19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

aynen:⌠111⌡/Olduğu gibi, değiştirmeden, aynıyla, {benzer biçimde}./ “Cümleyi aynen<br />

buraya alıyorum; anlayanlar anlamayanlara anlatsın kabilinden:…” (BRE-KY)., “Şimdi bu dediklerini komutana da söyle<br />

aynen!” (FB-T)., “Fakat iyi biliyorum bu sözü, <strong>Mehmet</strong>'in hocası, ona Kütahya'da aynen tekrarlayacak!” (EI-KA)., “Ben de<br />

sizi, bir bir, aynen yazıyorum arkadaş, benden günah gitti, siz yazılmayı hak ettiniz sayın başçavuşum!” (FŞ-EF)., “Öykü,<br />

Mustafa Kemal'in hem kişilik niteliklerini, hem de liderlikle ilgili beklentilerini belirler. Bu açıdan aynen aktarıyorum. (EK-<br />

DT..A)., “Utanma, aynen anlat ne diyordu...” (HT-KSA)., “O'nun yaptığını aynen yapınız.” (EI-NS)., “Milletler Cemiyeti<br />

Konseyi de bu tavsiyeyi aynen kabul etti.” (FA-YST)., “Ancak her şey aynen devam ediyor.” (EÇ-TY2005)., “Aynen zapta<br />

geçsin.” (HT-EG).<br />

→ al- {alıntılamak vb.} [7], söyle- [5], yaz- [5], aktar- [4], alın- {alıntılanmak} [4],<br />

anlat- [4], tekrarla- [4], oku- [3], sun- [3], uygula- [3], ver- [3], yap- [3], gönder- [2], ol- [2],<br />

onaylan- [2], yinele- [2], yürü- {devam etmek} [2], belirt-, benze-, çevir- {tercüme etmek}, de-,<br />

dur-, duyul-, iste-, kap- {kavramak}, kapsa-, katıl-, koru-, korun-, kullan-, oynan-, sağla-<br />

(hak), söylen-, sürdür-, uygulan-, yansıt-. ║ kabul et- [7], devam et- [3], naklet- [2], taklit et-<br />

[2], tekrar et- [2], aklında tut-, akset-, başına gel-, cevap ver-, (dediği) çık-, dercet-, ifade et-,<br />

intikal et-, neşret-, not al-, (önüne) ser-, (tahmini) çık-, takip et-, tekrar edil-, teslim et-, vâki<br />

ol-, zapta geç-.<br />

⇒ aynen kubul etmek, aynen almak {alıntılamak}.<br />

aynıyla:⌠3⌡/Hiçbir değişiklik olmadan, olduğu gibi./ “Söylediklerini aynıyla<br />

aktarıyorum:"Eşim kılı kırk yaracak kadar kuşkucu, araştırıcı, irdeleyici ve titizdir.” (FA-SUYK). “Amerikalılar bütün Rodin<br />

müzesini aynıyla alçı kalıblarla memleketlerine nakletmişlerdir.” (AHT-YG)., “Bu durum, üyeleri bakımından en halkçı<br />

görünüme sahip İttihat ve Terakki yönetimi döneminde de varlığını aynıyla sürdürmüştü.” (EK-DT..A).<br />

→ aktar-. ║ naklet-, (varlığını) sürdür-.<br />

aynı zamanda: Ø--<br />

ayrı:⌠31⌡/3. Yalnız, tek başına, {müstakil olarak, ayrı bir biçimde}./ “Dürü'yle biz ayrı<br />

oturacağız. Birinde o, birinde ben!” (FB-T)., “O zamanlar beyler ayrı ve hanımlar ayrı gezerlerdi.” (AŞH-BM)., “…bir mart<br />

günü başımı ayrı gömdüler gövdemi ayrı gömdüler.” (Aİ-SB)., “Seni ayrı seviyorum, onları ayrı.” (GD-TO1)., “Zaten,<br />

emzikli olduğu zamanlarda da Saide ayrı yatardı.” (MŞE-MA)., “Ama hanımefendileri niye böyle ayrı oturttunuz?” (TÖ-<br />

ŞÇT).<br />

→ otur- [3], gez- [2], göm- [2], sevin- [2], yat- [2], yazıl- (ek) [2], al-, bas- (kitap), dur-,<br />

ek-, gözle-, homurdan-, oturt-, söylen-, tart-, yaşa-, ye-.<br />

→ ayrı tutmak.<br />

⇒ ayrı oturmak.<br />

ayrı ayrı:⌠122⌡/{2. Her biri ayrı olarak. 3. Her biri için.}/ “Ali bey, hepsine ayrı ayrı bakıyor.”<br />

(NM-TK)., “Herbirini ayrı ayrı sevdi.” (FÇ-UV)., “Bütün bu yorganlar, insanlar gibi, ırk, dil, din, iklim, mizaç, neşe, şive,<br />

üslûp, mana itibarıyla, ayrı ayrı görünürler, kimi yeni taze, genç neşeli, şakrak, kimi, neşesiz, yorgun, ezgin, bezgin<br />

görünürlerdi.” (GY-D)., “Ayrıca, bir öğrencinin diplomasının denklik işlemi yapılırken hem üniversitesinin, hem<br />

programının, hem de öğrencinin almış olduğu dersler ile göstermiş olduğu performanslar ayrı ayrı incelenmektedir.” (TA-<br />

89

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!