19.07.2013 Views

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet ÖZMEN - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

2.⌠11⌡→ kaç- [3], çarp- (kalp, yürek) [2], işle- (saat), koş-, koştur- (araba), uza-,<br />

uzaklaş-, uzan-.<br />

3.⌠70⌡→ yan- [4] aç- (ağız, göz vb.) [3], at- {abartmak} [2], bağır- [2], büyü- [2], uzan-<br />

[2], uzat- [2], yadırga- [2], abart-, acıt-, anlat-, art-, aşkınlaştır-, aydınlan-, azıt-, bağırıl-, beze-,<br />

çal- (davul zurna), çirkinleştir-, daral- (olanak), değiş- (koşul), genişle-, gül-, hafiflet- (yük),<br />

hırçınlaştır-, hüzünlen-, ısın-, ısıt-, ilgisizleş-, itiş-, kışkırt-, kızar-, kok-, kolaylaş-, konuş-,<br />

koyulaş-, köpür- {sinirlenmek}, övül-, savur- (tipi), soyutla-, uzaklaştır- (konudan), üretil-<br />

(sözcük), üz-, veriştir- (yağmur), vurgulan-, yararlan-, yoğunlaştır-, yozlaştır-, zorlaştır-. ║<br />

ağırlık ver- {önemsemek}, aleyhinde bulun-, hiçe sayıl-, kendini ver-, medrese açıl-, (sesini)<br />

yükselt-, tadını çıkart-, tedirgin et-, titiz davran-, (yağmur vb.) yağ-, yumruk at-, (yüreği) açıl-.<br />

║ sürüp git-.<br />

alakart: Ø<br />

alarga:--<br />

→ alarga durmak, alarga etmek, alarga gitmek<br />

alay alay:⌠3⌡/2. Kalabalık olarak./ “Ve açlar geçiyordu hep alay alay…” (AMD-BŞ)., “Bütün<br />

kadınlar alay alay «Başın sağ olsun»a gittiler.” (HEA-T)., “Bu harmanların etrafında alay alay tarla kuşları uçuşuyordu.”<br />

(SK-D).<br />

→ geç-, git-, uçuş-.<br />

alaz alaz: Ø<br />

alçakça:⌠5⌡/2. Alçak, aşağılık kimselere yaraşırcasına, sefihane./ “Ona kalırsa genç kadın<br />

çok alçakça davranıyordu.” (AA-RÜ)., “Pusudan gövdene alçakça sokulmuşlar dehşet aç kurtlar gibi ellerinde sinsi ve<br />

kirli...” (NB-DÜF)., “…on sene evvel Genç Osman da Yeniçeri Ocağı'na sığınmış, fakat yeniçeriler padişahı düşmanlarının<br />

pençesine alçakça teslim etmişlerdi …” (REK-Y).<br />

→ davran- [2], sokul-, vur-. ║ teslim et-.<br />

alelacele:⌠76⌡/Çabucak./ “Evin bahçesine derin bir sessizlik çöküyordu yani ve içerideki çocuk hâlâ<br />

hapur hupur şeker yiyordu da biz ona gene kısa bir göz atıp alelacele dışarı çıkıyorduk.” (HAT-KHK)., “Alelacele bir şeyler<br />

hazırlayıp önüne getirdi.” (AS-YA)., “…öteki de sabahları kalkar kalkmaz arkasından bir bölük atlı kovalıyormuş gibi,<br />

kardeşimi alıp alelacele komşulara gidiyordu.” (HAT-KHK)., “Kızlar alelacele bir şeyler anlatmıştı…” (BB-BBÇ)., “Doktor<br />

Fikret, hastanedeki işlerini alelacele bitirdi.” (HT-GF)., “Yangından mal kaçırır gibi, başka ülkede alelacele evlenilir mi?”<br />

(AK-AA)., “Poyraz alelacele giyindi, tıraş oldu, aşağı indi, koşarcana iskeleye gitti.” (YK-KSİ)., “Belediye mühendisi<br />

alelacele bir rapor yazdı.” (RNG-YG).<br />

→ çık- (-i, -e, -den) [8], getir- [3], git- [2], anlat- [2], in- (-e) [2], bak- [2], bitir- [2], çalış-<br />

[2], dön- [2], at-, ayrıl-, bestelet-, çıkar-, dolaştırıl-, doldur-, evlenil-, geç-, gir-, giy-, giyin-,<br />

gönder-, iç-, karar- (hava), karıştır-, kazıl-, koş-, kurula-, öp-, sil-, sok-, soy-, tıkın-, tırman-,<br />

topla-, tutun-, üşüş-, vedalaş-, yap-, yapıl-, yaz-, yolla-, yollan-, yürü-. ║ tıraş ol- [2], el sık-,<br />

69

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!