitti” (Aİ-SB). → bitir-, hastalan-, öl-. ║ sel al-. biçimli:⌠2⌡/2. Uygun olarak, yakışacak şekilde./ “Bırakırım ha.. Oynayacaksan biçimli oyna! Bırakırsan bırak oğlum, paralar kutuda..” (OK-AY)., “Katibin eline sertçe vuran deveci:- Biçimli otur, bak, öfelerim ha! dedi.” (OK-C). → otur-, oyna-. biçimsiz:⌠6⌡/4. Yakışıksız olarak./ “Küpeşteden bırakılan bir kalas gibi, istikametsiz ve biçimsiz düştü.” (SFA-SS)., “Savurgan mevsim başladı işte, rüzgârlar biçimsiz esmede.” (GD-TO1). “Ördeklerin şarkısı sona ermişti. Biraz biçimsiz kaçmıştı öyle Prenses Cemile içeriye girerken.” (Sİ-ÖKS). → düş-, es- (rüzgâr), kalk-, oturt-. ║ (aşağı) sark-, biçimsiz kaç-. bihakkın: Ø biilaç: Ø bikes : Ø bilahare:⌠21⌡/Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları./ “Ben bu şahsın hüviyetini size bilahare bildireceğim.” (AA-YÖT)., “Ben bu şahsın hüviyetini size bilahare bildireceğim.” (AA-YÖT)., “Hâki Cahit'in, Nâmî ise Câvit'in nâm-ı müstearı olduğunu bilâhare öğrendim.” (GY-GH)., “Sanık Akile Dilek Alev ifadesinde………Tahsin isminde bir şahısla yemek yediklerini bilâhare Tahsin'in babasını kendisine İsveçli olarak tanıttıklarını, bilâhare Nizamettin Cantürk'ün de orada olduğunu………Behçet'in kendisine vermiş olduğu iki adet el telsizini bankadaki kasasında sakladığını, bilahare Nizamettin Cantürk'ün istemesi ile telsizleri verdiğini,……… beyan etmiştir.” (SY-BECO)., “Mehmet Ağar da DYP'den milletvekili olmayı düşünür ken, bilâhare bundan vazgeçmiştir.” (SY-BECO). → bildir- [3], öğren- [2], belirt-, dönüştür-, duy-, düşün-, git-, görüş-, kaçırıl-, kapatıl-, planla-, söyle-, yaptır-, yayıl-. ║ beyan et- [3], (denize) dökül-, hizaya getir-, iade edil-, intihar et-, irca et-, karar veril-, maruf ol-, mümkün ol-, özür dile-, para çek-, taayyün et-, takarrür ettiril-, telefon et-, temin et-, teyit et-, üzerine al-, vazgeç-. 106

⇒ bilahare bildirmek. bilaistisna:⌠2⌡/İstisnasız, ayrıksız, ayrım yapılmadan./ “Tekmil Anadolu ahalisi istiklali milliyi tahlis için baştan aşağı yekvücut bir hale getirilmiş ve bilaistisna tekmil kumanda heyetleri ve arkadaşlarımız yüksek bir fedakari ile müştereken ittihazı karar eylemiştir.” (EK-DT..A)., “Alim, cahil, bilaistisna, tekmil efradı milletimiz, belki içinde mündemiç müşkilatı tamamen idrak etmeksizin, bugün yalnız bir nokta etrafında toplanmış ve sonuna kadar kanını akıtmaya karar vermiştir.” (EK-DT..A)., “Semer devirmek, bir yoldaşın mensup olduğu ortayı bırakıp başka bir yeniçeri ortasına geçmesiydi, bunu da hemen bilaistisna genç yoldaşlar, kaşı gözü yerinde, eli ayağı düzgün civelekler yapardı;…” (REK-Y). → karar eyle-, karar ver-. bilakayduşart: Ø bilakis: Ø-- bilasebep: Ø bilavasıta: Ø bile: Ø-- bile bile:⌠62⌡/Bilerek, isteyerek, önceden tasarlayarak, düşünülerek, kasten./”Bile bile yapıyorsun.” (GY-KO)., “Anitos, sen bile bile geldin o gün.” (TO-SS)., “3. yüzyılın Anadolusunu dolanalım, neler gördük, neler bildik söyleyelim, yurt dediğin bile bile sevilir.” (CAK-AKBO)., “Güreşi bile bile uzatıyor, o deve azmanını döndürüp duruyordu yöresinde.” (NC-SY)., “Yoksa aldanıyordum, ister istemez, bile bile aldanıyordum.” (PS-SK)., “Bir hesabı vardır, bile bile yalan söylemiştir.” (OP-KK)., “Tamaaam, bile bile herifi ateşe atamam.”(Mİ-DHB). → yap-* [10], gel- [2], sev- [2], uzat- [2], aldan-, aldat-, alkışla-, atlan-, bekle-, benzet-*, betimle-, böbürlen-, çıldır-, de-*, diren-, düş-, giriş- (işe), git-, katıl-, kes-, kırıl-, koy- {yerleştirmek}, satıl-, seç-, sevil-, söyle-, sürdür-*, uğraş-, uydur-, yadsı-*, yaşa-, yücelt-, zehirlen-. ║ yalan söyle- [2], açık ver-, aleyhine kışkırtıl-, anlamazdan gel-, ateşe at-*, ateşe atıl-, fenalık et-, fenalık yap-, geç koy-, görmezlikten gel-, (kendini) at-, kötü yola düş-*, ölüme git-, padişah yap-, satın al-, savaşım ver-, şehit olun-, teslim ol-, yanlış yola düş-*. ⇒ bile bile yapmak. bilfiil:⌠5⌡/İş olarak, iş edinerek, gerçekten, eylemli olarak./ “Yeniçerilerin ihtilal hazırlığı ramazanın ilk günlerinde bilfiil başladı.” (REK-Y)., “Savaş başlayınca 5 tümeni zırhlı, (Panzer) olmak üzere, 52 tümenlik bir kuvveti bilfiil savaşa soktu.” (FA-YST)., “Fakat yeni Türkiye devleti bir devlet-i iktisadiye olacaktır ve bu devleti en kuvvetli temeller üzerinde çok az zamanda kurmak hususunda Japonlardan az müstait olmadığını bilfiil isbat edecektir.” (MB-AK). → başla-. ║ isbat et-, savaşa sok-, şahsiyat yap-, yüze çarp- (koku). bilgece:⌠5⌡/2. Bilgeye yaraşır biçimde, hakimane./ “Bilgece yaşadı, bilgece öldü.” (MU-BDA)., “Büyükbabam, bilgece, ‘Olur böyle şeyler:ancak başöğretmensen başöğretmensin. Biz eğlenmemize bakalım,’ demişti.” (TY- AÖ). → bak-, de-, öl-, yap-, yaşa-. 107

