19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

anbean:⌠4⌡/1. Her an./ “Şekil ve madde, ziya'nın inikaslarına göre anbean tahavvül eder.” (EK-DT..A). ;<br />

/2. Zaman zaman./ “Keskin bir ürperişle kımıldandı anbean; Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan.” (YKB-KGK).,<br />

“Mukaddes Bursa'nın istirdadı haberine anbean intizar ediyoruz.” (FRA-Ç). ; /3. Giderek./ “İşçilerin öfkesi anbean<br />

artmaktaydı.” (OK-C).<br />

1.⌠2⌡→ tahavvül et-. intizar et-.<br />

2.⌠1⌡→ kımıldan-.<br />

3.⌠1⌡→ art-.<br />

anca:⌠15⌡/1. Böylece, bu biçimde./ “Hemen ardından biz de yola çıktık ama anca yetiştik sana...”<br />

(SK-D)., “Ezan okunduğunda odadaki sessizliği anca ayrımsamıştı.” (GY-H2)., “Beş dakika anca bakabiliyor.” (GY-KO).,<br />

“Anca sızlandım:‘Ne anlatırım elin yabancısına, hayır onunla konuşamam, olanaksız bir şey.’” (EI-KA). ; /2. O kadar,<br />

öyle./ “Tütüne gayfaya anca yeter...” (FB-T)., “Bu sıkıntılı günlerimiz de 15-20 gün kadar anca sürdü.” (DC-BSKY).<br />

1.⌠13⌡→ yetir- [2], ayrımsa-, bak-, çık- {ödemek}, değ- {ulaşmak}, kalk- {uyanmak},<br />

sızlan-, ulaş-, uzan-, var- {yetişmek}, yat-.<br />

2.⌠2⌡→ sür- {devam etmek}, yet-.<br />

ancak:⌠47⌡/1. ‘Yalnızca’ anlamında, sınırlama anlatan bir söz./ “Ø”. ; /2. ‘Olsa olsa,<br />

en çok, daha çok, güçlükle’ anlamlarında, bir şeyin daha çoğunun, ilerisinin olmadığını<br />

gösteren bir söz./ “Ben gidiyorum, vapura ancak yetişebileceğim.” (HZU-AM)., “…. kimbilir ne zamandanberi ayak<br />

bileklerini korka korka yalıyan koca kafalı, kirli bir sokak köpeğini birdenbire ayırt ediverince, ancak duyabildi.” (EÖ-P/S).,<br />

“Günde be-şaltı müşteri ancak geliyordu dükkânlarına.” (AN-AZDE)., “Sesi ince, kırık; temalarının narinliğine, iffetine<br />

uygunluğu yüzünden fazla şefkatli, nazik, buğulu olduğu için, dünya gürültülerinden uzaklarda ancak işitilebiliyordu.” (BN-<br />

DY1)., “Ekmek paramızı ancak çıkarabiliyorduk.” (MŞE-MA). ; /3. En erken./ “Ø”.<br />

1. ⌠-⌡→ Ø<br />

2. ⌠47⌡→ yetiş- [4], duy- [2], gel- [2], işitil- [2], anla-, aydınlat-, bekle-, bit-, de-,<br />

dolaşıl-, doldur-, gelin-, gidil-, gör-, gülün-, kalk-, oku-, ört-, sezdir-, sığ-, soyul-, tanı-,<br />

toparlan-, uğra-, var-, varıl-, yan-, yarıla-, yaşa-. ║ acı ver-, çeviri yap-, ekmek parası çıkar-,<br />

fırsat bul-, haber ver-, hüzün ver-, (kendini) kurtar-, müsaade et-, ortaya çık-, tebaa ol-, yad et-<br />

, zarar ver-. ║ eker biçer.<br />

3. ⌠-⌡→ Ø<br />

andante: Ø<br />

andantino: Ø<br />

anha minha: Ø<br />

anında:⌠53⌡/Çabucak, {zamanında}./ “Başkalarının konuşmalarını duymadığınızı sanırken, odanın<br />

öbür ucunda birinin sizin adınızı söylediğini anında duyabilirsiniz.” (DC-Yİİ)., “Şirketin kaydettiği, önemli ve acil mesajları<br />

73

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!