19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1. ⌠-⌡→ Ø<br />

2. ⌠1⌡→ git-.<br />

→ başa baş gelmek (veya kalmak).<br />

başarılı:⌠8⌡/3. Başarılı bir biçimde, başarı göstererek./ “Tez başarılı geçerse, ertesi akşam<br />

cuma ya da cumartesi toplayacağım herkesi eve.” (GD-ADM)., “Ve bu o kadar hızlı ve başarılı yürümüştür ki, diyorlar<br />

ki:‘zaten 2001 yılının sonunda bu işi bitireceğiz.’” (OS-HT)., “Baskın, tam, başarılı yapılmıştı.” (HT-GF)., “Ölüm kalım<br />

savaşı yapan Habeş ordusunda başarılı kumandanlık etti.” (SB-HAY).<br />

→ geç- (ameliyat, harekat, iş vb.) [4], çizil- (karakter), yürü- (proje vb.) {ilerlemek}. ║<br />

baskın yapıl-, kumanda et-.<br />

başarısız: Ø<br />

baş aşağı:⌠12⌡/2. Başı aşağı gelecek biçimde./ “Benim silahımdı omzundaki. Çaprazlama baş<br />

aşağı asmıştı.” (EÖ-GSA)., “Şundan, tavuğu baş aşağı tuttun diye beş lira, bundan, tramvayda yüksek sesle konuştun, diye<br />

on lira alıyorlar.” (YKK-Y).<br />

→ as- [3], asıl-, çak-, çevir-, dur-, düş-, tut-.<br />

→ baş aşağı düşmek, baş aşağı etmek, baş aşağı gelmek, baş aşağı gitmek.<br />

⇒ başa aşağı asmak.<br />

baş başa:⌠20⌡/Birlikte beraberce./ “İkisi de baş başa vermişler, ‘Ah şu karılarımızdan nasıl<br />

kurtulacağız, çevremizde çok da güzel turist kızlar var’ diyorlardı.” (NE-GT)., “Akıbetimiz meçhul olduğundan, dört arkadaş<br />

baş başa vermiştik.” (SB-HAY)., “Bir gün Ferdiye Hanımın evinde Madam Kraft'la baş başa konuşuyorlardı, kulağıma ara<br />

sıra bazı vapur ve şehir isimleri çarpıyordu.” (YKK-KK).<br />

→ konuş-* [7], yaşa- [2], dolaş-, gez-, görüş-, iç-, otur-, yürü-. ║ yemek ye- [2], hayât<br />

sür-, sohbet et-*, (zaman) geçir-.<br />

→ baş başa bırakmak, (bir kimse veya bir şeyle) baş başa kalmak, baş başa olmak,<br />

baş başa vermek.<br />

⇒ baş başa konuşmak.<br />

başıboş:⌠23⌡/3. Yönetimsiz, baskısız, denetimsiz bir biçimde./ “Başıboş dolaştın, sesimi<br />

çıkarmadım.” (AS-Ş)., “Pahalılık gene başıboş gidiyor, karşılıklı saygı tarihe karışıyor, az çalışıp çok kazanan kişiler türeten<br />

ülke oluyorduk.” (NB-DÜF). ; /4. mec. Kendi isteğine göre, hiçbir etki altıda kamadan./ “Bir boz eşek de,<br />

başıboş, oralarda dolaşıyordu.” (RHK-MH)., “Sokaklarda başıboş geziyorum.” (İA-İKG). “Sokaklarda başıboş<br />

geziyorum.” (İA-İKG).<br />

3.⌠14⌡→ dolaş- [5], yürü- [2], gez- [2], git-, görün-, otla-, yaşa-. ║ (su) ak-, (zaman)<br />

geç-. ║ gezinip dur-.<br />

4.⌠9⌡→ dolaş- [7], dolan-, gez-.<br />

→ (birini) başı boş bırakmak, başı boş kalmak.<br />

96

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!