19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

(geri) dön-, göz gezdir-, (hesabı) çıkar-, (hesabı) iste-, kaybol-, (kucağına) al-, meydana getir-,<br />

(mezar) kaz-, rapor yaz-, selam ver-, sıraya gir-, (sigara) söndür-, (sigara) yak-, tahliye edil-,<br />

tekzip et-, tepesine çullan-, (valiz) hazırla-.<br />

VÇ).<br />

alelhesap:⌠1⌡/Hesaba sayarak./ “Sen şu çeki alelhesap alıver de....” (HT-KAD).<br />

→ al- (çek).<br />

alelhusus:⌠1⌡/Hele, özellikle, en çok./ “Alelhusus akım bir senenin tazyikini hissediyorduk.” (MŞE-<br />

→ hisset-.<br />

alelıtlak: Ø<br />

alelumum: Ø<br />

alelusul:⌠2⌡/1. Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde./ “Polis de askerler de bu<br />

adamların 6-7 Eylül olaylarıyla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmadığını o kadar iyi biliyordu ki, değil mahkemeye verilmek,<br />

çoğu alelusul sorguya bile çekilmemişti.” (MU-BDA). ; /2. Adet yerini bulsun diye./ “…belki birkaç kadın<br />

dayanamayıp Elifle birlikte alelusul şöyle bir sızlanmış, yüzlerini avuçlarının içine hapsedip iki yana sallanmış, sonra da<br />

yakacakları ağıtla kasabanın altını üstüne getirecekleri yerde ansızın susmuşlardı.” (HAT-KHK).<br />

1.⌠1⌡→ sorguya çekil-*.<br />

2.⌠1⌡→ sızlan-.<br />

alenen:⌠15⌡/Açıktan açığa, herkesin gözü önünde, herkesin içinde, gizlemeden,<br />

açıkça./ “Kumarhaneler kapandı, ama kumar aynen ve alenen oynanıyor, bu da bir eksik sayılmaz.” (FŞ-EF)., “Efendim,<br />

dedi, bu kızla bu erkek, sokak ta alenen öpüştüler!” (MŞE-VÇ)., “Bu 1041 ramazanında ve Ramazan Bayramı'nda olanları<br />

anlatırken Naima Efendi, ‘Nice erazil ve biedep cahiller ramazan günleri alenen oruç bozdular, sokaklarda, kahvehanelerde<br />

tütün içtiler, alenen şenaati kabiha, fuhuş irtikâp ettiler, kimse menine kadir olmazdı’ diyor.” (REK-Y)., “Çiçek Pasajı'nda<br />

bira içiyorlar; Galib'i 'alenen' suçlamasın mı?” (Aİ-OKB).<br />

→ iç-, öldür-, öpüş-, satıl-, suçla-*, ye-. ║ ırzına geç-, imtina et-, irtikâp et-, (isyana)<br />

başla-, izhâr et-, kumar oynan-, muhalefet et-, nutuk ver-, oruç boz-, taarruza geç-, tatbik<br />

olun-, tütün iç-, yemin et-*.<br />

alessabah: Ø<br />

alev alev:⌠34⌡/1. Aşırı bir biçimde tutuşmuş olarak./ “Hamam, odunla ısıtılır, kurnalar, göbek<br />

taşları, alev alev yanardı.” (UM-SP)., “…boya ve tinerlerle kendilerini alev alev yakar.” (CE-KBG)., “Yangın benim<br />

neslimde tuttu, seninkinde alev alev gelişti!” (NFK-ST). ; /2. Vücut ısısı herhangi bir sebeple artmış bir<br />

biçimde ve bu sebeple tende kızarıklık oluşarak, alaz alaz./ “Yanakları alev alev hissediyordu, bir an<br />

önce gitmek ve olup bitenleri unutmak kaygısına kapılmış; çok ağır, çok güvençli adımlarla yol aldı.” (Sİ-ÖKS)., “Başım<br />

alev alev yanıyor, dudaklarım titriyor, şakaklarım zonkluyordu.” (Sİ-ÖKS). ; //Aşırı bir biçimde, parıltılar<br />

saçarak.// “ADAM:Bıçak.. O çakı yani. Avucumda alev alev yanıyordu.” (ÜA-TÖ)., “Taşbaşoğlu ona alev alev baktı.”<br />

70

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!