⇒ bilahare bildirmek.<br />

bilaistisna:⌠2⌡/İstisnasız, ayrıksız, ayrım yapılmadan./ “Tekmil Anadolu ahalisi istiklali milliyi<br />

tahlis için baştan aşağı yekvücut bir hale getirilmiş ve bilaistisna tekmil kumanda heyetleri ve arkadaşlarımız yüksek bir<br />

fedakari ile müştereken ittihazı karar eylemiştir.” (EK-DT..A)., “Alim, cahil, bilaistisna, tekmil efradı milletimiz, belki içinde<br />

mündemiç müşkilatı tamamen idrak etmeksizin, bugün yalnız bir nokta etrafında toplanmış ve sonuna kadar kanını akıtmaya<br />

karar vermiştir.” (EK-DT..A)., “Semer devirmek, bir yoldaşın mensup olduğu ortayı bırakıp başka bir yeniçeri ortasına<br />

geçmesiydi, bunu da hemen bilaistisna genç yoldaşlar, kaşı gözü yerinde, eli ayağı düzgün civelekler yapardı;…” (REK-Y).<br />

→ karar eyle-, karar ver-.<br />

bilakayduşart: Ø<br />

bilakis: Ø--<br />

bilasebep: Ø<br />

bilavasıta: Ø<br />

bile: Ø--<br />

bile bile:⌠62⌡/Bilerek, isteyerek, önceden tasarlayarak, düşünülerek, kasten./”Bile bile<br />

yapıyorsun.” (GY-KO)., “Anitos, sen bile bile geldin o gün.” (TO-SS)., “3. yüzyılın Anadolusunu dolanalım, neler gördük,<br />

neler bildik söyleyelim, yurt dediğin bile bile sevilir.” (CAK-AKBO)., “Güreşi bile bile uzatıyor, o deve azmanını döndürüp<br />

duruyordu yöresinde.” (NC-SY)., “Yoksa aldanıyordum, ister istemez, bile bile aldanıyordum.” (PS-SK)., “Bir hesabı vardır,<br />

bile bile yalan söylemiştir.” (OP-KK)., “Tamaaam, bile bile herifi ateşe atamam.”(Mİ-DHB).<br />

→ yap-* [10], gel- [2], sev- [2], uzat- [2], aldan-, aldat-, alkışla-, atlan-, bekle-, benzet-*,<br />

betimle-, böbürlen-, çıldır-, de-*, diren-, düş-, giriş- (işe), git-, katıl-, kes-, kırıl-, koy-<br />

{yerleştirmek}, satıl-, seç-, sevil-, söyle-, sürdür-*, uğraş-, uydur-, yadsı-*, yaşa-, yücelt-,<br />

zehirlen-. ║ yalan söyle- [2], açık ver-, aleyhine kışkırtıl-, anlamazdan gel-, ateşe at-*, ateşe<br />

atıl-, fenalık et-, fenalık yap-, geç koy-, görmezlikten gel-, (kendini) at-, kötü yola düş-*,<br />

ölüme git-, padişah yap-, satın al-, savaşım ver-, şehit olun-, teslim ol-, yanlış yola düş-*.<br />

⇒ bile bile yapmak.<br />

bilfiil:⌠5⌡/İş olarak, iş edinerek, gerçekten, eylemli olarak./ “Yeniçerilerin ihtilal hazırlığı<br />

ramazanın ilk günlerinde bilfiil başladı.” (REK-Y)., “Savaş başlayınca 5 tümeni zırhlı, (Panzer) olmak üzere, 52 tümenlik bir<br />

kuvveti bilfiil savaşa soktu.” (FA-YST)., “Fakat yeni Türkiye devleti bir devlet-i iktisadiye olacaktır ve bu devleti en kuvvetli<br />

temeller üzerinde çok az zamanda kurmak hususunda Japonlardan az müstait olmadığını bilfiil isbat edecektir.” (MB-AK).<br />

→ başla-. ║ isbat et-, savaşa sok-, şahsiyat yap-, yüze çarp- (koku).<br />

bilgece:⌠5⌡/2. Bilgeye yaraşır biçimde, hakimane./ “Bilgece yaşadı, bilgece öldü.” (MU-BDA).,<br />

“Büyükbabam, bilgece, ‘Olur böyle şeyler:ancak başöğretmensen başöğretmensin. Biz eğlenmemize bakalım,’ demişti.” (TY-<br />

AÖ).<br />

→ bak-, de-, öl-, yap-, yaşa-.<br />

107

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!